English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ K ] / Kurtarın onu

Kurtarın onu tradutor Espanhol

295 parallel translation
Bana yardım edin. Kurtarın onu.
¡ Sálvalo!
Kurtarın onu, kurtarın onu!
¡ Salvenla. Salvenla!
Kurtarın onu.
Sálvela.
Kurtarın onu! - Geri çekilin!
- ¡ Atrás, atrás!
Kızımı kurtarın Peder, kurtarın onu.
Sálveme la niña padrecito, sálvemela.
Kurtarın onu ne olur!
Sálvenlo. - Ay Dios mío.
Lütfen kurtarın onu!
¡ Por favor, sáIvelo!
- Kurtarın onu efendim,!
- Sálvelo, Sire.
- Kurtarın onu!
- ¡ Sálvalo!
Kurtarın onu.
Sáquelos de aquí!
Kurtarın onu!
¡ Sálvenlo!
Kurtarın onu!
¡ Sálvenla!
- Kurtarın onu Mr O'Brien.
- Transpórtelos, Sr. O'Brien.
Kurtarın onu!
, Libérenlo!
Gidip kurtarın onu!
iRescátenIo!
- Kurtarın onu!
- iRescátenIo!
Doktor, onu kurtarın.
Doctor, por favor, sálvelo.
Ama Alison'ı bir kez kurtardığını unutma. Onu kurtarıp durmana gerek yok.
Pero recuerda que tu puede que hayas salvado a Alison una vez... no tienes que mantenerla a salvo.
Onu kurtarın.
¡ Salvarla!
Vakaya siz baksaydınız onu kurtarırdınız diye düşünmüştüm.
Pensé que si cogía el caso podía librarle.
Köleniz olurum. Yeter ki onu kurtarın!
Seré tu esclava, pero sálvalo.
Eğer onu kurtarırsam, yardımınıza ihtiyacım olacak.
Si lo salvo, necesitaré tu ayuda.
Onu kurtarmak zorundasın! Kurtar onu!
Tienes que salvarlo.
Kurtarın onu!
Está enfermo.
Onu kralının hizmetine sunarsan, canını kurtarırsın.
Ponla al servicio de tu rey... y conservarás tu vida.
Hey, Bart, önce Kimbrough'un canını parayla kurtarıp sonra da onu kızıyla evlendirmek isteyen bu naçizane babadan hoşlanıyor musun?
Bart, el padre ofreciendo dinero para salvar el pellejo de Kimbrough, para que su hija pueda casarse con él.
Ama şunu aklından çıkarma ; onu kurtarırsan hayatını bağışlayacağım.
Pero recuerda, el perdón si lo salvas.
Onu kurtarın.
Sálvelo.
İhtiyar, umarım onu önce sen bulursun. Hepimizi bir sürü dertten kurtarırsın.
Viejo, espero que la encuentres primero, nos ahorrarás problemas.
O yüzden hayatını kurtarıp buraya getirdim onu.
Es por eso que salvé su vida... -... y la traje aquí.
Kutsal toprağımız Tibet Buda'nın hayata dönüşünü gözlüyordu, Kurtarıcımızı yıllarca aradıktan sonra, nihayet onu bulduk.
Nuestro bendito señor del Tibet ha estado buscando la reencarnación de Buddha, nuestro salvador. Tras años de búsqueda, lo hemos encontrado al fin.
Ama nasıl paçasını kurtarıyor, ben onu merak ediyorum.
Pero, ¿ cómo consigue escaquearse? Ya me gustaría saberlo.
Dediklerine göre birinin hayatını kurtarırsan,... onu hep korursun, kendimi güvende hissediyorum.
Dicen que si uno salva la vida de un hombre, debe hacerse responsable por él... por el resto de sus días. Me hace sentir muy seguro.
Onu bize verin, ve canınızı kurtarın! yoksa...
Entregadla y conservareis la vida, si no...
Bana verdiğin bu özette, ki onu dokuz ay önce Eddie Kane'in yazdığını iddia ediyorsun, filmin kahramanı adamlarını kurtarır, ve o bir manastırda yaşamağa çekilir.
En la sinopsis que me dio la que dijo que Eddie Kane escribió hace nueve meses el protagonista rescata a sus hombres y luego se va a un monasterio.
Onu öldür ve canını kurtar.
aquí está tu amante.
İhtiyacım olan kanıt bu işte. Hepiniz onu gördünüz. Kurtarıcımızın adı karşısında ayakta kalamazlar.
Esta es la evidencia que necesito, ya lo vieron, no puede oír el nombre..
Bugün onu bir hayat kurtarırken izledim ve bunun için kendi hayatını riske attı.
Hoy la observé salvar una vida, y arriesgó la suya para hacerlo.
Lütfen onu kurtarın.
Por favor, sálvela.
Herkes kendisini boğacağından korkuyor bu yüzden onu dışarı atıp hayatını kurtarıyorlar.
Todos piensan que se quiere ahogar. No lo creo.
Adını bilmiyorum ama Koç onu dışarı çıkartırsa, kadın onu yakanızdan kurtarır.
No sé su nombre, pero ella podría llevarlo fuera de sus manos.
Yeter ki onu kurtarın.
Sólo encuéntrenla.
Çok ciddi hırpalanmış, önce onu tedaviye götürelim. Zaman kalmadı, gidin ve usta Wong'u kurtarın.
En el cine, los heridos siempre mueren después de haber revelado su secreto.
Farz edin ki ihtiyar adamı kaçırıyorlar ve siz ikiniz hayatınız pahasına onu kurtarıyorsunuz!
Solo supongan que el es secuestrado.. .. y que uds. dos arriesgan sus vidas para salvarlo!
Onu kurtarırsan, ikiniz de özgür kalırsınız.
Si lo libera, ambos se van.
Bunun onu mahvedeceğini düşünmüyor musun, seni kurtarıp kurtaramayacağını merak etmiyor musun?
Siempre se preguntará si pudo haberte salvado.
Yapa yalnız, o kuyunun içinde... onu kurtarıp kurtaramayacaklarını bilmeden.
Solo en el pozo, sin saber si lograrían rescatarlo.
Bu babamın bir resmi. Eğer ayrılırsak, onu bul ve kurtar.
Si nos separamos, encuéntrelo y sálvelo.
Sinema öğrencileri olarak İspanyol sinemasının geleceğisiniz. Onu kurtarın! Amerikan endüstrisi bizi ezmek için pusuda bekliyor.
Vosotros sois alumnos de Imagen, sois el futuro del cine español, salvadlo, la industria norteamericana está ahí, dispuesta a pisotearos, y sólo hay un modo de competir con ellos, dar al público lo que quiere ver.
Onun parasını ödeyip onu buradan kurtarın.
Tú deberás comprarla.
Onu kurtarırsak nasıl bir hayatı olacak? Bu yaratıkların köleliğini yapacak.
Si lo salvamos, ¿ qué tipo de vida tendrá, sirviendo a estas criaturas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]