Iyi değildi tradutor Espanhol
2,921 parallel translation
O benim vaftiz babam. Aradım ama hiç iyi değildi.
No que es mi padrino, le llamado pero no habido manera
Zorla sekiz sahnede yer aldı ve oyunculuğu da iyi değildi.
Ella apenas tenía ocho escenas y ni siquiera actúa bien.
Dahası diğer oyuncularla arası da iyi değildi.
Por otra parte no está en buenos términos con los héroes.
Margaret iyi değildi.
Margaret... no estaba bien.
Johnny Ducks iyi değildi.
Johnny Ducks no estaba bien.
Yıllar önce denedim. Yeterince iyi değildi.
lo intenté algunos años atrás no era suficientemente bueno.
Görüntüler kötü değildi, ama filmlerdeki kadar iyi değildi.
La imagen no estaba mal, pero la imagen no era tan buena como en film.
Bu film kadar iyi değildi ve bana göre dünyada her şeyin daha iyisi yapılabilir.
No era tan bueno como el film, y para mí, todo en el mundo puede hacerse y mejorarse.
Hallam pek iyi değildi. Desteğime ihtiyacı var ve bende onunla uğraşıyorum.
No ha sido bueno para Hallam, necesita mi apoyo e intento dárselo.
Et hiç iyi değildi.
Esa carne no era muy de aquí.
Belki de bu baba-oğul ilişkisi o kadar da iyi değildi.
Quizá la relación padre-hijo no era tan buena.
Defterindeki notlar o kadar da iyi değildi zaten.
Tus notas ni siquiera fueron tan buenas.
Bağımız çok iyi değildi ama birlikte iyi çalışırdık.
No nos comunicábamos mucho pero trabajábamos bien juntos.
aramız iyi değildi.
No lo hago.
Umduğum kadar iyi değildi.
No tan bien como esperaba.
Yani o kadar iyi değildi.
Solo que no fue muy buena.
Travis Muncey silahlarla uğraşmıyordu, kahrolası bi oyuncuydu, ve işinde de iyi değildi.
Travis Muncey no era un traficante de armas, era una especia de actor, y uno no muy bueno. Sociedad teatral, estudiantes de cine.
Beryl deniz yolculuğu için yeterince iyi değildi.
Beryl no estaba lo suficientemente bien para navegar.
Dışarı çıkarken tadı hiç de iyi değildi.
Dijiste que sabría mejor al vomitar.
Yani köpeklerle arası iyiydi ama insanlarla pek iyi değildi.
Así que era Encantador de Perros, pero no tanto de la gente.
Ses iyi değildi.
El sonido era pobre.
Mekan iyi değildi.
El lugar no era bueno.
Gösteriyi içine alan bir çok faktör iyi değildi.
Muchos factores que rodeaban el concierto no eran buenos.
O senin en iyi arkadaşın değildi.
Pero... no era tu mejor amigo.
Pek iyi günler değildi.
No fue algo magnífico.
İyi birisi değildi.
No era bueno.
Ama hiçbiri bu kadar eşsiz ve iyi korunmuş değildi.
Pero nada tan único o tan bien preservado.
Geçen bahar, arkadaşlarımla içip... kağıt oynarken, gitmek için ısrar edişimin sebebi... soyunmalı poker oynamaya başladıklarında kendimi iyi hissetmediğim için değildi.
La última primavera, cuando estábamos tomando y jugando cartas con mis amigos, la razón por la que insistí en que nos fuéramos cuando empezaron a jugar póker desnudo no fue porque no me sentía bien.
Bu iyi bir başlangıç değildi.
Este no ha sido un buen comienzo.
Kendisi için endişeli değildi, kendine çok iyi bakıyordu.
Él no estaba preocupado acerca de sí mismo y él estaba tomando buen cuidado de sí mismo.
Bu fikri ona götürmenin nedeni onun iyi bir iş adamı olması değildi.
No llevaste Baker Man a él porque sea un buen hombre de negocios.
İyi bir fikir değildi.
Esto no fue una buena idea. Es...
İyi görünüyordu, ama değildi.
Parecía estar en buena forma, pero no fue así.
Tamam, belki de onu eve götürmek en iyi fikir değildi, ama...
Sé que llevarlo a casa quizás no fue la mejor idea, pero...
Belki de o kadar iyi bir fikir değildi.
Quizas no fue muy buena idea.
Ayrıca çok iyi bir asistan değildi.
Además, no era muy buena ayudante.
Belki böylesi daha iyi, o mutlu değildi.
Quizás fue para mejor, no era feliz.
- Pek iyi bir şaka değildi maalesef.
No es buena, me temo. Lo fue.
Çok iyi bir adam değildi, değil mi?
No era buen hombre, ¿ verdad?
- Artık iyi bir adam değildi.
Ya no es de los buenos.
Josh gay değildi ve Donsky Juvie'ye gidiyordu ama en azından hepimiz için ortaya iyi bir şey çıktı.
Así que Josh no es gay, y Donsky se va al reformatorio, pero al menos algo bueno ha salido de todo esto, y ese algo era Mr.
İyi bir dava için değildi.
No fue por una causa.
Tam burada, özellikle bu otelde yıllar boyunca bir sürü şey oldu ve hiçbiri iyi şeyler değildi.
Creo que muchas cosas sucedieron aquí, en este hotel en particular, durante todos estos años, y no todas fueron buenas.
Biliyorsun, Cat ile olanlardan sonra, birini getirmek çok iyi bir fikir değildi. Hayır.
Después de lo ocurrido con Cat, puede que no fuera buena idea traer a alguien.
Buraya çıkmak iyi bir kaçış stratejisi değildi Amy.
Esta no es la mejor estrategia de escape, Amy.
En iyi parçalamam değildi ama özünü anladın sanıyorum.
No es mi mejor trabajo, pero tienes el punto.
Amacın o değildi ama Laura çok iyi bir dinleyiciydi.
No querías hacerlo, pero ella sabía escuchar muy bien. Era anónimo.
Pek iyi bir zaman değildi.
No fue uno de mis mejores momentos.
En iyi esprim değildi.
No fue mi mejor chiste.
Seni bir hafta görmemiştim ve pek te iyi bir başlangıç değildi.
No te he visto en una semana, y no fue una buena manera de empezar.
Psikoloji en iyi olduğum alan değildi.
La psicología no es mi fuerte.
değildi 207
değildir 62
değildim 75
değildin 22
iyi değilim 99
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi düşün 86
değildir 62
değildim 75
değildin 22
iyi değilim 99
iyi de 203
iyi deneme 76
iyi dinle 123
iyi dileklerimle 16
iyi düşün 86
iyi davran 17
iyi dedin 60
iyi de neden 21
iyi değil 246
iyi değil mi 63
iyi dinleyin 52
iyi düşünmüşsün 27
iyi durumda 31
iyi değil misin 27
iyi değilsin 46
iyi dedin 60
iyi de neden 21
iyi değil 246
iyi değil mi 63
iyi dinleyin 52
iyi düşünmüşsün 27
iyi durumda 31
iyi değil misin 27
iyi değilsin 46