Hâlâ öyle tradutor Espanhol
756 parallel translation
Öyleydi ve hâlâ öyle.
Lo era y... ... y lo es.
Hâlâ öyle.
Sí. Aún me agrada.
Hâlâ öyle misin?
¿ Sigo siéndolo?
Hâlâ öyle.
Bueno.. aun se ve.
Küçük bir kız, meleklerin kraliçesi... bugün de hâlâ öyle.
La reina de los ángeles era pequeña. Y lo sigue siendo.
- Oraya hâlâ öyle mi diyorsunuz?
- ¿ Aún la llaman así?
- Hâlâ öyle olmalı.
- Aún debe serlo...
- Evet, hâlâ öyle. - Komodor, aklı başında bir insanın kafasına vidalanmış canlı bir bombayla Çin'e gideceğine inanıyor musunuz?
- Comodoro, ¿ cree que un hombre cuerdo... iría a China con una bomba metida en la cabeza?
Hâlâ öyle mi düşünüyorsun?
¿ Sigue creyéndolo?
- Hâlâ öyle.
- Todavía lo es.
Hâlâ öyle.
Todavía lo es.
Büyük bir kişi olduğunu düşündüm. - Hâlâ öyle mi düşünüyorsunuz?
Puede ser que le parezca raro al mal informado.
Hâlâ öyle.
Siempre lo ha sido.
Evet, Bayan. Hâlâ öyle diyorum.
Así es, señora, y lo dije en serio.
- Hâlâ öyle.
- Aún lo es.
Hâlâ öyle, değil mi?
Porque todavía lo es, ¿ no?
Benim için hâlâ öyle.
Yo todavía lo estoy.
O zamanlar burası pis ve korkunçtu ki hâlâ öyle.
En ese entonces, las condiciones eran horrendas, hediondas, y, sin duda... siguen siéndolo.
O gizemli duvarda bir geçit var da, hâlâ kimse bulamadı yani, öyle mi?
¿ Y hasta hoy... no se ha encontrado una puerta en este muro tan inquietante?
Ondan sonra, eğer hâlâ teslim etmek istiyorsanız, öyle yapın.
Luego, si quieren entregarle, háganlo.
İçimizde en iyi görünen hâlâ sensin Robert. Öyle mi?
Todavía eres el más guapo de la familia, Robert.
Bana öyle geliyor ki, Bayan Harper, sal bulunana kadar hâlâ umutlu olduğunu söylüyordu.
Me parece que la Señora Harper dijo que mantuvo las esperanzas hasta que encontraron la balsa.
- Hâlâ bahis istiyorsun öyle mi?
Sigues queriendo apostar, ¿ eh?
Hâlâ endişeli değilsin, öyle değil mi?
No seguirás preocupada, ¿ verdad?
- Hâlâ kin güdüyorsun, öyle mi?
¿ Todavía rencoroso?
Hâlâ malzeme topluyorum. Etrafta öyle çok var ki.
Todavía estoy atando cabos.
Çıplak fotoğraflar hâlâ yasal, öyle değil mi?
¿ Los desnudos no siguen siendo legales?
Hâlâ da öyle. Hadi Owens.
Vamos, Owens.
Hâlâ fiyatını tartışabiliriz, öyle mi azizim?
De todas formas siempre podemos negociar el precio, ¿ no es así, amigo mío?
Öyle sanıyorum ki... Son bir sigara için hâlâ vaktim var.
Supongo... que todavía tengo tiempo para el último cigarrillo.
Yani iş kurallarını hâlâ sen koyuyorsun öyle mi?
Todavía estás en horario de oficina.
Öyle birinin de hâlâ denizde olması gerekir.
Aun así, debería servir en alta mar. Sí.
Birkaç saniye daha, hâlâ tereddüt içindesin sanki... ayrılmak için ondan, kendinden... onu hayal ettiğin bu aynı yerde... kaybolan hayali tekrar belirebilirmiş gibi... ürkekçe veya ümitvâr... bu bağı kaybetme korkun öyle...
Unos pocos segundos más, como si tú aún dudaras de... separarte de él... como si su imagen que se desvanece pudiera reaparecer... en este mismo lugar donde tú lo imaginaste... de un modo horrible y esperanzado... así era tu miedo a perder esta unión...
Tabi ya, öyle yapıyordular... ve hâlâ da öyleler.
Sí, por supuesto que sí. Y siguen haciéndolo.
Hâlâ bir astsubayım. Benimle öyle konuşamazsın!
¡ Sigo siendo el oficial aquí!
- Sen hâlâ buradasın, öyle mi?
- Ah, vaya. Sigues aquí, ¿ no?
Hâlâ cezaevi kurallarını umursamıyorsun, öyle değil mi?
Sigue saltándose las reglas de la prisión, ¿ verdad?
Hâlâ dışarı çıkma konusunu düşünmek istemiyorsun, öyle değil mi?
Sigues sin permitirte pensar en salir, ¿ verdad?
- Öyle ama hâlâ kaçınılmaz.
- Sí, pero aún así claro.
Sen de öyle, o büyülü çekiciliğin hâlâ üzerinde.
Tú tampoco. Estás espléndida.
Bağışla o hâlde. Yani bana hâlâ değer veriyorsun öyle mi?
Perdóname. ¿ Pero sigues siendo mi amiga a pesar de ello?
Madem öyle demiş, ne bekliyorsun hâlâ?
¿ a qué estás esperando?
Beyler, kutuplarda sıcaklık hâlâ artıyor ve su seviyeleri de öyle.
Caballeros, la temperatura en el Ártico sigue subiendo, y también el nivel del agua.
Hâlâ öyle.
Aún lo es.
Ben hâlâ bu adanın Kraliçesiyim ve Elizabeth de öyle olacak. Hayır.
Y aún así soy la Reina de esta Isla y Elizabeth también será Reina.
Öyle olsa bile hâlâ kurbağa. - Başka?
- Pero sigue siendo una rana.
Öyle, ama hâlâ neden yürüyüş yapmadığımızı anlayamadım.
Si, pero no comprendo por qué hemos de echar a perder este bonito paseo.
Ve hâlâ da öyle olduğunu.
Y lo sigue siendo.
Onlar iki âşıktılar, hâlâ da öyle olduklarını dikkate aldığınızda her şey anlam kazanır.
Habían sido amantes : démonos cuenta de que siguen siendo amantes y todo tiene sentido.
Hâlâ benimsin, öyle değil mi?
Sigues siendo mi chica, ¿ no?
- Okul yıllarında yazmıştım. - Hâlâ da yazıyorsunuz, öyle mi?
- Escribí en la revista estudiantil.
hala öyle 37
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öylesin 305
öyleymiş 51
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle olsun 692
öyle mi dersin 362
öylesin 305
öyleymiş 51
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle deme 154
öyle görünüyor 500
öyle olsun bakalım 50
öylece 26
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle misin 81
öyle ki 92
öyle deme 154
öyle görünüyor 500
öyle olsun bakalım 50
öylece 26