O da değil tradutor Espanhol
13,098 parallel translation
Sadece o da değil. Yumurtalarını sulara bırakıyorlar. Su kaynaklarına da yayacaklardır.
No sólo eso, sino que poner sus huevos en el agua, por lo que va a extenderse a todos tipo de fuentes de agua.
Sadece o da değil.
No es solo él.
Sadece o da değil, gerçek adını kullanıyor.
Y no solo eso, usando su nombre real.
Sorun değil ya da şimdi olmaz şeklinde cevaplayın.
Sí, puedo o ahora mismo no.
O da o şeylerden biri, değil mi?
¡ Es una de esas cosas, ¿ verdad? ! ¡ Es una de esas cosas!
Ama o kadar da kötü değil.
Pero oye, esto no es tan malo.
- O kadar da hafiften değil.
Pero no tan sutil.
Ya da biseksüel olmanla ilgili değil.
O que eres bisexual.
Beni bir katil ya da yoktan var edilen bir hayal ürünü olarak değil de olduğum gibi gören insanlar.
Gente que me voy por lo que soy, y no una asesina, o una invención que se ha creado de la nada.
Parrish'in ohm bilekliğinden ya da Wyatt'ın uçak parçasından farklı değil.
No es diferente de pulsera ohmios de Parrish o un pedazo plano de Wyatt.
Adil olduğu için değil ya da bana bir şey borçlu olduğun için değil ya da yarına kadar hayatımın geri kalanında hapiste olabileceğim için değil hayatları kurtarabileceğimiz için.
No porque sea justo o debido a que me debes nada o porque para mañana, Yo podría estar en la cárcel por el resto de mi vida, pero salvamos vidas.
Sadece o değil, sınıfımız da var.
No es solo él.
Bu özürler ya da bahanelerle ilgili değil. Yapmadığımız bir şey için suçlandığımızda başkalarına söylediklerimiz gibi değil.
Esto no se trata de disculpas o excusas o, como. las cosas que decimos a otros cuando pensamos que estamos siendo botadas por algo que no hicimos.
Buradaki kod o kadar da karışık değil.
El código que usan no es tan complicado.
Kime rastladığın ya da ne dediği umrumda değil.
No me importa a quién viste o lo que dijo.
Ne de olsa biz ölmedik. O yüzden bu da önceliğimiz değil.
Pero como no morimos, entonces creo que tampoco es una prioridad.
Bu o kadar da zor değil, biliyorsun.
No es tan difícil.
Asi tehlikesinin derebeylik kanunlarına uygun ya da değil her türlü yöntemle bastırılması gerekiyor.
La amenaza rebelde debe ser aplastada empleando cualquier método, amparado o no por la ley feudal.
Belki de yavrunun geni düşündüğümüz gibi mutasyona uğramadı. Ama Reiden'a kadar ulaşmış olmasına imkan yok. O yüzden bu da kesinlikle değil.
Tal vez el gen de cachorro no mutó de forma natural como pensamos que lo había hecho, pero no hay manera de que viajara lo suficientemente lejos como para exponerse a Reiden, así que es un gran no.
Monica, o kadar da değil.
Monica, no tan alto.
Bazı uygunsuz davranışlar sadece, yasadışı ya da korkutucu şeyler değil ama bir daha oraya gideceğimi sanmıyorum.
Algo de conducta inapropiada, nada ilegal o que diera miedo, pero no creo que debería ir de nuevo.
Ama kendine yüklenebileceğini biliyoruz değil mi? - Dürüst olduğumu biliyorum ve dürüstçe söylemek gerekirse kilo vermek o kadar da umurumda değilmiş ayrıca karım da bunu çok umursamıyor o yüzden muhtemelen... Bunun anlamı dürüst davranmaktır.
Mira, sabemos que puedes ser duro contigo mismo, está bien, pero eso solo significa que estás siendo honesto.
Çok da büyük bir mesela değil, fıstıkların olduğu o barlara gideceksin ve...
Pero eso ni importa, Danny. Solo ve a esos bares donde están las chicas y diles...
Yani artık o ölü bağlılıklarını ödemek için kasabanın etrafında koşturup duran bütün o kızıl saçlı kızlar gibi, olduğunu hissedebiliyorum fakat bence bu bağlılık değil, bu üçkağıtçılıktır.
Ahora que ha muerto, me da la sensación de que tienes a todas estas pelirrojas yendo de un lado para otro por la ciudad intentando hacerle un homenaje, pero para mí no es un homenaje, es un robo.
Anlamak o kadar da zor değil.
Eso no es difícil de entender.
Buz oklarım iyidir fakat o kadar da değil.
Mis flechas de hielo son buenas, pero no tanto.
O kadar da basit değil Freddie.
