English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Espanhol / [ Ç ] / Çok genç

Çok genç tradutor Espanhol

4,261 parallel translation
Ayrıca şurada gördüğünüz bayanlar çok genç yaşta bu sektörde çalışmaya başladılar ve asla dikiş makinesinin başından ayrılmadılar.
Y mis empleadas paradas allí... se ha dedicado a este campo desde una edad muy joven... y nunca han abandonado sus asientos en la máquina de coser.
Yani, evet demek istiyorum, ama çok genç ve daha yeni tanıştık
Quiero decir sí, pero es tan joven y acabo de conocerle.
- Çok genç yaşta evlendik.
- Nos casamos muy jóvenes.
Başrolünde çok genç bir Charles Laughton vardır.
Protagonizada por un muy jovencito Charles Laughton.
Doktor, ama o çok genç
Ashima tiene obstrucción tubárica.
O zamanlar çok genç olmalıydın, değil mi?
Debías ser muy joven, ¿ no?
Bir çok genç insan sadece alkol yüzünden yandı.
Cuantos muchachos han muerto a causa del alcohol!
- Üzgünüm, anlayamadım. Çok genç...
- Lo siento, no tenía ni idea, es usted tan...
Uzman değil ama öğrenmek için daha çok genç.
No exactamente, pero está ansioso por aprender.
Sanki onun masumiyetini bozacakmışız gibi hissediyorum, çok genç o.
Sólo siento como que vamos a aplastar su inocencia, y es tan joven.
Bir yönetmen sana baktıktan üç saniye sonra hayır derse bu, çok genç ve seksi olduğun için değil krep evinin kasiyerleri gibi görünmeye başladığın içindir.
Si un director te mira y te dice "no" después de tres segundos, no es un "no" porque seas súper joven y atractiva. Es un "no" porque estás comenzando a parecerte a un cajero de IHOP.
Daha çok genç.
Es demasiado joven.
Bunu bir Pazar günü Şapel Market'te çektim çok genç bir fotoğrafçıyken.
La tomé en el mercado de Chapel, una mañana de domingo cuando era un fotógrafo joven.
Bir sergi açtım ve sergiye daha çok genç insanlar geldi.
Acabo de realizar una exposición visitada principalmente por gente muy joven.
Çok fazla mektup alıyorum ve bana yazanlar daha çok genç insanlar.
Y la gente que me escribe es muy joven.
Sana göre çok genç işi olduğunu söylediğim mor elbiseni alabilir miyim?
¿ Me prestas el vestido morado para el que dijiste que eras demasiado mayor?
Sadece bir parmağın sığıyorsa çok genç demektir.
Si puedes meter un sólo dedo, es muy joven.
Yani manevi anlamda yaşlı ruhlar ve genç ruhlar diye bir şey varsa onun ruhu gerçekten çok gençti diyebilirim.
Si existe tal cosa como, en ese sentido espiritual, almas viejas y almas jóvenes, ella en verdad era un alma joven, diría yo.
Oh, çok genç.
Tan joven.
Çok genç öldü.
Murió muy joven.
Senin gibi pek çok genç gördüm ben.
he visto un montón de hombres jóvenes como tú.
Çok genç yaşlarda Amiral rütbesi elde edip mutlu bir hayat sürüp giderken karısı ve oğlu Zephyr'e kin güden bir korsan tarafından öldürüldü.
llegó a ser almirante de la Marina cuando todavía era joven. Y cuando él estaba viviendo una vida feliz, su esposa y su hijo fueron asesinados por un pirata que odiaba Zephyr.
Bunun içinde çok genç görünürüm.
Parecería tan joven con esto.
Şu anda daha çok genç kimselerde...
Ahora mayormente son jovenes.
Cafe de Paris'e dansa gittim. kendimi çok genç ve şen hissettim.
Fui a bailar al Café de París, me hizo sentir joven y feliz.
Biliyorum ama evlenmek üzereydi ve böyle bir şey için çok genç.
Lo sé... pero estaba a punto de casarse, y es muy joven para esto.
Metabolik bir değişiklik için çok genç.
Es demasiado joven para hacer el cambio metabólico.
- Çok genç duruyorsun.
