Yapmaz tradutor Espanhol
7,507 parallel translation
O gün ne olduğunu gördüğün hakkında yalan söyledin, bu bizi katil yapmaz.
Tú mentiste cuando dijiste que viste lo que pasó ese día, eso no nos convierte en asesinos.
Tanrı her şeyi Kendisi yapmaz.
El Señor no lo hace lo hace uno mismo.
Bilmiyorum. Leila böyle bir şey yapmaz.
No se, ella nunca se porta asi.
Özür dilerim, Leila böyle bir şey yapmaz.
Perdon. Nunca se porta asi.
... Cimri hayaletlerle anlaşma yapmaz ama Noel'i nasıl iyi geçireceğini bildiği söyleniyordu Yaşayan herhangi biri bilgiye sahipse...
Scrooge ya no volvió a tratar con fantasmas pero siempre se dijo que él sabía festejar la Navidad si es que algún hombre sabía cómo hacerlo.
Hayır, o öyle yapmaz. Hayır.
No, no es típico de ella.
Sizi süper insan yapmaz.
"No los hace súper hombres"
Telefonlar çekmemezlik yapmaz, öyle şeyler olmaz.
Los teléfonos no mueren. Eso no sucede.
Sadece kelim ve boyun kasım kalın damarlı diye, sik kafalı... değilim, bu sik kafalı da yapmaz beni...
Simplemente por estar pelado. y tener músculos gruesos y venosos en el cuello. ¡ No me.. convierte en.. Un cabeza de pene!
- Kural gereği bir çoban bile bunu yapmaz.
Ni siquiera un pastor podría hacerlo. No cualquiera.
Amy asla böyle birşey yapmaz.
Amy no haría eso.
- Ama... Dave bize bunu yapmaz.
- Pero Dave no nos haría eso.
Kim hata yapmaz ki, değil mi?
¿ Quién no se ha equivocado?
Sarah bir şey yapmaz. - Senin kız arkadaşın yok ki.
Sarah no va a hacer nada, y tú ni siquiera tienes novia.
Rock yıldızları ödev yapmaz.
Las estrellas de rock no tienen deberes.
Ama babam asla böyle yapmaz.
Pero mi padre no hace eso.
O anahtar seni bir kral yapmaz, Drazen.
Esa llave no te convertirá en rey, Drazen.
Sen yapmaz mıydın? Ne yapardım gerçekten bilmiyorum.
Yo no sé realmente qué haría.
"Bu bir zamanda yolculuk filmi ve zamanda yolculuk filmleri gişe yapmaz".
También dijeron : "Es una película sobre viajes en el tiempo y estas películas no generan dinero".
Ben nereye Belki de benimle dalga yapmaz.
Tal vez, donde vaya... la gente no se burle de mi discapacidad.
- O sözünle seninle birlikte olmam beni ciğersiz pezevenk yapmaz, ama seni yalancı konumuna sokar.
Bueno... Tomarte la palabra no me hace un desgraciado. Sin embargo, a ti te hace una mentirosa.
Sırf verip durman seni bir şeylerin parçası yapmaz.
Sólo porque das, das y das, no te convierte en parte de nada.
Bu Boomer, bir şey yapmaz.
Este es Boumer, el no te hará daño.
İnsanlar da böyle yapmaz mı zaten?
¿ No es eso lo que hace la gente?
Yani bu seni şey yapmaz seni yapacağı şeyi yapmaz, yani heteroseksüel.
Así, entonces eso no te hace, uh, Cualquier cosa que te haga... Hetero.
Saatçi, Bill gibi alt tabakadan kişilerle asla anlaşma yapmaz.
El Relojero nunca negociaría con tipos de baja monta como Bill.
Bunu yapmaz.
Él no haría eso.
Bunu yapmaz.
No hagas eso.
Böyle bir şey yapmaz.
No haría eso.
Asla böyle bir şey yapmaz.
Ella nunca haría eso.
Onu suçlu yapmaz ama.
No hace culpable, sin embargo.
Aman ya! Umarım düşündüğüm şeyi yapmaz.
Vaya, no va a hacer lo que pienso que va a hacer.
Les bunu asla yapmaz.
Les nunca haría algo así.
Taç insanı kral yapmaz.
La corona no te hace rey.
Ama bu bizi onlar gibi yapmaz.
Pero no es suficiente para ser como ellos.
Düşmanımızın kızını asla kraliçe yapmaz.
Él nunca hará reina a una villana.
Yapardım tabii, kim yapmaz?
Claro que si. ¿ Quién no?
Olabilir ama kapanışı vuruşla yapmaz istemiyor musun?
podríamos, pero ¿ no quieres acabar a lo grande?
- Doktor asla öyle şey yapmaz.
Sí. Pero nunca lo hace.
Size söyledim, bina zamanda yolculuk yapmaz.
Les dije que el edificio no viaja en el tiempo.
Sen yapmaz mıydın?
¿ Tú no lo harías?
- Emin olmak seni galip yapmaz!
Asegurate de ganar.
Çıkış rotası sen çağrıyı yapar yapmaz açılacak.
La vía de escape estará lista apenas des la señal.
Karteller böyle bir şey yapmaz.
Sé que que no era otro Cartel.
Yapmaz. Angela, Colt'un tutuklama emri çıktı. Vardı zaten.
Colton es un fugitivo y tú lo sabes.
Öyle hatalar yapmaz.
Él no hace errores como ese.
Kim olduğunu anlamadığı kimseye bunu yapmaz.
No tiene que ser más que él mismo.
Sana zarar verecek güç her daim o'nda ama asla yapmaz.
Siempre tiene el poder de hacerte daño, pero nunca lo haría.
Bir şey yapmaz. Hiçbir zaman yapamadı.
Él no va a hacer nada.
Böyle yapmaz... 24 saat mi? Şerif lütfen. Bir şeyler cidden ters gidiyor.
Sheriff, por favor.
Günümü daha eğlenceli yapmaz.
El mío no.
yapmazsan 25
yapmazsın 20
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmazsın 20
yapmayacağım 170
yapmalıyım 51
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmak istiyorum 29
yapmadın 55
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmayacaksın 53
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmam 83
yapma be 35
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmayacaksın 53
yapmamalısın 52
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapmam 83
yapma be 35
yapma bunu 151
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmak zorundasın 42
yapmayın çocuklar 34
yapmak mı 28
yapmamalıydın 32
yapma lütfen 102
yapman gereken 22
yapma yahu 40
yapma baba 50
yapma dostum 69
yapmak zorundasın 42
yapmayın çocuklar 34
yapmak mı 28