Yapmalıyım tradutor Espanhol
7,534 parallel translation
Gloria'nın karaciğerine biyopsi yapmalıyım.
Necesito una biopsia del hígado de Gloria.
Olmaz, bunu tek başıma yapmalıyım.
- Quiero ver a Junior. - No. Tengo que hacer esto sola.
Düşüncemde yenileme Seninle ne yapmalıyım Mr. Latardo.
El recreo mientras que descubra lo que debería hacer usted con usted, señor Latardo
Baş Vekil'e meydan okuduğun için aslında bunları sana yapmalıyım.
Podría hacerles estas cosas a ustedes por desafiar los preceptos del Vicerregente.
Özel defteri bulma ihtimallerine karşılık plan yapmalıyım.
Debo tomar medidas, en caso de que encuentren la libreta.
- Ne yapmalıyım?
Entonces, ¿ qué crees que haría?
Bir şeyler yapmalıyım.
Tengo que hacer algo.
Bu işi yalnız başıma yapmalıyım.
Es algo que tengo que hacer por mi cuenta.
Babamın dediği gibi onu korumak için her şeyi yapmalıyım.
Y como dijo mi padre, tengo que hacer todo lo que pueda para protegerle.
Müsaadenizle, çişimi yapmalıyım.
Discúlpenme, debo ir al baño.
Beni affetmeni beklemiyorum, ama... doğru olanı yapmalıyım, tamam mı?
No espero que me perdones, pero... Voy a hacer lo correcto, ¿ de acuerdo?
Neden bunları kendi başıma yapmalıyım, söyler misin?
¿ Por qué tengo estas cosas? ¿ puedes decirme?
İşime geri dönmek için ne yapmalıyım?
¿ Qué es lo que tengo que retroceder para ganarme el camino de vuelta en?
Sadece biraz daha araştırma yapmalıyım.
Solo necesito hacer un poco más de búsqueda.
İçimin rahat olması için bunu yapmalıyım.
Tengo que hacer esto solo para tranquilizar mi mente.
Bu... bu çok zor çünkü çünkü herkes beni izlerken yapmalıyım bunu.
Bueno, es... es difícil porque... porque tengo que hacerlo con todos mirándome.
Senin için yalnızca bir şey yapmalıyım.
Sólo necesito hacer exactamente una cosa para ti.
Ne yapmalıyım?
- ¿ Qué debería hacer?
Luna, ne yapmalıyım?
Luna, ¿ qué hago?
Gerektiğinde katı ve açık sözlü oldun. Bence ben de şimdi senin için aynı şeyi yapmalıyım.
Fuiste dura y sincera cuando me hizo falta, y ahora creo que necesito hacer lo mismo por ti.
Annemler dekorasyonlar için bana para vermiyor o yüzden biraz daha dekorasyon yapmalıyım.
Mamas no me quieren dar nada de dinero para más decoraciones. Así que necesito, como, hacer un poco o algo así.
Bunu ben yapmalıyım.
Voy a hacer esto.
Bunu yalnız yapmalıyım.
necesito que hacer esto solo.
Onları korumak için ne gerekliyse yapmalıyım.
I got to protect them by whatever means necessary.
Üzgünüm ama bunu yapmalıyım.
Siento tener que hacer esto.
- Aslında bunu günde bir kere yapmalıyım.
En realidad, sabes, debería estar haciendo esto una vez al día...
Ne yapmalıyım?
¿ Qué debo hacer?
Belki de bir sonraki hamlemi yapmalıyım...
¿ Tengo que hacer el siguiente movimiento...?
Bu dosya yeniden açılacaksa, bunu doğru düzgün yapmalıyım.
Si el caso se ha reabierto, debo hacerlo bien.
Eğer o şeyi öldüremiyorsam, ne yapmalıyım?
Si no puedo matar a esta cosa, ¿ qué se supone que haré?
Tanrı ile yeryüzünde ne yapmalıyım?
¿ Qué haría yo con Dios?
Sağlıklı olabilmek için elimden gelen her şeyi yapmalıyım.
Yo, Yo necesito hacer todo lo que pueda para estar saludable.
Bunu kendim yapmalıyım.
Debí hacer esto yo solo.
Slayt altında bakıp testler yapmalıyım...
Necesito verla en bajo un microscopio, hacer pruebas...
Ne yapmalıyım, majesteleri?
Majestad, ¿ qué debería hacer?
- Bir anlaşma mı yapmalıyım diyorsun?
¿ Dices que debería hacer un trato?
Ama yardımcı olmam için bir şey yapmalıyım.
Pero tengo que hacer algo para ayudar.
- Ne yapmalıyım?
- ¿ Qué debería hacer?
Peki ne yapmalıyım, anne?
¿ Entonces qué hago, mamá?
Ne yapmalıyım.
¿ Qué hago?
- Bence yapmalıyım.
- Yo creo que sí.
Demek istediğim, polislere o iki meksikalı'yı araştırmaları için, baskı yapmalıydım ama yapmadım.
El tema es que debería haber presionado más a la policía para investigar a estos dos mejicanos y no lo hice.
Malaki ve Nighthorse'yi yakalamak için onlar planımızı anlamadan, bir şeyler yapmalıyız.
Sólo tengo que encontrar una manera para llegar a Malaquías y Nighthorse. Averiguar lo que han planeado.
Yapmalı mıyız emin değilim...
No creo que debamos...
Başka bir şey de yapmalı mıyız?
¿ Deberíamos hacer algo más?
Yollara geri dönmeliyiz Dean. En iyi yaptığımız şeyi yapmalıyız.
- Tenemos que volver a la carretera, Dean, haciendo lo que mejor hacemos.
Bir şey yapmalı mıyım?
¿ Debo hacer algo?
Sana dikkat etmemi söylemiştin ve tuhaf bir şey yaparsan insanları tehlikeye sokacak herhangi bir şeyi seni durdurmam için gerekli olan şeyi yapmalıydım.
Usted me dijo to keep an eye on you, y si lo has hecho anything strange, cualquier cosa to endanger the people, that I needed to stop you by whatever means necessary.
İş bölümü yapmalı ve çabuk olmalıydım.
Necesitaba compartimentar, y rápido.
Bu talihsiz adamın kimliğine bürünüp kutsal görevini yapmalıydım.
Un mensaje del Padre Celestial... Que debía adoptar la identidad de ese desafortunado hombre y hacer el trabajo que le había sido encomendado.
Sana bir kadının sevgisini nasıl kazanacağını öğretmek için buradayım. Onları kandırmak için değil. Ve sen dostum, daha iyisini yapmalısın.
Estoy para enseñarte a ganar los afectos de una mujer, no para que la engañes, y tú, amigo, tienes que hacerlo mejor.
yapmayacağım 170
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmadın 55
yapmak istiyorum 29
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma 5445
yapmalısın 91
yapmadım 132
yapma ya 98
yapmadın 55
yapmak istiyorum 29
yapmak istemiyorum 51
yapmayın 745
yapmalıyız 39
yapma ama 158
yapmaz 37
yapmazsan 25
yapmamalısın 52
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapma bunu 151
yapmam 83
yapmaz 37
yapmazsan 25
yapmamalısın 52
yapmayacaksın 53
yapma böyle 70
yapmak zorundayım 47
yapma be 35
yapma bunu 151
yapmam 83