Büyük bir şey tradutor Francês
3,654 parallel translation
Ama şimdi ben mutluyum ve hazırlamak senin için büyük bir şey de değildi.
Mais, maintenant, je suis heureux, et ce n'est pas grand chose pour toi.
Bu Amerika için büyük bir şey.
C'est une bonne chose concernant l'Amérique.
Ara beni. Bu büyük bir şey olabilir.
Cela pourrait être énorme.
Dinle. Senden bir şey yapmanı isteyeceğim. Epey büyük bir şey.
J'aimerais que tu me rendes un service, et c'est assez énorme.
Babana sana daha büyük bir şey almasını söyle.
Mais tu dois demander une plus grosse bécane à ton père.
Bu oldukça büyük bir şey. Evet.
C'est une sacrée découverte.
Bu büyük bir şey. Gece kelebeklerine ilgi duyanlar için.
En effet, c'est important, pour les entomologistes.
Bu kadar büyük bir şey olacağını tahmin etmemiştim, Edward.
Je n'aurais jamais pensais que cela serait si grandiose Edward.
Bu gerçekten büyük bir şey.
C'est vraiment extraordinaire.
Kendimden daha büyük bir şey olmak bu.
C'est juste le commencement de quelque chose de plus gros que moi.
Bence bana özürden daha büyük bir şey borçlusun.
Je pense que vous me devez plus que des excuses.
Bu çok büyük bir şey.
Si grandes.
Bak, Tess'le her şeyi bitirme noktasına gelecek kadar büyük bir şey yapmış olman gerektiğini biliyorum.
Ecoute, je sais que tu as du faire un truc important pour en terminer avec Tess.
Bilmiyorum ama her neyse epey büyük bir şey.
Je l'ignore, mais quoi que soit ce truc, c'est grand.
Büyük bir şey değilmiş.
Il s'inquiète pour sa place.
- Bu büyük bir şey.
- C'est un gros coup.
Büyük bir şey buraya doğru geliyor.
Quelque chose de gros, venant de cette direction.
Aşağıda olan bir şey, büyük bir şey.
Il y a quelque chose en bas, quelque chose de gros.
Arabadan daha büyük bir şey.
C'est plus gros qu'une voiture.
Büyük bir şey değildi.
Rien d'extravagant.
Büyük bir şey planlıyoruz.
On prévoit quelque chose de gros.
Hayır bu çok büyük bir şey.
Non, c'est trop énorme.
O kadar da büyük bir şey değil, Kevin.
Ce n'est pas si important que ça, Kévin.
- Büyük bir şey mi istiyorsun?
- Tu veux quelque chose d'énorme?
Tek bildiğim benim McLennan County'e taşıdığım kargonun biraz ağırlık açısından kayda değer olması lazımdı... çünkü, Roy... o dedi ki... Patronuna büyük bir şey borçluydum ve eğer yapmasaydım...
Tout ce que je sais est que la livraison que j'ai récupéré dans le comté de McLennan devait avoir un certain poids parce que Roy, il a... il a dit que j'appartiens à son patron et que si je n'avais pas...
Bu artık sondaj patlamasından daha büyük bir şey.
C'est plus gros que l'explosion de la plateforme maintenant.
Burada çok daha büyük bir şey dönüyor.
Quelque chose de plus gros se trame.
Büyük bir şey olacak olabilir.
ça veut sans doute dire que quelque chose de gros se prépare.
Büyük bir şey değil.
Ce n'est pas grand chose.
Bunun senin için büyük bir şey olduğunu biliyoruz ama tüm o zaman boyunca yanında olacağız.
Nous savons que nous vous demandons beaucoup... mais nous serons à vos côtés tout le temps.
Normal zamanlamasından vazgeçmek onun yönteminde çok büyük bir şey.
Modifier son programme, ce serait bouleverser son mode opératoire.
Böyle bir şey yaparsak Facebook'tan daha büyük olur.
Ay dios mio. ( Ah, mon Dieu. ) - Je veux dire, si on réussi à faire quelque chose comme ça, ça pourrait être plus gros que Facebook!
Bu şey ne ise Artie, büyük bir korkuya neden oluyor.
Quelque soit cette chose, Artie, ça produit une peur extrême.
Bir erkeğin arkadaşından yapmasını isteyeceği en büyük şey belki de.
C'est le plus gros truc qu'on puisse demander à un ami.
- Dediğim şey şu. İtalyanların çöp işinde yaptığı gibi büyük, sağlam bir şey yakalarsan o zaman teklif kovalamazsın işte.
- Tout ce que je dis, c'est que lorsqu'on a une bonne affaire, stable, comme les Italiens et le ramassage des déchets, pas besoin de courir après l'argent.
Büyük başarısından başka bir şey yok.
Avec rien mais beaucoup de succès.
senin için yumurta yaptım, ama başka bir şey arzu edersen, Büyük Anne'nin mekanına gidebiliriz.
