English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ I ] / Istediğin benim

Istediğin benim tradutor Espanhol

620 parallel translation
Tek istediğin benim param.
Sólo te interesa mi dinero.
- Gerçekten istediğin benim değil mi?
- Es a mí a quien quieres, ¿ no?
Senin istediğin benim!
¡ Es a mí al que quieres!
Belki de, artık senin ne istediğin benim umurumda bile değildir.
Tal vez lo que usted quiere ya no importe.
Kölesi olup sevmek istediğin melek benim!
¡ Yo soy el ángel al que querías servir y amar!
Yarın Brooklyn işi ne olacak? benim yapmamı istediğin bir iş var mı?
¿ Y el trabajo de mañana en Brooklyn?
Artık istediğin gibi söyleyeceksin, ama sadece benim için.
Ahora cantarás todo lo que quieras, pero sólo para mí.
Mary'e söylemek istediğin her şeyi benim yanımda da söyleyebilirsin.
"No ha lugar". Si quieres decirle algo a Mary, puedes hacerlo delante de mí. De acuerdo.
İstediğin şeye inanmak kolaydır. Hatta, senin gibi güzel bir kızın benim gibi bir adama gizlice âşık olabileceğine bile.
Se creen fácilmente cualquier cosa, hasta que una hermosa chica como tú se haya enamorado, en secreto, de un tipo como yo.
Bundan böyle benim çatım altında istediğin kadar kalabilirsin.
Y puede quedarse bajo mi techo todo el tiempo que quiera.
Senin çok istediğin... İsviçre'deki o kız okulu benim kafama pek yatmadı.
No me convence demasiado... esa universidad femenina suiza con la que estás empeñada.
İstediğin zaman benim için şarkı söyleyebilirsin.
- Canta para mí, lo haces bien.
Galiba, benim de sana istediğin gemi ve tayfayı vermem gerek.
¡ Y espera que le entregue un barco con su tripulación!
Demek istediğin Raymond gibi davranmak benim kabahatim sayılmaz.
¿ O sea que no me culpas por comportarme como Raymond?
Sadece istediğin yerde duramazsın, hele burası benim kasabamsa. İyi bir kız gibi, buradan git. Şimdi gidebilirsin.
Pero eso no incluye las escalas en mi ciudad, así que sea buena chica y apártese.
Benim zamanım bol, istediğin kadar.
Tengo mucho tiempo. Todo el que quieras.
Benim için bir şeyler yapmak istediğin gözlerinden okunuyordu.
Tus ojos me hicieron querer hacer cualquier cosa por ti.
Eğer benim değer biçtiğim fiyata alırsan sonra bana öfke duyarsın, ve eğer senin istediğin fiyata satarsam ben sana öfke duyarım.
Porque si lo compras a mi precio te acostumbrarás a mí, en cambio, si te lo vendo al precio tuyo, seré yo quien me acostumbre a ti.
" benim seni istediğim kadar beni istediğin...
" como compañera para toda la vida...
İstediğin tuşa bas, benim tuşlarıma basamayacaksın.
Aunque apriete hasta cansarse, no obedeceré.
Senin de benim evime girip istediğin her şeyi almaya hakkın yoktu.
¡ Usted no tenía derecho a tomar lo que quiso de la mía!
Yine de benim değil, senin istediğin olsun.
Pero que no se cumpla mi voluntad sino la tuya.
- İstediğin basit yaşamsa gel de benim evimi bir gör.
- Si quieres simplicidad debes ver mi piso.
Asıl sormak istediğin, benim buralarda ne halt etmeye dolaştığım olmalıydı?
¿ Quieres decir qué hago aquí cotilleando?
Benim gibi birini istediğin zaman bulabilirsin.
Tipos como yo encuentras los que quieras.
Dikkatli olmalarını istediğin şu iki adam var ya, eğer sen eski dostlarının hatırına,... aniden fikrini değiştirseydin, ellerini kirletmeden benim boynuma idam halatını geçirdikten sonra, sana olduça zor zamanlar yaşatacaklardı.
