English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ K ] / Kurtar onu

Kurtar onu tradutor Espanhol

1,049 parallel translation
Gemine git kurtar onu. git, sevgilim.
Vea a salvar tu barco. Ve, mi amor.
Kurtar onu, kalbinin sana söylediğini dinle, daha önce ölmemiş olan milyonlar ölecek.
Si la salva, si hace lo que su corazón le dicta, perecerán millones de personas que de otro modo no morirían.
Kurtar onu. Eğer ölürse, cellatı da zahmetten kurtarmış olursun.
sólo Ie ahorraría trabajo al verdugo.
Biriktirdiği bütün acılardan, onu bekleyen mutlu bir hayat için kurtar onu.
Salvarla del sufrimiento con el que carga para la maravillosa vida que le aguarda.
Kurtar onu!
¡ Sálvala!
- Kurtar onu...
- Sálvala.
Kurtar onu.
Sálvala.
- Tsitsikore Dayı, kurtar onu.
- Sálvelo, tío Tsitsikore.
Büyük Isis! Kurtar onu!
Sagrada Isis : sálvala.
- Kurtarın onu efendim,!
- Sálvelo, Sire.
Onu o zevksiz hayatından kurtarıyoruz.
Salvándola de su pesado trabajo de por vida.
Sadece kızınla evlenmek onu hapisten kurtarır.
En este casos se salva de la cárcel, sólo si se casa con ella.
İhtiyar, umarım onu önce sen bulursun. Hepimizi bir sürü dertten kurtarırsın.
Viejo, espero que la encuentres primero, nos ahorrarás problemas.
En iyisi durumu kurtarıp, onu kullanmakta harcayacağımız her saniyeyi geri kazanmak.
Es una reparación provisoria que no durará. Necesito tener el máximo de tiempo.
Onu zahmetten kurtarıyorum.
Le voy a devolver su vida.
O yüzden hayatını kurtarıp buraya getirdim onu.
Es por eso que salvé su vida... -... y la traje aquí.
Belki de onu ölümden kurtarır.
O quizá impide que la maten.
Belki de onu ölümden kurtarır.
O quizás impide que la maten.
Şey, onu bilmem ama ben kendimi güverteden kurtarıyorum.
No sé nada acerca de eso, pero estoy muy sorprendido.
- Onu güçlendirir, ölüme boyun eğmekten kurtarırsa, onu kurtarabiliriz.
- Si lo fortaleciese un poco y evitara su muerte, podríamos salvarlo.
Kutsal toprağımız Tibet Buda'nın hayata dönüşünü gözlüyordu, Kurtarıcımızı yıllarca aradıktan sonra, nihayet onu bulduk.
Nuestro bendito señor del Tibet ha estado buscando la reencarnación de Buddha, nuestro salvador. Tras años de búsqueda, lo hemos encontrado al fin.
Onu kurtar!
Vigila a Qing-erh.
Parayı al ve onu kurtar.
Coge el dinero y libérala.
Ben onu kurtarırım.
Yo lo salvaré.
Ama nasıl paçasını kurtarıyor, ben onu merak ediyorum.
Pero, ¿ cómo consigue escaquearse? Ya me gustaría saberlo.
Dediklerine göre birinin hayatını kurtarırsan,... onu hep korursun, kendimi güvende hissediyorum.
Dicen que si uno salva la vida de un hombre, debe hacerse responsable por él... por el resto de sus días. Me hace sentir muy seguro.
Onu biraz endişeden kurtarıyrosun.
Le estás ahorrando angustia.
Onu bize verin, ve canınızı kurtarın! yoksa...
Entregadla y conservareis la vida, si no...
Onu götürürsen, seni vatandaşlık dersinden kurtarırım.
Si lo haces tu, te ahorraré la clase de política.
- Kurtarın onu!
- ¡ Sálvalo!
Onu sırtımızda taşımaktan. Bizi kurtar Tanrım!
De los fardos cargados a nuestras espaldas... sálvanos señor!
Kurtarın onu.
Sáquelos de aquí!
Onu korkularından kurtar... sonsuza dek!
Libérala de su miedo... ¡ Para siempre!
Yapabilsem, onu tüm bunlardan kurtarırdım
Lo salvaría de todo este sufrimiento si pudiera
Yapabilsem, onu tüm bunlardan kurtarırdım
Lo salvaría... si pudiera
Bana verdiğin bu özette, ki onu dokuz ay önce Eddie Kane'in yazdığını iddia ediyorsun, filmin kahramanı adamlarını kurtarır, ve o bir manastırda yaşamağa çekilir.
En la sinopsis que me dio la que dijo que Eddie Kane escribió hace nueve meses el protagonista rescata a sus hombres y luego se va a un monasterio.
Onu öldür ve canını kurtar.
aquí está tu amante.
Onu denize düşür ve dünyayı bu talihsizlikten kurtar.
Después, déjalo caer sobre el mar y libera al mundo de este infortunio "
Andersson onu düzensiz bir yaşam sürme kaygısından kurtarır.
Andersson la libera de la ansiedad de un modo de vida desordenado.
Onu bundan kurtar Paul!
Hay que sacarla de ahí.
İhtiyacım olan kanıt bu işte. Hepiniz onu gördünüz. Kurtarıcımızın adı karşısında ayakta kalamazlar.
Esta es la evidencia que necesito, ya lo vieron, no puede oír el nombre..
Onu kurtarırsan karşılığında... – Ne alırım?
Si la rescatas, la recompensa sería... – ¿ Cuánto?
Bugün onu bir hayat kurtarırken izledim ve bunun için kendi hayatını riske attı.
Hoy la observé salvar una vida, y arriesgó la suya para hacerlo.
Demek onu kurtarıyorsun Donatella? Bu herif ne yapmaya gelmiş ki buraya?
Donatella, lo pones a salvo tu?
Gerçeği söylediniz, bu onu kurtarır.
Tiene que decir la verdad. Lo ayudará.
- Onu kurtar Merlin.
- Sálvale, Merlín.
Tanrı aşkına gelip onu kurtar! Çabuk ol!
¡ Acude en su ayuda, te lo suplico!
Onu kurtar!
¡ Sálvele!
Onu uçurmak bizi bir çok dertten kurtarırdı.
Sálvanos un montón de problemas si lo hiciéramos le golpe de distancia. Sesenta y cinco 00 : 08 : 02,617 - - 00 : 08 : 05,108 Warden lo quiere en una sola pieza... tu sabes.
Lütfen onu kurtarın.
Por favor, sálvela.
Herkes kendisini boğacağından korkuyor bu yüzden onu dışarı atıp hayatını kurtarıyorlar.
Todos piensan que se quiere ahogar. No lo creo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]