Yapmalısın tradutor Espanhol
7,048 parallel translation
Ama onu bulmak istiyorsan benim için bir şey yapmalısın.
Pero si quieres encontrarla, vas a tener que hacer algo por mí.
Sorun değil ama benim için bir şey yapmalısın.
Está bueno, pero debes hacer algo por mí.
Daha iyisini yapmalısın.
Debes hacerlo mejor que eso.
Ne yapmalısın biliyor musun?
¿ Sabes lo que puedes hacer?
Fareyi yeni doğmuş gibi, yavru fareymiş gibi yapmalısın.
Tienes que sostener un pequeño ratón que acaba de nacer... un diminuto, ratoncillo bebé.
Lütfen. O görüyü tekrar görmeye çalışıp resmini yapmalısın.
Debes intentar visualizar eso y pintarlo.
Tommy, bu işin içinden çıkabilmek için elinden gelen herşeyi yapmalısın, dostum.
Tommy, tienes que hacer lo que sea, para terminar un trabajo, compañero.
Sam'in gitmesi için onu çekiçle öldürmekten çok daha fazlasını yapmalısın.
Haría falta mucho más que tratar de matar a Sam con un martillo para hacer que él se aleje.
Hiç yapılmamış bir film yapmalısın.
Debes tener casi todas las películas que se han hecho.
Ne yapmalısın biliyor musun?
¿ Sabes qué deberías hacer?
- Bence kendi düşündüğünü yapmalısın, Gab.
Creo que deberías hacer lo que tú creas, Gab.
Belki de bunu benimle değil de Gabby ile yapmalısın.
Quizás deberías estar haciendo esto con Gabby en vez de conmigo.
- Doktor, hemen yapmalısın!
Doctor, ahora. ¡ Tiene que ser ahora!
- Bence ne yapmalısın biliyor musun? - Ne? - Bir süreliğine kitabı unut.
- Olvídate del libro un tiempo.
Hayatta kalmak için, ne yapman gerekiyorsa onu yapmalısın.
Para sobrevivir, haces lo que tengas que hacer.
- İşte bu yüzden bunu yapmalısınız.
Exactamente por eso debe hacerse.
Yapmalısın. Bunu yayınlayacak bir yer lazım.
Deberías ; necesitamos un lugar para publicar esto.
Belki sen de aynısını yapmalısın.
Tal vez tú también deberías.
- Kendi koşullarında yapmalısın.
Sólo que debes hacerlo en tus propios términos.
Benim için danışmalık yapmalısın.
Deberías venir a pedirme opinión.
Sana bir kadının sevgisini nasıl kazanacağını öğretmek için buradayım. Onları kandırmak için değil. Ve sen dostum, daha iyisini yapmalısın.
Estoy para enseñarte a ganar los afectos de una mujer, no para que la engañes, y tú, amigo, tienes que hacerlo mejor.
Sen de aynısını yapmalısın.
Deberías hacer lo mismo.
Majesteleri... Ne diliyorsanız onu yapmalısınız.
Majestad... debería hacer lo que le plazca.
Kendine bir kupa yapmalısın.
Deberíais haceros un trofeo a vosotros mismos.
- Belki bu görevi siz yapmalısınız Profesör.
Tal vez debería hacer esta tarea, profesor.
sen tam bir idol polissin bir gün zorda kalırsam doğru olanı yapmalısın evet yaparım.
Sabes, pretendes ser un Boy Scout. A la hora de la verdad, harías lo correcto. Sí, lo haría.
Bunu yapmalısın.
Deberías hacerlo.
Neye ihtiyacın varsa onu yapmalısın.
Deberías hacer lo que necesites hacer.
Artık kendiniz yapmalısınız Bayan Denker.
Ahora tendrá que hacerla usted Srta. Denker.
Bundan daha iyisini yapmalısın Simon.
Tienes que hacerlo mejor, Simon.
Daha iyisini yapmalısın Simon.
Tienes que hacerlo mejor, Simon.
Yapmalısın.
Tienes que hacerlo.
Eğer birine söylemen gereken bir şey varsa, şansın varken yapmalısın çünkü biliyorsun, çok geç olabilir.
Si tienes algo que decirle a alguien, deberías hacerlo mientras tengas la opción, porque antes de que te des cuenta, será demasiado tarde.
Önce hak edecek bir şey yapmalısınız.
Deben pagar un tributo.
Kayıt üstüne kayıt üstüne kayıt yapmalısın.
Tienes que hacer programa, tras programa, tras programa.
Bunu yapmıyorsan bile yapmalısın.
Si no lo haces, deberías.
Daha sert yapmalısın Pierce.
Tienes que hacerlo más fuerte, Pierce.
- Hayır, yapmalısın.
- No vas a hacerlo.
Bizim bir yere gittiğimiz yok. Ne yapmak istiyorsan onu yapmalısın bence.
No vamos a ir a ninguna parte, y creo que deberías hacer lo que quieras.
Bunun için bir şeyler yapmalısın.
Tienes que hacer algo con esto.
Ne yapmalısın biliyor musun?
¿ Sabes qué tienes que hacer?
Baba, "Rock'n Run" sen de yapmalısın.
Papá, que debe hacer la carrera rock'n
- Yapmalısın.
- Deberías hacerlo.
- hayır bir basın toplantısı yapmalısın.
- ¡ No! Tenemos que organizar una rueda de prensa.
Yani, bunu istiyorsanız bir ödeme yapmalısınız.
Quiero decir, tú lo quieres, vas a tener que pagar por él.
Yaşamını sürdürmen için ne yapman gerekiyorsa yapmalısın.
Haces lo que hay que hacer para sobrevivir.
- Bir şeyler yapmalısınız.
- Tienes que hacer algo.
Hayır, bence ne istersen onu yapmalısın.
No, creo que debes hacer lo que tú quieras.
Deponun içindekilere de aynısını yapmalıyız.
Deberíamos hacer lo mismo con las cosas en la basura.
- Bence kesinlikle yapmalısın.
Creo que tienes que hacerlo.
İki kişilik iş yapmalı ve bir kişi ücreti almalısın.
Tienes que hacer el trabajo de dos personas y pagarte por uno.
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmadın 55
yapmak istiyorum 29
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmadın 55
yapmak istiyorum 29
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmaz 37
yapmamalısın 52
yapmazsan 25
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapmam 83
yapmamalıydın 32
yapmaz 37
yapmamalısın 52
yapmazsan 25
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapmam 83
yapmamalıydın 32
yapma bunu 151
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmayın çocuklar 34
yapmak zorundasın 42
yapmak mı 28
yapmadım mı 16
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmayın çocuklar 34
yapmak zorundasın 42
yapmak mı 28
yapmadım mı 16