Arayın onu tradutor Francês
412 parallel translation
Kendiniz arayın onu! . Burada değildi.
Je vous assure, Monsieur, qu'elle n'est pas ici.
Arayın onu.
Fouillez-le.
Arayın onu! - Hey, beyler ben...
- Vous permettez, Messieurs...
Arayın onu!
Barrez et surveillez les routes, et retrouvez Ogami Itto!
Durmayın arayın onu.
Allez-y, fouillez-le.
Lütfen onu arayın!
cherchez-la!
Onu bulmak için her yeri karış karış arayın.
Ne négligez aucune piste pour trouver Conway.
Çıkın ve onu arayın.
Cherchez-le.
İnanmazsanız, adam gönderin baksın. Adamınız onu orada bulamazsa, kendiniz gidip cehennemde arayıverin.
Si on ne l'y trouve pas fouillez l'enfer.
- Lütfen acele edin. Acil. Onu arayın.
Au téléphone!
Onu arayıp Ernie'yi bulmasını söylemek ister misin?
Tu veux qu'on aille voir?
Onu arayın!
Cherchez-le!
- Onu arayın. Az önce birisi beni aradı, beni Hank ile tehdit etti.
On vient de me menacer au téléphone.
Onu arayın ve oğlum iyi mi öğrenin.
Je suis inquiet.
O zaman orayı arayın! Lütfen onu arayın.
Alertez-le, je vous en supplie!
Mahkemedeki avukat O'Connor diye birini önerdi. Onu hemen arayın, dedi.
On nous a recommandé Me O'Connor, comme avocat.
O zaman Gun Hill'deki şerifi arayıp onu tutuklamasını isteyelim.
Appelons le shérif de Gun Hill pour le faire arrêter.
Tatlım biliyorum anlaşman iyi gitmedi. Helen arayıp onu aşağıladığını söylediği zaman öğrendim.
Chéri, j'ai su que cette affaire s'était mal passée dès que Helen a téléphoné pour dire que tu l'avais insultée.
Onu arayıp gitmeyeceğimi söyle.
Rappelle et dis que je n'irai pas.
Gerekirse onu verirsiniz. Nefes güçlüğü çekerse ya da acı çekerse, derhal beni arayın
Donnez-le-lui, et si elle respirait mal, ou autre chose, appelez-moi.
Ardından O, Bel-Air'i arayınca, çağrıyı iptal ettirdin ve onu alması için Eddie'yi aradın.
Et quand il a appelé le Bel-Air, vous avez annulé la limousine et appelé Eddie pour qu'il aille le chercher.
İlacın etkisiyle sabah uyanamayacağını düşündü. Santrali arayıp... ertesi sabah onu 8.30'da uyandırmalarını istedi.
Il a pensé que le calmant le ferait trop dormir, il a donc appelé le central pour être réveillé à 8 h 30 le matin suivant.
Burada olmamın sebebi bu genç bayanın beni 5 dakika önce telefonla arayıp onu rahatsız ettiğini söylemesi.
Je suis ici parce qu'elle m'a téléphoné il y a cinq minutes et m'a dit que vous l'importuniez.
Onu arayın.
Appelez-le.
Onu evden arayın.
Appelle chez lui.
Dağılıp onu arayın Peki!
Séparons-nous!
Tek yapmamız gereken anneni arayıp onu endişelendirmeyecek şeyler söylemek arabanın uçurumdan uçması mesela.
On pourra appeler ta mère pour la rassurer. On lui dira que la voiture est tombée d'une falaise.
Onu arayın.
Prenez garde à lui.
Onu arayıp mal alacaksın. Bu işler nasıl yürüyor bilirsin.
Appelle-le pour lui acheter de la came.
- Siz de onu arayın.
- Si vous l'appeliez?
Onu izleyecek yegane kişiler özgürlüğü herhangi bir ahlaki sınırın dışında, bir zevk arayışı olarak görenler olacaktır.
Par contre, il sera suivi par qui voit en la liberté la recherche du plaisir sans contrainte morale.
Onu arayın, teyit ettirin.
Vous pouvez l'appeler, si vous voulez.
Hemen arayıp bulun onu ve tutuklayın!
Il est à la taverne du sud. Allez l'arrêter!
Onu arayıp ta "Hey, beni hatırladın mı sen de devamlı gelirdin" mi demeliydim?
Devrais-je l'appeler et lui dire : "Vous vous souvenez? Vous étiez un habitué"?
Onu arayıp beni aramasını sağlayamaz mısınız?
Comment? Mais pourriez-vous l'appeler? Qu'il me rappelle, alors.
Neden onu arayıp hastalığın % 100 iyileştiğini söylemiyorsun?
Pourquoi tu ne l'appelles pas pour lui dire qu'il est guéri à 100 %?
Onu arayıp, teslimat iptal edildi demişsin. Sonra da senin yakalandığını duymuş.
Il dit que tu as reporté la livraison et que tu t'es fait choper à l'aéroport.
Hemen üzerinde çalışmaya başlıyorum. Arayın onu...
Fouillez-le.
Arayın onu.
- Fouillez-le.
Hemen onu arayıp, bu yaptığımızın çıIgınlık olduğunu söylemeliyim.
Je vais dire à Lee qu'on n'aurait pas dû.
Herneyse onu arayıp, üzgün olduğumu söyleyin tekrar olmayacağını da.
Au fait... appelez-le, dites-lui que je suis désolé, que je ne le referai plus.
Bu sizde kalsın. Eğer onu görürseniz hemen arayın.
Gardez ça et appelez-nous si vous le voyez.
Onu arayın.
Fouillez-le.
Onu görünce, beni arayın.
Appelez-moi quand vous le verrez.
Onu arayın!
Cherche-le, Sybil!
Telefonla arayın onu.
Qu'on Ie trouve au téléphone.
Umarım kusura bakmazsın. Asistanım onu arayıp... ne yemekten hoşlandığını sormuş.
J'ai demandé à mon assistant de l'appeler... pour Iui demander votre plat favori.
Fakat onu terkedip, bir daha arayıp sormamanız Donna'nın bir başkasını sevme yetisini olumsuz yönde etkiledi.
Mais d'être parti et de ne l'avoir jamais plus contactée... a influé sur l'aptitude de Donna d'aimer qui que ce soit d'autre.
Lütfen, sadece onu arayıp kızının burada olduğunu söyleyemez misiniz?
Vous ne pourriez pas simplement... l'appeler au téléphone et lui dire que sa fille est ici?
Arayın onu.
Fouillez-le!
Eğer onu görürseniz, bizi arayın.
Bien. Si vous le voyez, prévenez-nous.
onur 51
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
önünde 25
onun 448
onu severim 35
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onu görmek ister misin 19
onunla 141
onu bul 30
onun neyi var 30
onu buldular 16
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu sevmiyorum 46
onu bana getir 26
onun için 179
onu buldum 214
onu seviyorum 468
onu bana ver 330
onu sevdin mi 31
onu buraya getir 82
onu ben buldum 23
onu sevmiyorum 46
onu bana getir 26
onun için 179
onu buldum 214
onu seviyorum 468
onu bilmiyorum 36
onu seviyorsun 78
onu biliyorum 95
onu duydum 61
onu seviyor musun 173
önüne bak 138
onun yerine 89
onu geri ver 55
onun da 23
onu sevdim 104
onu seviyorsun 78
onu biliyorum 95
onu duydum 61
onu seviyor musun 173
önüne bak 138
onun yerine 89
onu geri ver 55
onun da 23
onu sevdim 104