English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ F ] / Fakat bu

Fakat bu tradutor Espanhol

12,765 parallel translation
Phil Miller düştü fakat bu sefer kalkamadı.
Phil Miller cayó, y esta vez, no pudo levantarse.
Phil'le çok sıkıntılı bir ilişkimiz oldu. Fakat bu ilişkiyi hiçbir şeye değişmem. Çünkü bu ilişkiyle özel bir bağ kurduk.
Phil y yo tuvimos nuestros sobresaltos, pero yo no cambiaría ni un ápice porque eso nos llevó a cumplir nuestro destino :
Fakat bu bizim konuştuğumuz ya da dahil olduğumuz birşey değil.
Pero no es algo sobre lo que discutamos ni en lo que estemos envueltos.
Fakat bu eroinden ot kırana kadar her şeyi kapsar.
Pero hay de todo, desde... - comida para perros a herbicidas.
Bu çok zorlu bir tartışma fakat bunu Bölge Başsavcılığı'na götüremem.
Este es un argumento muy convincente, pero no puedo llevar esto a la oficina del fiscal.
Fakat bu kadar açıklık gereksiz.
Pero toda esa publicidad no es necesaria.
Fakat bu büyük buluşma sadece mafyanın dikkatini çekmedi.
Pero la gran reunión llama la atención de alguien más aparte de la Mafia.
Fakat bu toplanma fark edildi.
Pero la reunión no pasa desapercibida.
Oh, bu senin adresin değil, fakat bunu zaten biliyoruz.
Esta no es tu dirección, pero ya lo sabíamos.
Fakat bu özgürlük ona pahalıya mal olmuştu.
Pero a un precio muy alto.
Bay Henderson sinirlendi fakat bu nedenle planlarını değiştirecek değil. Aslında birçok mülkü kontrol altına alıyorlarmış.
El señor Henderson estaba enojado, pero no cambiaría sus planes por eso y la verdad es que están tomando mucha tierra a su cargo.
- Belki. Fakat bu cihaz yapamam.
Bueno, eso podría ser cierto, pero encontré la manera de hacerlo posible
Fakat bu saçmalık. Beceriksizlik. Burnunuzu sokuyorsunuz...
Pero esto es ridículo, atolondradas metiéndose en...
Gayretli birisin, Fabien. Fakat bu sefer hatalısın.
Eres diligente, Fabien, pero en este caso estás equivocado.
Fakat bu hikayenin en ilginç kısmı değil.
Pero esa no es la parte más interesante de la historia.
İsteseydim, ölümden sonra yaşam deneyimlerini araştırması için binlerce bilim adamını kiralayabilirdim. Fakat bu soruya cevap vermenin en iyi yolun bu olduğunu sanmıyorum. - Yani, açıkçası, o kadar zamanım yok.
Si quería, podía contratar a cientos de científicos para investigar experiencias de vida después de la muerte, pero no creo que esa sea la mejor forma de responder esa pregunta, y, francamente, no tengo esa clase de tiempo.
Fakat bu kıyılarda geliştirilen yerli malı oyunları yolladık diyelim.
Pero di que lanzan unos títulos caseros, que estén desarrollados dentro de este país.
Fakat bu konuda endişelenmene gerek yok.
Pero no tienes de qué preocuparte.
Yıllar boyu karaciğerine verdiğin zararlarla birlikte, tahminen 36 saatten az vaktin var. Fakat bu kesin bir bilgi değil.
Y con todo el daño que le has hecho a su hígado durante los años, supongo que tienes algo menos de 36 horas, pero no es exactamente una ciencia.
Fakat bu gücü iyi kullan.
Pero usa ese poder para el bien.
Evlenmek zorunda değilsin. Fakat bu anın tadını çıkarmasına yardımcı ol.
No tienes que casarte con él, pero debes dejarlo disfrutar el momento.
Robert, tam otuz senedir her şeyi annenin oluruna bıraktım zaten. Fakat bu çok önemli.
Robert, por 30 años, me he esforzado por dejar que tu madre se saliera con la suya, pero esto es demasiado importante.
Fakat bu evden hemen ayrılmalısın, derhal.
Pero de esta casa, se tiene que ir, inmediatamente.
Ultron'un sinyaline kilitlenemiyorum efendim fakat bu tesisin içinde bir yerde gibi gözüküyor.
No puedo ubicar la señal de Ultron, señor, pero parece estar en algún lugar de la instalación.
Peki. Boşuna demiyorum fakat ben de kahramanların ve Nova'nın olduğu gençlerden oluşan bir ekipten geliyorum. O yüzden ben de iç çatışma hakkında birkaç şey bilirim fakat bu parçalanmanın bambaşka bir boyutu.
No es por nada, pero vengo de un equipo de héroes y Nova, que son todos adolescentes, así que sé una cosa que otra sobre peleas internas, pero esto es un nuevo nivel de relación fracturada.
Güzel görünmeyebilir fakat bu gezegendeki en üstün teknolojilerden biri.
Puede que no sea muy bonito, pero esto es un poco de la más innovadora tecnología del planeta.
Stark, sen bir dâhisin. Fakat bu orada ezilmene engel olmayacak.
Stark, eres un genio, pero eso no evitará que quedes aplastado ahí dentro.
Bu onun hoşuna gitmeyecek fakat bir isteğimi daha yerine getirirseniz bir doları Jacob'tan koparabilirim.
No le va a gustar, pero, uh, apuesto que podría hacer que Jacob se sacudiera un dolar por una última cosa.
Bu sabah onunla konuştum ve programlardan anlıyor şüphesiz fakat teknik bilgisi çok kısıtlı.
