English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ F ] / Fakat nasıl

Fakat nasıl tradutor Francês

808 parallel translation
Fakat nasıl olur anlamıyorum, çünkü oradaki nehiri hiç hatırlamıyorum!
Mais je ne com prends pas, je ne me souviens d'aucune rivíère
Fakat nasıl? Nasıl bundan haberiniz oldu?
Mais com ment pouvíez-vous e savoir?
Seni öpmek istiyorum, fakat nasıl öpüşüleceğini bilmiyorum.
Je ne sais pas embrasser, sinon je t'embrasserais.
Fakat nasıl oldu da sizi gördüm? Daha önce sizi hiç görmedim.
Comment ai-je pu rêver de vous sans vous connaître?
Fakat nasıl olur! Yani, bir hayalet tam yetkin olmadan avlanmasına izin verilmemeli.
Laisser sortir un fantôme non qualifié!
Fakat nasıl yok?
Mais pourquoi?
Bir kısmı Arkadin'in malı, orası kesin, fakat nasıl?
Un peu d'argent, bien sûr, mais comment?
Fakat nasıl bilmiyorum.
Je ne sais pas comment.
Fakat nasıl?
Mais comment?
Fakat nasıl olmuş?
Que s'est-il passé?
Fakat nasıl açıklayacağım?
Mais comment vais-je l'expliquer?
- Fakat nasıl?
- Mais comment? - Comment?
Fakat asla bunun nasıl olduğunu söyleyemezsiniz.
Mais ces choses évoluent de façon imprévisible.
Nasıl anlatacağımı tam olarak bilmiyorum, fakat... açıklamalar 8000 km uzağa ait.
Je ne sais pas com ment l'expliquer, mais.. Les explications sont à 8 000 km d'ici
Doğru, fakat onu nerede ve nasıl bulacağımı biliyorum.
Je sais où le trouver, je saurai si c'est lui.
McKay konusunda nasıl hissettiğini biliyorum. Senin yerinde ben olsam aynı şeyi düşünürdüm, fakat onu sen öldürmedin.
Vous êtes peiné pour McKay, je le serais à votre place.
Fakat Hansen yol ekibine nasıl girdi?
Qui a affecté Hansen au chantier?
İyiler fakat o tam bir huysuz, nasıl geçiniyoruz anlamıyorum.
Oui! on se met avec Victoire elle grogne tout le temps, mais on s'arrange quand même.
Bu iş bitti fakat ben hala genç Hunter'ın bu gizemli olaya nasıl karıştığını anlayamıyorum.
Voilà qui est réglé. Je ne comprends toujours pas comment il s'est retrouvé impliqué.
Şapşallığımı mazur gör fakat İsviçre sınırını nasıl geçeceğiz?
C'est peut-être idiot, mais... comment précisément allons-nous traverser la frontière Suisse?
Fakat sanatsal ruhun nasıl olduğunu ve nasıl şiddetle acıttığını biliyorum.
Je sais que l'âme d'un artiste peut énormément souffrir.
Senin için, elimden gelen az şeyler içinde ne olursa olsun yaparım fakat durumuma bakılırsa- - Yaptığının nasıl bir delilik olduğunu düşün.
Je ferais bien tout mon possible pour vous, mais dans mon état...
Fakat bunun bizi nasıl etkileyebileceğini düşünmediler.
Et vous?
Fakat onları girişten nasıl geçireceğiz?
La porte est surveillée.
Kes şunu, Bea, nasıl hissettiğini biliyorum, fakat ne ona karşı ne de onun hakkında kimseye bir şey söylememelisin.
Arrête, Bea, je sais ce que tu éprouves... mais tu ne dois parler de lui, à personne.
- Nasıl yaptığımı bilmiyorum, fakat...
- Je ne sais pas comment.
peki, Duval... yıllar sonra seni yeniden görmek ne güzel, ne kadar oldu? yaklaşık 5 yıl. sizi daha çabuk tanıyamadığım için affedin... fakat sizi son gördüğümde bir çocuktunuz, nasıl da büyümüşsünüz.
Duval... quel plaisir de vous revoir après tant d'années.
Ellen, nasıl hissettiğini bilirim, inan bana biliyorum, ve ben anlamağa çalıştım, fakat...
Ellen, je sais ce que vous pensez, croyez-moi, j'essaie de comprendre...
