Biraz zaman tanı tradutor Francês
659 parallel translation
Bize biraz zaman tanıyın... bir ay...
"Donnez nous juste un peu plus de temps... un mois..."
Bilmiyorum. Bana biraz zaman tanımak zorundasın.
Je ne sais pas, laissez-moi du temps.
- Biraz zaman tanı annecik.
- Patience. Allez.
Moskova'ya biraz zaman tanı.
Moscou prend son temps.
Biraz zaman tanı.
Il faut lui donner un peu de temps.
Biraz zaman tanı.
Un peu de temps.
Ona biraz zaman tanı, dayak atma sırası ona gelir.
Donne-lui du temps et ça sera lui qui leur donnera une raclée, n'est-ce pas?
Bana biraz zaman ver. Ruhumdaki şeytanın üstesinden gelmem için biraz zaman tanı.
Laissez-moi du temps pour surmonter ce sentiment qu'il y a quelque chose de mauvais en moi.
Kendine biraz zaman tanı.
Donne-toi du temps.
Yeni sorumluluklarına alışması için ona biraz zaman tanımak gerekiyor.
Il faut lui laisser le temps de s'accoutumer à son nouvel état.
Bize biraz zaman tanımalısınız!
C'est un droit!
Bana biraz zaman tanı. Sevebilirsin.
Avec le temps, tu m'apprécieras peut-être.
- Müşterilerin biraz zaman tanısın.
- Accordez-nous un délai.
- Ona biraz zaman tanı.
- Donne-lui le temps.
Ben bir şeyler bulurum, Eva da öyle. Bize biraz zaman tanı yeter.
Non, reste ici!
- Biraz zaman tanı.
Tu peux toujours essayer.
Yokluğuna çok alışmıştım, lütfen biraz zaman tanı.
Je me suis habituée à ton absence. Il me faudra du temps.
Yani, kendine biraz zaman tanı. Her şeyi sakince değerlendir.
Vous donner un peu de temps, je veux dire.
- Kendine biraz zaman tanı.
- Patiente un peu, c'est tout.
* Bana biraz zaman tanı yıkayım aşağı adamı. *
Laissez-moi le temps pour lui faire rendre gorge
Kanun adamlarını bulup benimle beraber getirebilmek için bana biraz zaman tanıyın.
Donnez-moi le temps d'aller chercher la police et de les ramener ici.
Tabii, bana biraz zaman tanırsan...
Bien sûr, si vous m'accordez un peu de temps...
Kendimize biraz zaman tanıyalım.
Attendons un peu.
Ona biraz zaman tanı. Kızlara alışık değil. Zaman mı?
Laisse-lui le temps de s'habituer à vivre avec des filles.
Bana biraz zaman tanıyın. Delilleri kesin getireceğim.
M. Bracket, donnez-moi un peu de temps et je vous le prouverai.
Biraz zaman tanı.
Laisse-lui le temps.
"Biraz zaman tanı." Aynen öyle...
- "Donne du temps au temps."
Biraz zaman tanı.
- Donner du temps au temps.
İtalya Bankası durumu güç olanlara... ... biraz zaman tanıyacak.
La Banque d'Italie interviendra.
Biraz zaman tanı.
Donnez-lui un peu de temps.
Biraz zaman tanıyın, Danny güzelce uyum sağlayacaktır.
En un rien de temps, Danny se sera adapté à merveille.
Bu nedenle Zürih'e gidelim diye düşündüm, orada ilişkimize biraz zaman tanıyalım...
C'est pour ça que j'ai pensé qu'on pourrait passer du temps à Zurich, et...
Etraflıca düşünmesi için Bay O'Rourke'a biraz zaman tanıyalım. - Ayağa kalk Eugene.
Ça vous donnera le temps de réfléchir.
Biraz zaman tanı, Harv.
Du calme.
- Biraz zaman tanıyalım.
- Laissez-lui quelques secondes.
O zaman ben kendim büyütürüm. Sadece biraz zaman tanı, bana..
Laisse-moi le temps de m'en faire pousser une!
Kendine biraz zaman tanı.
Donnez-vous du temps.
Ama kendine biraz zaman tanı.
Mais donnez-vous du temps.
Acaba bana biraz zaman tanıyabilir misin?
Pourrais-tu... Peux-tu me donner un peu de temps?
- Bana biraz zaman tanı.
- Ça va! Écoute!
Bize biraz zaman tanı, oldu mu?
Laissons faire le temps, d'accord?
O zaman "trende tanışmış iki yabancı" ortamını biraz daha ileri götürmeye ne dersin?
Alors je dis qu'on... que l'on s'assoit tout les deux sur cette onde d'étranger dans un train.
Bana biraz daha zaman tanı.
Vous m'accordez encore un peu de temps?
Üç aydan biraz daha fazla zaman önce Bay Stevenson işi kontrol etmek için New York'tan şahsen geldi.
Il y avait un peu plus de 3 mois... M. Stevenson est arrivé à New York pour superviser le travail.
Biraz daha zaman tanısaydın, bana aşıktı, onunla evlenecektik.
Si tu m'avais seulement laissé un peu le temps. On allait se marier.
Ve biraz daha tembellik edecek zaman tanı.
Et donne-moi un peu plus de mou, cette fois.
Gelişinin bizi biraz şaşkınlığa uğratmış olmasını anlayışla karşılaman lazım. Alışmamız için bize zaman tanıman gerek.
Tu comprendras que ton retour nous a tous surpris... nous allons devoir nous y faire.
Biraz bekleyip zinacılara soyunmaları için zaman tanıyalım.
.. Attendons, laissons leur le temps de se déshabiller.
Şu emektar penisime biraz eğlenmesi için zaman tanıyın.
Juste le temps de faire jouir le bâton de ma vieillesse.
Ona karınızla biraz daha zaman tanıyın böylece fizyolojik zarardan da bahsedebilirsiniz.
Laissez-lui un peu plus de temps avec elle, et vous pourrez aussi l'attaquer pour préjudice physiologique.
Müsaade et de şu lanet şeylerin hepsi bir araya gelsin. Sana biraz daha zaman tanımam gerekiyor.
Voyons les choses pour lesquelles tu as besoin de temps.
biraz zaman ver 21
biraz zaman alacak 42
biraz zaman alabilir 27
biraz zamana ihtiyacım var 20
tania 31
tanıştığımıza memnun oldum 682
tanıştığıma memnun oldum 181
tanıştık 50
tanımıyorum 192
tanıyorum 129
biraz zaman alacak 42
biraz zaman alabilir 27
biraz zamana ihtiyacım var 20
tania 31
tanıştığımıza memnun oldum 682
tanıştığıma memnun oldum 181
tanıştık 50
tanımıyorum 192
tanıyorum 129
tanıyor musun 144
tanıyorsun 27
tanışıyor muyuz 68
tanıştığımıza çok memnun oldum 59
tanışmıştık 55
tanıştırayım 91
tanımıyorsun 24
tanıştığıma çok memnun oldum 22
tanıştığıma sevindim 39
tanıştığımıza sevindim 445
tanıyorsun 27
tanışıyor muyuz 68
tanıştığımıza çok memnun oldum 59
tanışmıştık 55
tanıştırayım 91
tanımıyorsun 24
tanıştığıma çok memnun oldum 22
tanıştığıma sevindim 39
tanıştığımıza sevindim 445