Eğer değilse tradutor Espanhol
2,697 parallel translation
Eğer değilse, kendi başına bir anket mi düzenleyecek?
Si no, ¿ intentará ser un agente libre?
- Eğer değilse...
- Si no lo es...
Eger degilse bile, ona yakin biri olmali ona bu planlarinda yardim eden birisi.
Si no lo es, debe ser alguien cercano a él, alguien que pudo ayudarle a planear esto.
Yani eger gerçekten Wade degilse, belki de babasidir.
Digo, si no es Wade, quizá sea su padre.
"Kaynakların" dediğin eğer ben ya da Peter değilse, ne hakkında konuştuklarını bilmiyorlardır.
Si tu fuente no soy yo o Peter, no vale nada.
Eğer bu yeterli değilse ayrılalım.
Si eso no te basta, vete.
... eğer sorun değilse anlatmak için bir fırsat çok isterim.
Me gustaría aprovechar la ocasión para contároslo, si os parece bien.
eğer ölüm önemli değilse, kapa çeneni!
¡ Si la muerte no es gran cosa entonces cállate!
Eğer çok geç değilse, bu hayatı arkanda bırak ve beni bul.
Si no es demasiado tarde, deja esta vida y ven a buscarme.
Eğer baban vitiligo hastası değilse ben diyorum.
A menos que tu padre sufra de vitíligo universal... Yo lo digo.
Eğer benden değilse kimden?
Bueno, si no de mi entonces de quien?
Kendi zihninde, eğer Peter Ward değilse o zaman karısını ve çocuklarını öldürmüş olamazdı.
En su mente, si no era Peter Ward, no pudo asesinar a su esposa e hijos.
- Eğer iyi değilse bile, iyi olacaktır.
- Y si no está bien, no habrá ningún problema.
Eğer kâbus için bu iyi bir neden değilse, başka ne olabilir bilmiyorum.
Si eso no le provocó pesadilas, no sé qué lo haría.
Eğer bu intihar değilse, bir vaka.
Claro que si no es suicidio entonces es juego sucio.
Eğer onun seni deli etme yolu bu değilse, daha çok cazırdamsı lazı.
Si ésa es su forma de mostrarte su enojo, podría poner más rock'n'roll.
Eğer öyle değilse, şimdi söylesen iyi olur!
¡ Si es así, será mejor que me lo digas ahora mismo!
- Bak, eğer adın Julie değilse o halde...
Si no eres Julie, entonces...
Hayır, Benjamin! Eğer boşanma ya da ilişkilerle ilgili değilse istemiyorum.
No, Benjamin, a menos que sea sobre divorcio o asuntos de relacionamiento.
Eğer o değilse, bizden birisi.
Y si no es él, es uno de nosotros.
Efendim, eğer sizin için sorun değilse analizlerimi takip etmek istiyorum.
Señor, si le parece bien, me gustaría continuar con mi análisis.
Eğer birinin yeterince hırsı varsa, tembel değilse her zaman geçimini sağlayabilir.
Sí. Si un hombre tiene un poco de ambición y no es perezoso, siempre se puede ganar la vida.
Eğer çetendeki muhbir Hodge değilse sence kimdir?
- Eso está protegido por el libre discurso. - ¿ Entonces por qué están aquí?
Tabii eğer yardıma ihtiyacı olan kadınlara verdiği numara değilse.
A no ser que fuese el número que la daba a las mujeres que quizás necesitasen ayuda.
Peki eğer Soğuk Savaş değilse...
Bueno, si no es la Guerra Fría,
Tavsiye almak için bana gelmeni istiyorum. Eğer benim tavsiye verebileceğim konulardan değilse,... mesela romantizm ya da yatırımla ilgili- -
Quiero que vengas a mí para pedirme consejos, ya sabes, y si no es en mi bote, ya sabes, como, amoríos o inversiones...
Bak... ona karşı hislerin olduğunu biliyorum ve ona çıkma teklif ettiğim için deli olduğumu düşündüğüne eminim ama Blaine'in bir çelişki yaşadığı açık ve eğer eşcinsel değilse sana bir iyilik yapmış olacağım
Mira... sé que tienes sentimientos por él, y estoy segura que crees que estoy loca por preguntarle, pero Blaine está lógicamente en conflicto, y si él en algún momento toma la decisión de no ser gay, bien, entonces espero haberte hecho un favor.
