Peki ya bu tradutor Espanhol
2,138 parallel translation
Peki ya bu?
Que tal esta, Stacy?
Peki ya bu?
¿ Y éste?
Peki ya bu benim suçum değilse?
¿ Qué pasa si no es mi culpa?
- Peki ya bu?
- Sangre de perro.
Peki ya bu, güneş ışıklarıyla çilleri görünürken?
Ohh, y esta con la luz del sol en tu rostro.
Peki ya bu Görüntü. Bir ucube. Dışlanmış olduğu o kadar belli ki yüzünü göstermeye bile çekiniyor.
Y qué pasa con esta Estela, un fenómeno un paria tan desfigurado que no se atreve a mostrar el rostro.
Peki ya bu?
Bueno, ¿ qué tal esto?
Peki ya bu iğrenç, çirkin, kokan herif? Fry!
¿ Y que tal este bruto, feo y apestoso perdedor?
Peki ya bu eksantrik masa bacaklarına ne demeli?
¿ Y estas patas raras de la mesa?
Peki ya bu harabeyi çoktan aldıysam?
¿ Qué pasa si ya la compré?
- Peki ya bu? İşe yarar mı?
¿ Funcionaría?
Peki ya bu?
- ¿ Y qué tal éste?
Peki ya bu çocuk?
¿ Qué pasa con este tío?
Peki ya bu korkunç yüz? !
¡ ¿ Y esta cara asustadiza?
Peki ya bu tavşanlı iç çamaşırları?
¿ Y estas braguitas de conejitos?
Peki ya bu?
¿ Y que hay de ésta?
Peki ya bu adam?
De acuerdo. ¿ Qué hay sobre ese tío?
Peki ya bu başkası yakalanmak istemiyorsa eğer...
Y si alguien no quiere ser atrapado...
- Peki ya bu konuda...
- Y tiene una idea...
Peki ya bu olanların Cahill ve kariyeriyle alakası yoksa?
¿ Y si esto no se acaba con Cahill y el mensajero?
Peki ya bu?
¿ Y esto?
- Peki ya bu okullu çocuklar ne yapabilir?
- ¿ Y que pueden hacer dos estudiantes?
Peki ya bu nasıl?
¿ Cómo es esto?
Peki ya bu?
¿ Y eso?
Peki ya bu?
¿ Qué hay de esto?
Işıl ışıl kahverengi gözleri ve insanın içini kıpır kıpır yapan bir gülümsemesi vardı. Peki ya bu gece gördüğün kız nasıldı?
Pelo negro, largo... ojos marrones brillantes.
Peki ya bu bir oyunsa
# Qué sucede después, bueno, esa es la obra #
Peki ya bu çocuklar?
¿ Qué hay de estos tipos?
Ve peki ya bu?
- Y... ¿ qué me dices de este?
- Peki ya bu elimdeki ne?
- ¿ Y esta que tengo en mi mano?
Peki ya bu?
¿ Qué te parece éste?
Peki ya bu dava?
¿ Qué pasa con el caso?
Peki bu konuda Skills'le konuştun mu?
Bueno, ¿ ya lo hablaron?
Peki, ya bu yapılamaz ise?
Pero ¿ y si esto no se podía hacer?
Peki o zaman, Jeffersonian'dan Dr. Temperance Brennan, bu akşam neden sen ve öğretmen delisi arkadaşınla polisçilik ya da her neyse işte, bittikten sonra benimle hemen aşağıda ki Club Elegante'de buluşmuyorsunuz?
Bueno, Dra. Temperance Brennan del Jeffersonian, ¿ qué te parece si cuando termines con tu trabajo tú y tus amigos muy-lindos-para-ser-profesores vienen y se reúnen conmigo en el club Elegante esta noche?
Peki ya sen ve bu adam?
¿ Qué hay acerca de ti y este tipo?
- Peki ya babam bu işe nasıl karıştı?
¿ De qué manera está mi papá involucrado en esto?
Peki ya sen, bu tanıdık geldi mi?
Y tú, ¿ esto le dice algo?
Peki, ya bu hayallerimin erkeği ise, - ve bu şansı kaçırırsam?
¿ Y si él es el hombre de mis sueños, y... y pierdo mi oportunidad?
Bu harika. - Ne yapıyormuş peki? - Bilemiyorum.
Eso es... es... ya sabes, es... es genial. - ¿ Qué está haciendo?
Ayrıca bu Glock'u buldum, Öğütücüdeki Adam'ımızı vuran silahla aynı. Peki ya Julius?
También encontré ésta Glock, y concuerda con el arma que asesinó al al tipo de la desfibradora.
Peki ya ben? Ben, farklıydım. Bu yüzden ondan nefret ederdim.
Pero, yo... bueno yo era diferente.
Peki ya asla arkadaş olmadığımıza dikkat çeksem, sonra da gerçekten hak ettiğin bu felakete gülsek?
¿ Qué tal si... señalo que en realidad nunca hemos sido amigos, y luego me río de tu muy bien merecida desgracia?
Peki ya bu Sim ile ne kadar hissedebilirsiniz?
¿ Y cuánta con éste?
Peki ya bütün bunları babam öldükten sonra yapsaydın ve tüm bu pisliğe katlanmak zorunda kalmasaydık?
¿ Y si hubieras conseguido un verdadero trabajo después de que papá muriera y hubiésemos esquivado todo esto?
Peki ya sana, bu sabah birisinin Robert Westhouse'a suikast düzenleyeceğine dair bir istihbarat aldığımızı ve silahlı adamların da suikastçıyı öldürmek için orada olduklarını söyleseydim.
¿ Qué pasaría si te dijera que teníamos la inteligencia Que alguien estaba tratando de asesinar a Robert Westhouse esta mañana Y que los hombres armados eran casi ciertamente allí para llevar a cabo el asesino.
Peki, bu benim düşüncem olmasıydı kimse yoktu nitelikli ya da yeterince adanmış Eğer denetlemek...
Bien, mi opinion era que nno había nadie cualificado o suficientemente dedicado para supervisarte...
Kesinlikle, onlar için adil değil bu. Peki ya Rita için?
Y definitiva y especialmente, no es justo para ellos. ¿ Y qué pasa con Rita?
Peki, yani bu son büyük işten sonra Büyük Jimmy Ford, emekli olmaya İrlanda'ya mı gidecek?
Entonces.. Bien, entonces... Este... este último trabajo...
Bu ilaçlar sizi dengede tutacaktır. - Peki ya böbreklerim?
Estas medicinas deberán estabilizarte.
Peki ya bu?
¿ Y qué hay de él?
peki ya sen 588
peki ya sonra 72
peki ya ben 207
peki ya siz 111
peki ya ailen 19
peki ya biz 45
peki ya 233
peki ya baban 19
peki ya onlar 26
peki ya o 66
peki ya sonra 72
peki ya ben 207
peki ya siz 111
peki ya ailen 19
peki ya biz 45
peki ya 233
peki ya baban 19
peki ya onlar 26
peki ya o 66
peki ya çocuk 17
peki ya çocuklar 16
peki ya para 29
peki ya şimdi 60
peki ya kız 23
peki ya annen 23
peki ya diğerleri 35
ya burada 16
ya bu 167
ya bunu 19
peki ya çocuklar 16
peki ya para 29
peki ya şimdi 60
peki ya kız 23
peki ya annen 23
peki ya diğerleri 35
ya burada 16
ya bu 167
ya bunu 19