Bu hep olur tradutor Espanhol
276 parallel translation
- Dinleyin, bu hep olur.
- Ocurre todos los días.
Bu hep olur.
Pasa todo el tiempo.
- Yabancı birini gördüğünde, bu hep olur...
- Eso siempre pasa con los extraños...
Bu hep olur.
Le sucede a mucha gente.
Bu hep olur.
Siempre hace lo mismo.
Avrupa'da bu hep olur!
¡ Esto sólo pasa en Europa, es una informalidad!
Bu hep olur. Çabuk!
Siempre me tiene que pasar lo mismo.
Bu hep olur.
Suele pasar.
Bu hep olur. Son günlerdeki belirsizlik havasının yanında senin de bize parasal bir garanti sağlayamamış olman...
Y dadas las inseguridades que nos rodean y que no tenemos una cuenta de seguro.
- Bu hep olur, bilirsin. - Evet.
- Estas cosas pasan a menudo, ¿ no?
Bu hep olur mu?
¿ Puedes quitarme esta cosa?
büyük şehirlerde bu hep olur, değil mi?
Eso sucede a menudo en una ciudad grande.
- Merak etme, bu hep olur.
No te preocupes. Pasa siempre.
Ve sonra, onu ben kırmam ama bu hep olur.
Y entonces / luego, I no lo estropeó.... Pero esto ocurre siempre.
Yılın bu zamanı buralar hep böyle olur.
No sé por qué hace tanto calor esta noche.
Bu iş hep böyle olur.
Es verdad.
Bu mevsimde hep böyle olur.
Siempre es así en esta época del año.
Bilirsin, bu hep böyle olur.
Sabes, siempre es así.
Bu hep olur.
Sucede con frecuencia.
bu tür şeyler hep olur.
Estas cosas pasan.
Tabii buralarda hep olur bu.
Ésa es la media por aquí.
# Güzün yapılan hasat keder getirir # Pirinç altın sarısına dönse bile bu hep böyle olur
Incluso la cosecha de otoño del grano dorado, sirve solo para recordarnos
- Bu hep böyle olur.
Siempre ha sido así.
Grant'e göre kendisi bu konulardan hiç anlamıyor filmlerde gördükleri hariç Filmlerde bu hep gece yarısı olur
Grant dice que no sabe nada de estas cosas... excepto lo que ve en las películas, donde esto siempre ocurre a medianoche.
Bu lanet olası donanmada hep aynısı olur.
Siempre igual en este maldito barco.
Bu ilk kez olmuyor, hep olur.
Suele ocurrir.
Tatlım, bu bana hep olur.
Querido, eso me sucede todo el tiempo.
Kışın da kıvrılıp uyumak ve içmek için Meksikaya gider rahatlarım şimdi ve sonra bu hep böyle olur...
De tanto en tanto iré a México a tomar un tequila y después a buscar una...
Bu komplolar hep inandırıcılık payı taşıyor olur.
Sus complots no son mas que quimeras, invenciones.
Bu hep böyle olur.
Siempre pasa lo mismo.
"Herkesin bir işi var." Bu hep sonuncusu olur.
"Todos tienen trabajo". Es siempre la última.
Bu hep böyle olur.
Me pasa con todo el mundo.
Bu tür şeyler hep olur.
A veces pasa algo así.
Bu tip şeyler hep olur ama gelecek sefere dikkatli ol.
Esas cosas pasan... pero recuerda la próxima vez.
Siktir git! Bu görgüsüz hep böyle, insana hep dert olur!
¡ Este cretino es siempre un bodrio!
Bilirsin, insanlarla ara sıra sohbet ederim ama ne iş yaptığımı sorduklarında ki bu da hep yaklaşık beş dakika sonra oluyor surat ifadeleri... Sohbet hoşlarına gidiyor bile olsalar veya benimle flört bile ediyor olsalar veya her neyse suratlarında kale kapısının inişi gibi bir ifade oluşuyor. Hani orta çağ kale kapıları olur ya.
A veces, conversaba con gente... pero cuando me preguntaban qué hacía... al cabo de cinco minutos... sus caras, aunque disfrutaran de mi conversación... o ligaran conmigo... sus caras se transformaban en un menosprecio absoluto.
Bu tür şeyler hep olur.
Esas cosas pasan.
Belki tüm bu insanları senin evine davet edersem senin için daha iyi olur ve hep birlikte kaynaşırız?
Tal vez estarían más cómodos si invitara a todos ellos a tu casa para que nos conozcamos ahí.
Korkunç Korsan Roberts yılın bu zamanında hep Florin yakınlarında olur.
El feroz Pirata Roberts siempre está cerca de Florín en esta época del año.
- Bu tür pislikler hep olur.
- Son cosas que pasan.
Evet, bu güzel olur. Çünkü, yalnız olduğumda hep radyo açık uyurum.
Sí, me gustaría, porque cuando estoy sola dejo la radio encendida.
Bana hep olur bu!
- Me pasa a mi todo el tiempo.
Bu bazen dolu olur ama, 9 : 00'da hep yer vardır. - Bir şey bulmuşlar, Poirot.
Éste a veces está completo pero siempre hay sitio en el de las 9.
İşte bu yüzden buralara gelmek istemiyorum- - Alışveriş mağazalarında kötü şeyler olur hep.
Por esto es que no quiero venir aquí- - Cosas malas me suceden en centros comerciales.
Babam hep saçmaladığımı söylerdi. Ama ben gerçekten inanırsam, kağıt da elime gelirse bu sihir gibi olur derdim hep.
Mi viejo me decía que era un idiota pero yo sabía que si lograba hacerlo sería, pura y simplemente, magia.
Önce yanılıyorum sandım, çünkü gece nöbetlerinde bu tip şeyler hep olur.
Al principio creía ver visiones, algo que ocurre a menudo en el turno de noche.
Bu hep böyle olur. Helen Hudson'un... adıma imzaladığı iççamaşırlarının... gelmesini bekliyorum.
Da la casualidad de que estoy esperado la llegada de unos calzoncitos Hudson dedicados a mí personalmente.
Bu benim laboratuarımda da hep olur.
En mi laboratorio pasa siempre.
Bu şeyler olur hep. Ne yapabilirsin ki?
Esas cosas pasan. ¿ Qué vamos a hacer?
Bu olur hep.
- Suele pasar.
Yılın bu zamanında hep olur.
Esta es la temporada.
ölürsünüz 19
olur mu öyle şey 39
ölürsem 25
olursa 17
olur efendim 53
olur biter 25
olur mu hiç 40
ölürse 17
ölürüm daha iyi 51
olur tabii 48
olur mu öyle şey 39
ölürsem 25
olursa 17
olur efendim 53
olur biter 25
olur mu hiç 40
ölürse 17
ölürüm daha iyi 51
olur tabii 48