Je t'ai fait des œufs, mais si tu veux autre chose, on peut aller chez Granny's.
Ama bir şey kesin. Burada olacaklar her zamankinden önemli... ve dünyanın bu büyük kıta... ve içinde yaşayan canlılarla ilişkisi de... hiç olmadığı kadar önemli.
Mais une chose est certaine, ce qui se passe ici est plus important que jamais, et la relation du reste du monde avec ce grand continent et les créatures qui l'habitent est plus importante que jamais.
Bak, annem ufak bir şey istemiş biliyorum. Ama Angela dilinde aslında büyük demektir bu.
Ecoute, je sais que maman en a demande un petit, mais dans le langage d'Angela, c'est un code pour énorme.
Şifren de istediğin bir şey olabilir ama içinde dört harf, bir büyük harf, üç sayı ve iki alt tire olmak zorunda.
et votre mot de passe peut être ce que vous voulez. mais il doit y avoir quatre lettres, une en capital, trois nombres et deux tiret bas pas de tiret.
Entourage dizisinden bir şey öğrendiysem o da herkesin büyük bir evde yaşadığı ve sonunda da her şeyin tatlıya bağlandığıdır.
Si j'ai appris quelque chose en regardant Entourage, c'est qu'ils vivent tous dans des maisons immenses et que tout revient dans l'ordre à la fin.
Eminim kuzenin hastaneye falan gitmiştir yani büyük bir ihtimalle bir şey olmaz.
Je suis sure que ton cousin est allée à l'hopital, alors il va probablement vivre.
Bir doğal afet, kaza, hastalık veya arkasına saklanılan kader yüzünden değil. Öylesine büyük bir insafsızlık yaşanmasına rağmen hiç kimsenin elinden bir şey gelmemektedir.
Pas par une catastrophe naturelle, un accident ou une maladie, ou par ce qu'on appelle bêtement le destin, qui est déjà suffisamment terrible et insupportable, mais au moins personne n'y peut rien.
Habib işin içindeyse büyük bir şey olacak demektir.
Si Habib est impliqué, c'est quelque chose de grande envergure.
Ve herkes bilir ki, Almanlar'a küçük bir şey verirsen örneğin çalışma odası veya Avusturya daha büyük şeyler isteyeceklerdir. Örneğin, Dünya.
On sait tous que si tu donnes aux Allemands un petit truc, comme la salle d'étude ou l'Autriche, ils finissent par vouloir quelque chose de gros, comme la Terre.
Büyük annemin cenazesi ile ilgili hatırladığım bir diğer şey de saygılarını sunmak için yüzlerce insan gelmişti.
L'autre chose dont je me rappelle à propos de l'enterrement de grand-mère Grayson... ( Reniflements ) C'est les centaines de personnes qui étaient venues pour montrer leur respect.
Platformun bütün bu tarafı son üç ayda büyük çapta bir bakım gördü, yani her şey güncellendi.
Maintenant le côté entier de cette plate-forme a connût une remordenisation massive au cours des trois derniers mois, alors tout a une rapide hausse.
Neredeyse bir yıldır ağzından "boşanma" lafının çıkmadığını aşk üçgeninize karışmanın bana hiçbir şey kazandırmadığını ve az önce onu büyük bir rezaletten kurtardığımı biliyorum.
Je sais qu'il n'a pas prononcé le mot "divorce" en presque un an. Je sais qu'être impliqué dans votre petit triangle amoureux foireux ne m'a jamais mené nulle part. Et je sais aussi que je viens juste de le sauver d'un grand embarras public...
Yapacağın şey şu... Eriştelerini çatalına sarıp, büyük bir top yapıyorsun yanındaki sos, peynir, utanç, öfke ve acıyla birlikte. Sonrada yutkunup olayı bitiriyorsun.
Donc ce que tu fais c'est que tu enroules tes pâtes en une grosse boule, avec toute la sauce et le fromage et la honte, la colère, la douleur, et ensuite tu l'avales.
Tanrım, büyük fikirlerin olması çok zor bir şey.
Mon Dieu c'est tellement difficile d'avoir de grandes opinions.
Hani şu belediye meclis üyesi olan kadın Böyle bir şey ortaya çıkarsa onun geleceğine gerçekten büyük zarar verir.
Crois-moi, il n'y a aucun moyen qu'elle ne veuille pas une autre partie de l'amour de Ryder.
büyük bir zevkle 63
büyük bir ev 19
büyük bir hata yaptın 18
büyük bir tane 34
büyük bir hata 19
büyük bir sorunumuz var 17
büyük bir iş 26
büyük bir hata yapıyorsunuz 31
büyük bir hata yapıyorsun 41
bir şey değil 1063
büyük bir ev 19
büyük bir hata yaptın 18
büyük bir tane 34
büyük bir hata 19
büyük bir sorunumuz var 17
büyük bir iş 26
büyük bir hata yapıyorsunuz 31
büyük bir hata yapıyorsun 41
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209