Hablé con el esta mañana y el conoce el script, claro, Pero su conocimiento tecnológico es realmente limitado.
Keşke bu olayın bizi daha da yakınlaştırdığını söyleyebilseydim, fakat bence bu doğru olmaz.
Me gustaría poder decir que aquello nos acercó más, pero creo que no sería cierto.
Birkaç bar kavgası, birkaç başka tartışma, fakat bildiğimiz kadarıyla bu ilk cinayet.
Peleas de bar, algunos enredos, pero por lo que sé, es el primer asesinato.
Fakat Luciano bu adamın korkusuz taktiklerine saygı duyuyordu.
Pero Luciano respeta las valientes tácticas del gánster.
Fakat 1943 Temmuz'unda dünya çapındaki bu savaşta Müttefikler Sicilya'yı istila etti.
Pero en julio de 1943, en mitad de la guerra mundial, los aliados invaden Sicilia.
Bu çok klişe, fakat gözlerin şu an yıldız ışığı gibi görünüyor.
Sé que es cursi, pero tus ojos brillan como estrellas.
Birçok "Benim gibi adamlar" bu yalana inandı fakat ben inanmadım.
Algunos "hombres como yo" creían esa mentira, pero yo no era uno de ellos.
Bunu benden fazla kimse isteyemez. Fakat Leydi Hazretleri, Bayan Drewe'in çocuğun bu kadar yakınında olmaya dayanamayacağından endişe ediyor.
Nadie lo desea más que yo, pero a Su Señoría le preocupa que la Sra. Drewe no pueda soportar estar tan cerca de la niña.
Laurie, daha önce hiç kitap kabul etmedik Aslında kabul etmiyoruz bu materyalleri, fakat Kerry kitapların kraliçesi bana dedi ki Biraz önce "sıradakini" okudum,
Bien, Laurie, debería decirte que casi nunca aceptamos material no solicitado pero Kerry aquí presente es la reina del montón sin fin de manuscritos y vino a mí y me dijo,
Gururum okşandı Claire fakat zaten zaten dengesiz olan bu dünyada seni öldürmek çok denge bozucu olurdu.
Me siento halagado, pero, Claire, matarte... sería demasiado desestabilizador en un mundo ya inestable.
Fakat bu bizim günümüz leydim.
- Pero este es nuestro día, milady.
Bu görevde mükemmelsin Fabien. Fakat suyumu iki ayrı kaynaktan almayı tercih ederim.
Haces muy bien tu tarea, Fabien, pero me gusta tener dos fuentes de las que beber.
Ve kardeşin için de aynı şekilde hissediyordum fakat daha sonra bu sabah uyandım ve birden o his gitmişti.
Y me he estado sintiendo así respecto a tu hermana, pero entonces me desperté esta mañana... y ya no me sentía así.
Bu kulağa saçma gelecek. Fakat ben yokken, bazı şeyler gördüm.
Esto va a sonar loco, pero cuando estuve muerto, vi cosas...
Teşekkür ederim, Dr. Tyler, fakat, aslında, burada olmamın sebebi bu değil.
Gracias, Dra. Tyler, pero en realidad, no es por eso que estoy aquí.
Asla mümkün olduğunu düşünmediğim şeyleri yaptım. Bir doktor olarak ilerlemek için bu işleri yapmaya devam etmek istiyorum. Fakat sadece bunu yapmak ve sizinle yaşam sonrası gelenlerin bu gizemini keşfetmek istiyorum.
He hecho cosas que nunca pensé que fueran posibles, y quiero continuar haciendo esas cosas para crecer como doctor, pero solo puedo hacer eso y explorar este misterio de lo que viene después de la vida con usted.
Sana söylemem gerek, fakat... Bu gece seansımızı yeniden ele almak zor oldu.
Aunque tengo que decirte... llevar a cabo la sesión de esta noche fue, uh... fue dificil.
Bu önleyebilceğimiz bir şey değildi, fakat sen tamamen iyileşeceksin.
No pudimos evitarlo, pero se recuperará totalmente.
David ismi belki yaşayabilir, fakat senin çizgin bugün, sonsuza dek bitiyor. Ve senin bu konuda yapabilceğin hiçbir şey yok.
El nombre de David vivirá, pero tu descendencia termina hoy para siempre y no hay nada que puedas hacer para evitarlo.
Eski kocam, bir ev ve bir sevgilinin yanı sıra güzel bir işe de sahip oldu. Oğlumuz için bu çok güzel bir şey. Fakat bana burukluk ve kıskançlık veriyor.
Y mi exesposo obtuvo un mejor trabajo luego vino una casa y una novia, lo que es genial para nuestro hijo, pero me complementa con rencor y resentimiento.
Hiçbir girişi yok, bu yüzden korunmuyor fakat taramalar dış duvarda zayıf bir nokta saptıyor.
No hay entrada, así que no está resguardada, pero los escaneos indican un punto débil en la pared exterior.
Bu binada robot mühendisliğiyle alâkalı bir şey yok fakat çevrede mekanize otomotlar bulunmakta ve yaklaşıyorlar.
No hay señales de ingeniería robotica en este edificio. Sin embargo, autómatas mecanizados están en las inmediaciones y vienen en camino.
- Bu dramatik gerginliği böldüğüm için üzgünüm fakat saat 3 yönünden gelen S.H.I.E.L.D. robotları var! - 12 yönü.
¡ Lamento interrumpir la tensión dramática, pero tenemos drones de S.H.I.E.L.D. viniendo hacia acá, a las tres en punto!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]