Eğer yeteri kadar romantik değilse hemen Paris'e götürebilirim. Ya da Clark'ın bizi asla bulamayacağı bir yere.
Si esto no es lo suficientemente romántico, iremos a París, o a alguna parte donde Clark nunca nos encontrará.
Her şey satılıktır, eğer kiralık değilse.
Todo está en venta.
Eğer avukat tutmaya durumunuz müsait değilse- -
Si no puede pagar a un abogado- -
Eğer öyle değilse yanlış numara olduğunu söyle.
Porque si no es así, se trata de un número equivocado.
Eğer son arzular listende üst sıralarda değilse, bence çok ta zorlama.
Si no es alguna de sus prioridades, yo no lo intentaría.
Çünkü eğer Vanessa yalan söylüyorsa ve dedikleri doğru değilse o zaman ona inandığım için kötü bir arkadaş olacağım, ama doğruysa, o zaman onlar bana söylemedikleri için kötü arkadaş olacaklar.
Porque si Vanessa miente y no es cierto soy una amiga horrible por creerle pero si no, son amigos horribles por no decirme.
Yemin ederim, eğer burada değilse- -
Juro por Dios si ella no está aquí...
Bak eğer senin için uygun değilse, başbaşa kalıp " Antik Tiyatrolar'ı izleyebiliriz birlikte...
Mira, si todo va a ser demasiado para ti, podemos irnos por nosotros mismos y ver "Antiques Roadshow"... no, no, no.
Eğer bu cinsel bir ima değilse haklısın.
Mientras eso no sea una insinuacion sexual, entonces estas en lo correcto.
Yok eğer öyle değilse indir şu silahını da adayı güvenli hale getirmemize yardım et.
De lo contrario, baja el arma y ayudanos a asegurar la isla.
Yani, kim eğer zorunda değilse bir Spartalı gibi giyinmek ister ki?
Lo que quiero decir es ¿ qué tío se va a vestir de espartano si no tiene que hacerlo?
Eğer tuttuğun 230 Liu üyesi değilse,
Si no fuera por 230 miembros Liu se celebró
- Evet. Aklın karışmasın diye söylüyorum eğer kurallara aykırı değilse şimdi nasıl olduğunu kontrol etmek için Winona'ya gidiyorum.
Y sólo para que no te confundas, ahora voy a ir a casa de Winona a ver cómo está... a no ser, por supuesto, que eso vaya contra el reglamento.
Eğer peşinde oldukları para değilse burada ne arıyorlar ki?
Si no es dinero lo que buscan. ¿ Qué estan haciendo aquí?
Eğer onlar terörist değilse o zaman kim ki?
Si esos no son los terroristas, ¿ quién diablos son?
Efendim, eğer onlar terörist değilse neredeler o zaman? Chance!
Señor, ¿ si esos no eran los terroristas, dónde están? ¡ Chance!
Eğer sahnede değilse, zaten izleyen kimse de yoktur.
Si no está en la película, nadie aparecerá por la sala de cine.
Eğer evde değilse de, birazcık dinlen.
Y si no está, sólo descansa.
Eğer öyle değilse beni nereye götürüyordu bu ya?
¿ Lo han entendido todos? Ahora, ¿ quién se retira?
Ne için savaşıyoruz? Eğer insanlar için değilse...
Nuestro objetivo es recuperarnos solo para luchar.
- Senin için sorun değilse eğer.
- A menos que estés a gusto con ello.
İnan bana Mildred, eğer burası tam restoranlık bir yer değilse başka da görmemişimdir.
Y créeme, Mildred, si este lugar no es perfecto para un restaurante, ninguno lo es. ¡ Solo mira el lugar!
Diyorum ki, eğer tesadüf değilse, belki de -
Solo estoy diciendo que si no es una coincidencia, entonces quizás...
- Eğer alıntı tesadüfi değilse Gibbs- -
- Sí la cita no fue al azar, Gibbs...
değilse 32
eğer istersen 206
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer bilseydim 25
eğer izin verirsen 26
eğer istersen 206
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer bilseydim 25
eğer izin verirsen 26
eğer o 55
eğer yanılmıyorsam 39
eğer sakıncası yoksa 54
eğer ben 51
eğer öyle olsaydı 20
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer isterseniz 86
eğer varsa 60
eğer mümkünse 45
eğer yanılmıyorsam 39
eğer sakıncası yoksa 54
eğer ben 51
eğer öyle olsaydı 20
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer isterseniz 86
eğer varsa 60
eğer mümkünse 45