Iyi değil tradutor Espanhol
34,508 parallel translation
Gösteri yeterince iyi değil.
Este espectáculo no es suficientemente bueno.
Dediğim gibi, aşırısı iyi değil.
Como dije, en exceso, no es buena.
Aşırısı, iyi değil.
Demasiada, no es bueno.
- Benim için iyi değil.
Para mí no.
Annem iyi değil ama.
No, mamá no. Mamá no está bien.
Bunun için hala kafam yeterince iyi değil.
Aún no estoy suficientemente colocado para esto.
Isıtma çok iyi değil.
El radiador va a ratos.
Bu iyi değil.
Eso... no es bueno.
Araba konusunda pek iyi değil.
No es bueno con los... autos.
Bu iyi değil.
Eso no está bien.
Pek iyi değil.
No muy bien.
Aslında bu da çok iyi değil.
Este no es perfecto.
Durumu iyi değil, kötü düşünme.
No se meta ideas equivocadas en la cabeza.
Bu konuyu atlamada iyi değilsin, değil mi?
Sin dudas eres bueno en eso, ¿ no?
Bensiz daha iyi olacağınızı sandınız, ama görüyorsunuz ki durumlar iyi değil.
La verdad es que pensabais poder estar sin mí. Pero os habéis dado cuenta que no es posible.
Ama sen de iyi değilsin, değil mi?
Pero tampoco tú. ¿ o sí?
Hester'ın hatası değil, ama birbirleri için iyi değiller.
No es culpa suya, pero... no son buenos para ellos mismos.
Sana sunduğum teklif iyi değil.
El negocio que te propongo no es bueno.
Ah, onun kadar iyi değil, gerçi.
No tan bien como ella.
Bu hiç iyi değil... Juarez Cartel buradaki saldırılarını son zamanlarda artırdı.
Eso no es bueno... el cártel Juarez ha ido acrecentando sus ataques dentro de los Estados Unidos.
Değişiklikler ile aram pek iyi değil.
No soy buena para el cambio.
- Gerçekle yüzleşelim. Buradan biri, o kadar da iyi değil.
- ¡ Asúmelo... alguien de por aquí no es tan buen tipo!
Böyle anlara nasıl tepki verdiğimiz değil, ne kadar iyi hazırlandığımız önemlidir.
Lo importante en estos momentos no es cómo se reaccione, sino cómo se preparó uno para ellos.
İşin iyi yanı şimdiden sonra kovulmam pek olası değil. Çünkü internetteyiz. Yani bir atı tatmin edebilirim.
Y lo bueno es que es muy poco probable que me vayan a despedir, porque estamos en internet, lo cual significa que podría complacer a un caballo.
Bu düzlükte M3 kadar hızlı değil ancak her şeyde bu daha iyi.
Este no es tan rápido en línea recta como un M3, pero en cualquier otro lugar... es mejor.
İyi mi kötü mü bilmiyoruz değil mi?
No sabemos si eso es bueno, ¿ no?
Birbirinizi çok da iyi tanımıyorsunuz, değil mi?
Vosotros no os conocéis muy bien, ¿ verdad?
Sahne önüne geçmenizi çok isterdim ama burası da iyi, değil mi?
De verdad que me hubiera gustado llevaros a la pista pero esto está bien, ¿ no?
İyi falan değil, bunu biliyorsun.
No está bien, lo sabes.
Bugünlerde iyi çalışanlar bulmak zor, değil mi?
Es difícil conseguir buenos empleados en estos días.
- İyiydi, değil mi? - Evet, iyi, evet.
Es bueno, ¿ verdad?
İyi hissettiriyor, değil mi?
Se siente bien, ¿ verdad?
Kırmızı, yalnızca iyi bir serveti değil aynı zamanda halkımızın kanı, çektiği acıları temsil eder.
El rojo no solo simboliza buena fortuna, sino también la sangre y el sufrimiento de nuestro pueblo.
Pek iyi gitmiyorsun değil mi?
No te va tan bien, ¿ verdad?
- Bu iyi bir seçenek değil.
No es la mejor opción.
- İyi değil.
- Nada bien.
Bugün çıktın zaten ve iyi geçti, değil mi?
Lo hiciste hoy y todo estuvo bien, ¿ verdad?
İyi de, bu, doğru değil.
Eso no es del todo correcto.
Evet ve yalan söylediğiniz yakalanırsa bizim açımızdan pek de iyi olmaz değil mi?
Sí... y si lo atrapan mintiendo, eso no le hará mucho bien a nuestro lado, ¿ no es así?
Kaymağını yediyse umurumda değil. senden ve hepimizden iyi.
No me importa que se embolse de más, es mejor que tú y que todos.
İyi yanıma zarar vereceğimden endişeleniyorsun, değil mi?
Te preocupa que lastime a mi mejor mitad, ¿ verdad?
Adam bizi iyi yemliyor değil mi?
Este tipo intenta picarnos, ¿ verdad?
Mahallecek kaynaşmak için de iyi bir yol olabilir hem, değil mi Jianyu?
Ya sabes, es una manera muy divertida de unirnos como comunidad, ¿ No es eso cierto, Jianyu?
- Gerçekten çok iyi biri değil mi?
¿ No es sólo la persona más agradable?
Daha iyi soru, senin niye canın sıkkın değil olmalı.
Quizás la pregunta es : ¿ por qué no lo estás tú?
Bu hiç iyi bir bakış değil.
Eso no es una perspectiva alentadora.
Hayır, daha değil ama... Eminim iyi anlaşırız. Öyle değil mi?
No, no, aún no, pero... estoy segura que nos llevaremos muy bien, ¿ sabes?
Birilerinin işine burnunu sokması iyi bir his değilmiş, değil mi?
No se siente bien que alguien invada tu trabajo, ¿ verdad?
Algıladığımız şeyler, hiç de gerçek dünya gibi değil. O zaman bunlar sadece, aklımızın yaptığı en iyi tahminler mi?
¿ Que lo que nosotros percibimos no es el mundo real sino únicamente la mejor conjetura de nuestra mente?
İyi hissettiriyor, değil mi?
Te hacen sentir bien, ¿ cierto?
Doğruyu söyleyip söylemediğini herkesten iyi anlarsın, değil mi?
Tú sabrías si está diciendo la verdad más que nadie, ¿ no?
iyi değilim 99
iyi değil mi 63
iyi değil misin 27
iyi değilsin 46
iyi değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
iyi değil mi 63
iyi değil misin 27
iyi değilsin 46
iyi değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66