English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ E ] / Evet bu o

Evet bu o tradutor Francês

1,572 parallel translation
Evet bu o ama aslında bulundu.
Mais, en fait, on l'a retrouvée, mais merci...
Evet bu o!
- C'est lui.
O mu? Evet ve şu anda Michael'la konuştukları tek şey de bu.
- Ouais, Michael et lui ne parlent plus que de ça.
Evet! Ama ben senin için işleri o kadar kolaylaştırmayacağım ve bazen bu yüzden beni sevmeyeceksin.
Mais je ne te faciliterai pas la vie, et tu m'en voudras parfois.
Evet, o zaman hakkımda kırmızı bülten çıkabilir ve bu da Birleşik Devletler'e girmemi engeller
Oui, il pourrait créer de la paperasserie qui retarderait mon retour aux Etats Unis.
Evet, ve Haley Nathan'ı iyi yönde değiştirdi bence o, bu mücadeleyi özlüyor.
Et Haley a fait de Nathan une meilleure personne. Mais je me dis que ça lui manque peut-être.
Evet, o zaman hakkımda kırmızı bülten çıkabilir ve bu da Birleşik Devletler'e girmemi engeller
Il pourrait s'arranger pour retarder mon retour aux États-Unis.
Şey sanırım bu kelime medyada küçük düşürücü bir tabir bu günlerde ama klasik manada evet, o bir dahi.
Eh bien, je pense que le mot a été utilisé abusivement par les médias de nos jours, mais dans le sens classique du mot, oui, je le pense.
Evet, bu O. Sürücü oydu.
- C'est lui, c'est le chauffeur.
Evet. Bu akşam yemekte pislik gibi davranamazsın.
Oui, tu peux éviter de faire le c-o-n pendant le dîner.
Bu gece o toplantıya gitmek ve sessiz olmak güzel olacak. Evet.
Ce sera bien d'aller à la réunion ce soir, et de ne rien dire.
- Evet. - O halde bu şekilde çalışırız.
- Alors travaille là-dessus.
Evet, bu o.
Oui, c'est lui.
- Evet, benziyor. Aslında, galiba bu o.
- Ca ne ressemblerait pas énormément à une...
Evet, daha yaşIıydı, fakat bu o.
Il était plus âgé, mais c'était lui.
Evet, bu o şey.
Ouais, c'est la chose.
- O zaman akıllıca gelmişti. - Evet. Ve bu mükemmel bir düşünce, Davis.
Oui, c'est une belle réflexion, merci Davis
Evet, bu o.
Mais il n'avait pas de barbichette.
Evet, bu o.
Oui, c'est elle.
Evet. Birisi öldürüldüğü için dünya dönmeye devam ediyorsa, o zaman burada olmamızın sebebi bu olmalıydı.
Si la Terre continuait de tourner quand on tuait...
Beni bu yüzden görevlendirdiğinizi sanıyordum, efendim. Evet, o yüzden.
- C'était la raison de ma nomination pourtantr.
Evet. B, bu B.O.K. oluyor farkındasın, değil mi?
- Les initiales signifient "merde" en anglais.
Evet, Robert, bu kapı aşırı derecede sıcak, fakat o bizim tek seçeneğimiz.
Robert, la porte est bouillante. Mais est-ce qu'on a le choix?
Kafanı kanattığım o akşam oldu bu. - Kahretsin! - Evet.
C'est la nuit que je t'ai cassé la tête...
- Evet. Bu kelimeyi O mu kullandı?
Mon petit chou.
Bu o evet.
C'est lui.
Bu çok uzun bir yol. O solucanlar da dışarıda! Evet belki.
C'est beaucoup trop loin, avec tous ces vers dans les parages.
Evet. Bu çocuk kesinlikle o hırsız değil.
Ce garçon n'est absolument pas le cambrioleur.
- Bu "O" mu? - Evet. - Gerçekten onunla mı yaşıyorsun?
( Chuchotant ) Celui qui pense que vous n'avez aucune chance avec les femmes?
- Bu o mu? - Evet.
- C'est lui?
O yüzden dikkat et bu diske ve ve sakın kimseye söyleme. Oh, evet.
Alors fais gaffe à ce disque et ne le dis à personne.
Evet, bu beni iyi hissettiriyor veya hissettiriyordu, sen o şekilde ifade etmeden önce.
Bien que je l'aime... Ou je l'aimais, avant ta tirade.
Bu-evet o, Ejderha Kadın.
C'est... Hé la femme dragon,
- Evet, bu o.
- Pas d'erreur.
Evet bu doğru, onu gelecek yıla veriyorum ve senin kıçından sonra o geliyor.
T'as raison. Dans un an, ça va être ton tour.
Evet, O'nun mazereti de bu.
Oui, c'est son argument.
Evet, o zaman bu da sizin hediyeniz.
Vraiment, donc... ceci est un cadeau pour vous maintenant.
Bu O? - Evet.
- Il est rentré?
Evet, bu konuda haklısın! Ponpon kızlardan nefret etmiyorum ama o maskotlara hiç katlanamıyorum.
- Les cheerleaders avec les pompons, c'est pas pire, ça, je peux vivre avec ça.
Evet, sanırım bu o değildi. Fakat onu bulamadım.
Ca ne devait pas être lui mais je ne le trouve pas.
Evet, evet, bu o.
Oui. Oui, c'est-c'est elle.
- Evet, bu olsa da, bu bir çekim değil mi değer?
O.K.? - On n'a rien à perdre.
- Evet. ... o kadar sarhoştuk ki fahişe kiralamaya karar verdik.
- Ouais, on avait tellement bu qu'on avait décidé d'aller voir des prostituées.
Evet, yani Ignacio ve çocuklara da bu şifreyi veren o olmalı.
Oui, qu'il a pu donner à Ignacio et ces étudiants, pas vrai?
Evet. Sizinle özel olarak konuşacağım. O sağlık görevlisine bir şey yapmamışsam bu durum eski suçlarımla ilişkilendirilmeyecek.
J'accepte de vous parler, et tant que je n'ai rien fait, ce ne sera pas retenu dans mes accusations.
- Evet. Bir tane vardı. O da bu.
Il en avait qu'une, celle-là.
Evet, bu o. Bu o.
Oui, c'est lui.
Evet, o. Bu suc icin hic kimse tutuklanmadı.
Oui, c'est lui et personne n'a été arrêté pour ce crime
Evet, geçmişe dönüp değiştirebileceğim bir şey varsa, o da bu olurdu.
Si je pouvais remonter le temps pour réparer les erreurs du passé, c'est ce que je changerais.
Önce o kadar birayı içtiniz mi, peki? Evet.
Vous avez bu la bière avant?
Evet, bu o.
C'est lui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]