Te ves tan joven
Evet, genç bir anneydim "Teen Mom" şov programı olmadan çok daha önce.
Sí, fui una madre adolescente mucho antes de que fuera un reality show.
O ameliyat kendisinden çok daha genç olanları bile öldürürdü.
¿ La operación? Hubiera matado a la mayoría de los hombres con la mitad de su edad.
Bir düşünürsen, bu genç adamlar, L.A.P.D.'yi çok iyi tanıyor gibiler.
Cuando lo piensas, estos jóvenes parecían saber bastante sobre la investigación de la Policía de L.A.
Çok cesur bir genç.
Es un hombre de espíritu libre.
Genç seyircilerimizin çoğu onun bir masal olduğunu düşünüyor. Diğer pek çok kişi ise hâlâ suça karşı açtığı tek kişilik savaşın doğru mu yanlış mı olduğunu tartışıyor. Fakat şahsen, şu an her neredeyse dostlarıyla kadeh kaldırdığını umuyorum.
La mayoría de nuestros jóvenes piensan en él como un mito muchos otros debaten si su guerra personal contra el crimen estuvo bien o mal pero esta periodista espera que en dónde quiera que esté,
Genç adam düğümlenmiş fıtıklar konusunda çok tecrübeliyimdir.
Joven... He adquirido vasta experiencia en hernias estranguladas.
Çok tehlikeli bir adam tarafından kaçırılıp genç ve kolayca etkilenen ilk kız sen değilsin.
Bueno, no eres la primera chica joven e impresionable en ser atrapada con un hombre muy peligroso.
Epps çok tehlikeli genç birisi.
Epps es un joven muy peligroso.
Çok tatlı genç bir hanımdır.
Es una mujer joven y dulce.
Karısı, kocasından çok daha genç... ve artık çok zengin bir dul.
- Consuelo Jiménez. Su esposa, más joven que él, y una viuda muy rica ahora.
Genç kızlar çok görür.
- Las niñas a menudo las tienen.
Ciddiyim. O daha genç, çirkin değil o çökmüş, yaşlı acizden çok daha iyisini bulabilir.
Es joven, no es mal parecida, puede hacerlo mucho mejor que ese viejo y roto cacharro.
Daha çok Tangier'in genç erkeklerini.
A los hombres jóvenes de Tánger, mayormente.
Yeni fikirlerle dolu genç kızlar çok zor oluyor.
Es muy complicado con una hija joven llena de ideas nuevas.
Bayana çok yakışacak. Genç ve sarışın olana.
Se verá bien en ella, en la joven rubia.
Yaşlı, zeki kadın bir de daha genç çok seksi ve zeki kadın, karşı karşıya geliyor.
Tenemos a la mujer mayor, inteligente, y tenemos a la joven... super sexy y también inteligente enfrentándose la una a la otra.
Yine de 27 yıl sonra hâlâ genç olurdun. - Çok daha genç.
Aunque dentro de 27 años, ella aún sería joven... casi.
Şerif, çok nazik bir genç adamsınız ve yasalarınızı çiğnemek istemem ama burada kalmayı göze alamam.
Alguacil, es un joven muy amable, y no quiero violar sus leyes, pero no estoy dispuesta a quedarme aquí.
Genç bir adam ve çok hasta.
Es un hombre joven, y está muy enfermo.
Bakın, eğer gideceksem inandığım bir şey uğruna savaşarak gitmek istiyorum. Bu genç kadının geleceği ve yaşayacak çok şeyleri olan bu kadınlar için.
Mira, si me voy, me quiero ir peleando por algo en lo que creo, por el futuro de esta joven mujer, y... y esta mujer que tiene tanto por vivir.
Çok uzun yıllar önce, Yusuf isimli genç ve çalışkan bir marangoz vardı. - Bir gün Yusuf ve arkadaşı Robby...
Hace muchos años, había un joven carpintero llamado José y un día, José y su amigo Robby, estaban reunidos- -
Bu genç erkekler için bile çok zor bir iş.
Incluso para los jóvenes es difícil.
Bu gece babamın kollarındaki tek genç kız olmak benim için çok önemli.
Todo por ser la única adolescente en ir del brazo de mi padre esta noche.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]