English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ D ] / Daha iyi

Daha iyi tradutor Espanhol

99,730 parallel translation
Her şeyi rapordan okumak yerine doğal yollarla öğrenmek daha iyi değil mi?
¿ No es mejor ir aprendiendo las cosas poco a poco en lugar de todo a la vez de un informe?
Hayır, hepsi birden çok daha iyi
No, todo a la vez. Mucho mejor.
Eski yöntemler daha iyi.
La forma tradicional es mejor.
- Daha iyi bir dünya.
- Un mundo mejor.
Böyle çok daha iyi.
Está mejor.
Daha iyi bir dünya için hazır mısın?
¿ Estás lista para un mundo mejor?
Siz üçünüz bizden daha iyi yürüyebilirsiniz. Baygın ajanları alevler yayılmadan önce bu bölümden çıkarın. Sonra hangar kapılarını açıp bizimle Zephyr'de buluşun.
Ustedes tres pueden caminar mejor de lo que nosotras podemos, así que arrastren cualquier cuerpo inconsciente fuera de este sector antes de que el fuego se extienda, luego abran las puertas del hangar y encontrémonos en el Zephyr.
Hâlâ ölü müsün yoksa? - Hayır, daha iyi hissediyorum.
Espera. ¿ Sigues muerta?
O gün daha iyi bir karar vermeliydim.
Debería haber sido más inteligente aquel día.
Geçmişe takılıp kalmamak daha iyi.
Es mejor no obsesionarse con el pasado.
Daha iyi görünüyorsun.
Tienes mejor aspecto.
Baksana, bu insanlara daha iyi bir hayat sözü verildi.
Mira, a esta gente se le prometió una vida mejor.
Bu sefil yerde yaşamaktansa ölmek daha iyi.
Mejor muerto que vivo en este miserable lugar.
- Fitz bundan daha iyi.
Fitz es mejor que eso. Es un buen hombre.
Üzülmektense tedbirli olmak daha iyi. Artık öldürmek yok.
- prefiere pedir disculpas después.
Ama Framework'da sana sadık olduğum gibi şimdi seni daha iyi anlıyorum.
Pero con la devoción que te tenía en el Framework... ahora te entiendo mejor.
Şimdi daha iyi misin?
¿ Mejor ahora?
Daha iyi hissettirmek istiyorsan kolumun neden iyileşmediğini açıkla.
Si quieres hacerme sentir mejor, explícame por qué no se me ha curado el brazo.
Bu daha iyi hissetmemi sağlıyor.
Eso me está haciendo sentir mejor.
Fitz, başkasına acı çektirdiğimizde neden daha iyi hissederiz?
Fitz, ¿ por qué nos sentimos mejor cuando hacemos daño a otra persona?
Bazen düşünüyorum da işler yolunda gitmeseydi daha iyi olurdu.
Algunas veces pienso que nos iría mejor si las cosan no fueran bien.
Köle olacağıma ölürüm daha iyi.
Preferiría morir antes que ser un esclavo.
Sen bunu herkesten daha iyi biliyorsun.
Lo sabes mejor que nadie.
Belki bu savaşa karşı mücadele vermenin daha iyi bir yolu vardır. - Tanrı'yla ya da Tanrı'sız.
Tal vez exista una forma mejor de pelear esta batalla, con o sin Dios.
Bunu biliyorum ve her daim minnettar olacağım ama sana bu şekilde daha iyi olduğunu söylüyorum, çünkü -
Lo sé, y siempre te lo agradeceré, pero es mejor de esta manera porque...
Nathan'a vermek zorunda kaldığın ekstra paraya dayanarak mı? Kimin için daha iyi?
¿ Mejor para quién?
- Bence senin için daha iyi.
- diría que es mejor para ti.
- Herkes için daha iyi.
- Para todos.
Sessizce şirketinin yüzde 10'unu onlara vereceksin fiyatını üçe katlayacaksın, ve kamuoyu önünde kimin votkasının daha iyi olduğuna dair kavga edeceksin.
Vas a darles discretamente el 10 por ciento de tu compañía, vas a triplicar tu precio, y vas a tener una pelea muy pública sobre cuál vodka sabe mejor.
Kendine daha iyi bakman lazım.
Tienes que cuidarte mejor.
Bu alışveriş için daha iyi yer seçemezdiniz.
No podrían haber elegido un mejor lugar.
Konuşmasak daha iyi olabilir.
Mejor no hablemos.
Eve biraz erken gitsek daha iyi olabilir.
Mejor salgamos temprano.
İnan bana bundan daha iyi bir anlaşma bulamazsın.
Créeme, estos son los mejores términos que vas a conseguir.
Sen avukat olunca dünya daha iyi bir yer olacak.
Tengo que admitir que el mundo será un mejor lugar contigo como abogado. ¿ Porque acabamos de forzar a un imbécil a hacer lo que queríamos? ¿ Por qué?
Sen onunkini kurtardığın için dünya daha iyi bir yer.
El mundo es un mejor lugar porque usted salvó la suya.
Söyleyeceğini düşündüğüm şeyi söylemeden önce şunu söylememe izin ver. Beni herkesten daha iyi tanıyor olabilirsin.
Antes de que digas lo que creo que vas a decir, déjame decirte que quizá me conozcas mejor que nadie.
- Her zaman pokerde benden daha iyi olduğunu söylerdin. Bugün şansına küs, çünkü ben her şeyi ortaya sürdüm ve senin elinde hiçbir şey yok.
Pues hoy no, porque tengo todo y tú no tienes nada.
Daha iyi olmamıştım.
Mejor que nunca.
Diğer programlardan bile daha iyi çalışıyor.
Está funcionando incluso mejor que los demás programas.
Tabii, öyle yapmasak daha iyi.
Mejor que no.
Senin kadar cesur biriydi ve daha fazla belaya bulaşırdı ve hatta beni bu arabayı çalacak kadar iyi eğitti.
Era tan valiente como tú y se metió en más problemas todavía, incluso me entrenó lo bastante bien como para robar este coche.
Bu ikisini geri getirebilirsek daha da iyi olacak.
Bien, si pudiéramos recuperar a estos dos, sería incluso mejor.
Şu cesedi daha iyi bir yere gömeyim.
Será mejor que mueva ese cadáver.
Pazartesi sabahı laflarını icraata döküp bir 50 binlik dava daha bulsan iyi edersin.
El lunes por la mañana será mejor que cumplas con lo que dices y nos consigas otro caso de 50.000.
O yüzden bir daha kendi hayatını şirketin ihtiyaçlarının önüne koymak istediğinde bunu bana bir yıl öncesinde bildirsen senin için iyi olur.
La próxima vez que quieras anteponer tu vida personal a las necesidades de esta firma, mejor venme a ver - un año antes.
15 dakika sonra döneceğiz ve bir kaç sıfır daha görsek iyi olur.
Regresaremos en 15 minutos, y será mejor que veamos más ceros.
O yüzden, anlaşmak istiyorsanız buyrun anlaşın. Ama rakam 100 milyondan çok daha fazla olsa iyi olur.
Así que si quieren ponerse de acuerdo, háganlo, pero es mejor que sea por mucho más que 100 millones.
Böyle daha iyi.
- Así mejor.
İkinizin daha çok eğlenmeye ihtiyacı var. Hayatlarınızı en iyi şekilde yaşayın!
Tendrían que divertirse más, vivir lo mejor que puedan.
Pazartesi sabah işe koyulup bize 50 bin dolarlık bir dava daha bulursan iyi edersin.
El lunes por la mañana será mejor que cumplas con lo que dices y nos consigas otro caso de 50.000.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]