English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Büyük bir ev

Büyük bir ev tradutor Francês

437 parallel translation
Şehirde büyük bir ev. Üst katlarda ve aşağıda balkonlar var.
Une grande maison en ville, des balcons en haut et en bas.
Şehirde büyük bir ev. Üst katlar ve zemin katlar var.
Une belle maison à la campagne, en haut et en bas.
Burası büyük bir ev. Burada kaç kişi çalışıyorsunuz?
C'est une grande maison.
Yalnızken soracağım. Büyük bir ev.
Je l'emmènerai dans un coin.
Hayır, beş mil ilerde, büyük bir ev.
Dans un chalet.
Büyük bir ev. İyileşmeye gelen zengin müşterilerin olurdu.
Une grande maison et de riches voisins qui viendraient se faire soigner.
Bu büyük bir ev. Umduğumdan büyük. District Gölü'nü bilirsin.
C'est un grand manoir, comme on pouvait s'y attendre pour la région.
Newport'u seversin. Jefferson'la bu yıl büyük bir ev aldık.
Tu aimerais Newport, et Jefferson et moi avons loué une grande maison.
Kendime yeni, büyük bir ev yaptırmak için harika bir zaman seçmişim, değil mi?
J'ai choisi le bon moment pour construire une maison.
Theresa Teyze, büyük bir eviniz var. Bu koca ev, sadece seninle Marty için.
Vous avez cette grande maison pour vous et Marty.
Yolun ilerisinde. Arkada büyük bir ev, dedi.
- A une grande maison, qu'il a dit.
Hani ağaçlıklı bir yolu olan kırmızı tuğladan büyük bir ev.
Une maison en briques, avec une allée bordée d'arbres?
Büyük bir ev?
Un bâtiment, une grande maison...
Şehir dışında büyük bir ev alırız.
On achètera une grande maison à la campagne.
Büyük bir ev, uşaklar limuzin, dolgun bir harcama hesabı. Bunları bir fıstık ezmeli sandviçe mi değişeceksin?
Grande maison, domestiques... limousine, des frais de représentation faramineux... et tu veux que je lâche tout... pour du beurre d'arachides?
Tiber nehrine bakan geniş pencereleri olan büyük bir ev.
C'est un grand studio qui donne sur le Tibre.
Büyük bir ev, şık giysiler ve güzel yemekler.
Tu ne connais rien d'autre que le luxe, les voitures et les domestiques...
Yani kendime büyük bir ev alsaydım hepinizi davet ederdim ve...
Si j'avais une grande maison... Enfin, si j'avais une maison, Vous viendrez tous et je...
Pazartesi işçiler gelecek arsayı kazacaklar temel atacaklar, zemin kat, büyük bir ev!
Les ouvriers viennent lundi, ils creusent le Plot, font une cave, fondations, grande maison!
Orada yok Rex, büyük bir ev satın aldı.
Il n'est plus là. Il a acheté une grande maison.
Büyük bir ev, süslü bir karı ve spor ayakkabıyla gezen bir çocuk.
Une grande maison, une femme givrée et un fils en tennis.
Eşim büyük bir ev alma konusunda beni kandırdı. Birkaç çocuk daha istiyor, bu tür zırvalıklar işte...
Ma femme a envie d'une grande maison, d'avoir d'autres enfants et ainsi de suite.
- Yeteri kadar büyük bir ev bulacağım.
- Je trouverai une maison assez grande.
Daha büyük bir ev mi inşa ediliyor?
Il fait construire une maison?
Tebrikler! Çok büyük bir ev olduğunu söyleyemeyiz.
Et je ne dirais pas que nous logions très au large.
Çok büyük bir ev olduğunu söyleyemeyiz.
On ne peut pas dire que nos logements sont grands.
Oldukça büyük bir ev.
Vous avez une bien belle maison. Très jolie.
Belki de senin içindir. Kim olduğumu bile bilmeden benim için büyük bir ev yaptırmanın harika olduğunu düşünüyorum.
C'est formidable que vous bâtissiez une maison pour moi sans même savoir à quoi je ressemble.
Woodland Hills'te büyük bir ev almış.
Il a acheté une grande maison à Woodland Hills.