Fakat tekrar dünyaya döndüm. Nasıl Peter?
Mais j'ai fini par reprendre pied.
Fakat eğer koca güneş bile Tanrı'nın görünmeyen gücü olmadan hareket edemiyorsa, benim küçük kalbim nasıl çarpabilir, beynim nasıl düşünebilir Tanrı onların çarpmasına ve düşünmesine, ve yaşamalarına izin vermese?
Mais si le grand soleil ne bouge que par la force invisible de Dieu, comment mon petit cœur peut-il battre, et mon cerveau penser, si Dieu ne produit pas ces battements, ces pensées, cette vie à ma place?
fakat farkında olman lazım ki, eğer kendini hiç düşünmezsen nasıl bir başkasından bunu umarsın?
Mais si vous ne vous aimez pas, comment peut-on vous aimer?
Fakat aniden her nasılsa biteceğini anlamıştım. Bizim mutlu günlerimiz sayılıydı.
Mais soudain je sus que cela finirait... que nos jours heureux étaient comptés.
Fakat çok önceydi ve nasıl olduğunu unuttu.
Il y a longtemps. Il a oublié qu'il n'aimait pas ça.
Fakat her nasılsa, tamamen eve dönüyormuşum gibi gelmiyor.
Pourtant, je n'en ai pas l'impression.
fakat o bir şeytan ise onu kilitli tutmak nasıl mümkün olabilir?
Mais, si c'est le Diable, comment le tenez-vous enfermé.
Kaçmış, fakat Amerika tarihinin en büyük fırtınasına yakalanmıştık.
Nous étions libres, mais soumis à la plus grande tempête de l'histoire américaine.
Nasıl isterseniz ekselansları fakat unutmayınız ki o hala bir misafir ve ona emir veremem.
Mais c'est une cliente. Je ne peux pas l'y obliger.
Fakat yalnızca bir prensip için olduğunu nasıl açıklayabilirsin?
Mais comment expliquer que c'est pour un principe?
Fakat anlamadığım, güneşle ölüm... nasıl oluyorda beraber ilerliyor.
"Mais c'est étrange, le soleil et la mort voyagent ensemble."
Kör olabilirim efendim..... fakat bu dünyada işlerin nasıl yürüdüğünü görecek kadar çok olay yaşadım.
Je suis peut-être aveugle, mais j'erre dans ce monde depuis assez longtemps pour savoir comment il marche.
Nasıl isterseniz senyor,... fakat eşimle bana izin verin, geceyi başka handa geçireceğiz.
Comme il vous plaira. Mais nous partons.
Fakat tüm bunları nasıl öğrendiniz?
Comment le sais-tu?
Fakat uçmayı nasıl öğreneceğim?
Et comment apprendrai-je?
Fakat, abi, kendini nasıl hissediyorsun?
Comment te sens-tu, mon frère?
- Çantam yanımda değil. - Fakat oraya nasıl gidersin...?
Il me faut ma trousse.
Fakat bu oyunun ben ve bankamla nasıl bir ilgisi olmasını arzuluyorsunuz?
Mais en quoi votre désir de rester dans la partie me concerne-t-il?
Boktan bir oyunda 700 $ kaybetmiş olmanı anlayabiliyorum fakat pantolonunu nasıl kaybettin?
Je comprends que tu aies pu perdre 700 $ aux dés... - mais ton pantalon? - Dans la chambre d'une dame.
Fakat seçmen sayısı ile kullanılan oy sayısını nasıl tutturacaklar?
Comment font-ils correspondre le nombre de votants?
Biliyorum, fakat bu namussuzlar yüzünden doğaüstü olaylar ciddiye alınmadığı için.. ... nasıl nefret ettiğimi biliyorsunuz.
Je sais, mais vous savez que je hais la malhonnêteté quant il s'agit de surnaturel.
Tabii ki doğruca uçabilirdik. Fakat bir kaç gün yalnız kalmak istedik. - Nasıl yardımcı olabilirim?
Oui, il y a un vol direct... mais nous voulions quelques jours de détente.
Fakat, sizin gibi önemli bir derginin okuyucuları mutlaka benim dişlerimi nasıl fırçaladığımdan daha önemli şeylere endişeleniyorlardır.
J'imagine que vos lecteurs s'intéressent à autre chose qu'à mon hygiène dentaire?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]