No tan simple, Freddie.
Yoksa bu o kadar da eğlenceli değil mi, Danny?
¿ O ya no es divertido, Danny?
Ben burada oturmuş ve aptal gibi duvara bakarken arkadaşlarına mesaj atmaya devam etmek istiyorsan o da sorun değil.
Si quieres seguir mandando mensajes a tus amigos mientras me siento aquí, mirando a la pared como un idiota... también está bien.
O da randevulaşmaya başlamadı değil mi?
No habrá empezado también a tener citas, ¿ verdad?
Bu da demek oluyor ki karısının ve kızının ihtiyaçlarını karşılayamamasına ilaveten, kendisi ne fizik kurallarını değiştirebilir ne de moleküler yapısının sınırlarını aşabilirdi. Çünkü o bir süper kahraman değil.
Lo que significa que, además de quedarse corto a las necesidades de su esposa e hija, tampoco podía alterar las leyes de la física, ni podía superar los límites de su estructura molecular, porque él no es un superhéroe.
Paulo'yu almayacaksın,'Çünkü o şuan da Jakes'e ait, Germaine'e değil.
No vas a tener a Paulo porque ahora pertence a Jakes, no a Germaine.
L.A. o kadar da uzak değil değil mi?
Los Angeles no es tan lejos, ¿ verdad?
Söylenen doğru ya da değil Sleepy Hollow'da bu kadar kötülüğü yaymasının amacı ne olabilir?
Mensaje erróneo o no... ¿ qué intención hay en esto para liberar el mal sobre Sleepy Hollow?
Kim ya da ne olduğu umurumda değil, inine gidip onu yok etmeliyiz.
Vale, no me importa quién es o qué es, tenemos que sacarlo de esa guarida y derribarlo.
Snotlout, o kadar da kötü değil.
No es tan malo, Patán.
Yardımcı şeflik o kadar da abartılacak bir şey değil.
Ser Sous Chef no es la gran cosa.
O kadar da kötü biri değil herhalde.
Supongo que no es tan malo.
O blog yazarı epey güçlü, sıradan bir kadın da değil.
Esa poderosa bloguera no es una mujer común.
Haklılar da. - O cadı değil.
- ¡ Y están en lo cierto!
Bu istediğin her şeyi almak ya da "olmuş" bir adam olmaya başlamak falan meselesi değil.
No se trata de tener todo lo que deseas o de ser rico, o lo que sea.
Onları korkutmak ya da kabuslar görmesini istemezsin, değil mi?
No quieres asustarme o pesadillas, ¿ verdad?
Benim işim insanları okumak ve seni okumak o kadar da zor değil.
Es mi trabajo leer a la gente, y tú no eres muy difícil.
O oda kötü şeyleri dışarıda tutmak için yapıldı, saklamak için değil.
Esa habitación se construyó para alejar las cosas malas no para encerrarlas en ella.
Onun da değil, çünkü o öldü.
Ya no le importa, porque está muerto.
Mesele harika ya da eğlenceli olması değil.
No se trata Ser grande o gracioso. Es...
Sayın Yargıç, görünüşe göre bir şeyler ya pronografik ya da değil.
Su Señoría, algo es o no es pornográfico en su cara.
Bir saat geç ya da erken olması önemli değil.
Una hora aquí o allí no tiene la menor importancia.
Önümüzdeki birkaç saat içinde değil... ki o zamana dek mine çiçeğinin etkisi geçecek ve saygısızca davranmaya devam edersen... üzerinde uygulayabileceğim çok çeşitli işkence ve cezalar da dahil... her şeyi unutman için etki altına alabileceğim.
Bien, no en las próximas horas, en un tiempo, estarás libre de verbena, y podré obligarte a olvidar todo, incluido todo tipo de torturas y castigos que pueden, sin embargo, emplearse si continúas demostrando falta de respeto.
Eğer o bir düzinenin yarısıysa, altı da diğer yarısıdır, değil mi?
Bueno, hay media docena de uno y seis del otro, ¿ no?
Belki yarın ya da sonraki gün değil ama 6 ay sonra veya 1 yıl sonra.
Puede que mañana no, ni pasado mañana, pero sí dentro de seis meses, o de un año.
o da ne 669
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da var 56
o da yok 16
o da ne demek 78
o da nedir 79
o da burada 16
o da beni seviyor 25
o da benim 38
o da olur 28
o da sensin 43
o da var 56
o da yok 16
o da ne demek 78
o da nedir 79
o da burada 16
o da beni seviyor 25
o da iyi 30
o da dedi ki 42
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o da doğru 23
o da dedi ki 42
o da 410
o da nesi 25
o da bana 49
o da kim 286
o da gitti 18
o da mı 21
o da kimdi 18
o da doğru 23