Sonra Lucy için daha büyük bir ev alabilirim.
Je pourrais acheter une plus jolie maison pour Lucy.
Şundan eminim ki bir yerden daha büyük bir ev almak zorunda kalacağız. Biraz kendine gelir gelmez.
Ce qui est sûr, c'est qu'il nous faudra une plus grande maison, dès que tu auras récupéré.
Ve Mısır'da büyük bir yakarış oldu, Ölüsüz bir ev kalmadı diye.
Et un cri retentit dans toute l'Egypte. " Aucune maisons ne fut épargnée par la peste.
Bir ev kadar büyük olmalı.
Il doit être immense!
Hikayemizde daha çok Paris'de olacağız, büyük ve güzel bir ev olan Dük ve Düşes Praslin'in konutunda.
Notre histoire se passera à Paris, dans une grande et belle maison, la résidence du duc et de la duchesse de Praslin.
Kasaba'da bir ev. Büyük ağaçlar. Özel golf sahası.
Une maison à la campagne, de grands arbres, un golf privé... un ruisseau traversant l'arrière de la propriété.
Yeleğindeki küllerin ardında bir ev kadar büyük bir kalbin olduğunu biliyordum.
Sous ta veste pleine de cendres de cigare bat un cœur d'or.
Bir ev kadar büyük.
Comme une maison.
Ev çok büyük değil ama yine de bir çiftlikdi.
La maison n'est pas luxueuse, mais c'est là qu'est le meilleur bétail.
Etrafında leylak kokuları olan büyük, çirkin, sevimli bir ev.
Une agréable maison, grande et laide, qui sent le lilas.
Yeşilliklerin karşısında avlusu ve balkonu olan, bahçeli büyük ve gri, tahta bir ev vardı ve hemen yanında eski at arabalarının sıralandığı bir ahır vardı.
Au bout du gazon, il y a une grande maison grise en bois avec une véranda, des volets, un balcon, un petit jardin et tout près, une écurie avec de vieilles voitures
Ev kadar büyük bir kalbi ve bezelye kadar küçük bir beyni vardı.
Il avait un grand cœur mais un cerveau de la taille d'un petit pois.
Evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki kendini bizden say... kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın...
Tu fais partie des meubles On n'a pas grand-chose Mais qu'importe?
kendini evinde say artık aileden biri sayılırsın... sana kanımız kaynadı çok iyi anlaşacağımız ortada... başımızın üstünde yerin var evin demirbaşlarından biri olabilirsin... fazla bir şeyimiz yok ama neyimiz varsa paylaşırız... burada kimse burnu büyük değildir herkesin payına bir şeyler düşer... yine de ev sahibi geldiği zaman tedbirli olmak iyidir... kendini bizden say bunun lafı bile olmaz... çünkü aramızda görüştükten sonra deriz ki artık kendini... artık kendini bizden say!
C'est la maison Considère-toi chez toi Considère-toi de la famille On t'a pris en sympathie On va bien s'entendre
Büyük, yüksek bir ev yapardım...
Je m'offrirais Un vrai palais
Modern Britanya'da, büyük bir liderin önderliğinde Britanya ev kadınları harekete geçiyor.
Dans l'Angleterre d'aujourd'hui, avec un grand leader, ce sont les ménagères qui font avancer les choses.
Gerçek büyük şöyle olunur, iyi bir ev, herşey, falan.
Vous devriez vraiment l'être, avec cette belle, grande maison.
- Her halükarda bu ev için büyük bir tasarruf olurdu.
- En tout cas, ce serait une bonne solution pour la maison.
Başçavuş Urdoch düşmana büyük miktarda para, iyi bir ev ve sürekli bir iş vererek onları sahte bir güven duygusu ile uyutacak.
Et voici la méthode. Urdoch mettra l'ennemi dans un faux confort en lui donnant beaucoup d'argent, une maison et un travail fixe.
Bana böyle büyük, eski bir ev bulmana sevindim.
Je suis heureux que vous m'ayez trouvé une vieille maison...
Bir ev, büyük ve eski, Saat birde dinamitlendi,
Apportez-nous des explosifs, On démolit la vieille isba.
Çok büyük bir ev.
Quelle grande maison!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]