Los dos tipos que Ud. insinuó que me ocupara de ellos, Deben haberle ocasionado un momento difícil Si, después de poner una cuerda alrededor de mi cuello, sin ensuciarse las manos, De repente cambia su sucia mente,
Sen, benim istediğimden daha fazla canımı acıtmadıkça istediğin her şeyi yaparım.
Mientras no me lastimes más de lo que me gusta... haré lo que me pidas.
Benim içeri atılmamı istediğin zamandan beri.
De la época en que querías verme azotado.
Niye benim gibi istediğin adamla evlenmedin?
¿ Por qué no te casaste con el hombre que querías como yo?
Gel ve benim evimde yaşa. İstediğin her şeyi veririm.
¡ Ven a vivir conmigo, en mi hacienda, no te faltará de nada!
Bu senin yapmayı istediğin bir film... ama benim, ya da televizyonun, ya da izleyicilerin buna ihtiyacı var mı?
¿ Quiere hacer una película, para mí, para la TV, o para el público?
Senin istediğin, benim.
Yo soy el que te conviene.
- Demek istediğin, Helena'nın hastalığı benim hatam mı?
- ¿ Es culpa mía que Lena enfermase?
Dinle dostum, kendine istediğin ölümü seçebilirsin ama benim de yaşamaya hakkım var biliyor musun?
Ud. tiene derecho a que le maten, yo lo tengo a vivir.
İstediğin benim kollarım değil.
No son mis brazos lo que quieres.
Demek istediğin bu en kritik anda..... Humphrey'nin değil de benim tarafımda olduğunu mu söylüyorsun?
¿ Quiere decir que cuando las cosas van mal, está de mi parte, no de la de Humphrey?
Eğer benim için son bir şey yaparsan, son bir kötülük, önce onları gömeceğiz, sonra da seni balığa götüreceğim, ya da istediğin başka bir şeyi yaparız, tıpkı eski günlerdeki gibi
Vamos. Si me haces este último favor... una cosa mala... luego los enterraremos y te llevaré a pescar... o a hacer lo que quieras, como hacíamos antes.
Benim ve diğerleri için istediğin buysa kabul ederiz.
El resto y yo si es lo que desea lo aceptaremos.
İstediğin kadar konuş ama dört çocuğu olan da, onları tek başına büyüten de benim.
Di lo que quieras, pero tengo cuatro hijos.
İstediğin şey benim gücümü aşar.
Entonces la segunda Lyssa correrá la misma suerte que tú :
İstediğin kişi benim o değil.
Me quieres a mí, no a ella.
Rose, yapmak istediğin ne olursa olsun benim için bir sorun yok.
Para mi está bien Io que tú quieras.
İstediğin benim.
Podrás vencerme.
Filmi gören benim, fakat istediğin buysa, iri siyah gözleri var.
Yo soy quien vio la película, pero si así lo deseas, serán negros.
İstediğin benim, hatırladın mı! Haydi!
¿ Recuerdas?
İstediğin benim.
Me quieres a mí.
İstediğin tek kişi benim.
Es a mí a quien quieres.
Ama istediğin kişi benim. Ve şimdi beni istemiyorsun, öyle olsun.
Pero soy el que querían y ahora ya no.
Benim söylediğim, küçük aptal... birkaç basit önlem almak şartıyla... bu işi... istediğin kadar adamla... istediğin kadar çok... ve istediğin kadar farklı şekilde yapabileceğin.
Te digo, tontita, que si tomas precauciones... podrás hacerlo, o no, con quien quieras, cuando quieras, y de la forma que quieras.
İstediğin benim, hatırladın mı?
Es a mí a quien buscas, ¿ recuerdas?
Bunu anlatıyorum işte. Ne zaman Pino'ya bir şey yapmasını söylesen, istediğin şeyi benim yapmamı söylüyor.
Cada vez que mandas hacer algo a Pino, él me dice que haga lo que le has mandado.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]