English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ H ] / Hastaymış

Hastaymış tradutor Francês

359 parallel translation
Anladığım kadar hastaymış.
Car elle a été malade.
- Hastaymış.
Parce qu'elle est malade.
Hastaymış!
Malade!
- Kocası mı? - Evet. Hanımı hastaymış.
Il dit qu'elle est souffrante.
Hep beraber çetelerin arta kalanlarını hastaymış gibi gösterebiliriz.
A côté de nous, les autres auront l'air de minus.
Sadece hastaymış.
Il était malade.
Ardından Scott o testlerde bunun hakkında bir şeyler bulmuş. Bu gece bana onun iyi olmadığını söyledi. Ruhen hastaymış.
Et puis Scott a tout découvert avec ses tests, et, ce soir, il m'a tout dit, il m'a dit qu'elle n'était pas bien... malade en dedans... malade de jalousie... et c'est pourquoi elle l'a tué.
Çocuk çok hastaymış, orada kalması gerekiyormuş.
Le gosse est très malade, il a dû rester là-bas.
Zavallı büyükannesi hastaymış.
Sa grand-mère n'est pas bien.
Böyle gitmez. Adamın hasta olduğunu unutma. Hastaymış!
Thé, bouillotte, compresses chaudes, ça ne va plus!
- Hastaymış.
- Il est malade.
Uzun ve karmaşık bir hikaye anlattı. Kız kardeşi çok hastaymış ve bir ameliyata ihtiyacı varmış.
Il m'a sorti un baratin sur sa sœur malade, qui devait être opérée.
Bu yüzden annen bugünlerde biraz hasta ve gergin. Ona daha iyi davranalım diye hastaymış gibi yapıyor.
C'est pour que tu la dorlotes.
Ne var? Karım hastaymış.
Qu'est-ce qu'il y a?
Adamın karısı hastaymış.
Sa femme est malade.
Kıdemli Polis Çavuşu İntihar Etti Kayıt Bürosu Amiri Hastaymış
Suicide du directeur des enregistrements Le policier vétéran était souffrant
Çok ağır hastaymış.
Puisqu'elle est gravement malade.
Artık bütün dünya hastaymış gibi hissetmiyorum.
Le monde ne me semble plus peuplé uniquement de malades.
Babam ağır hastaymış.
Père est très malade.
Anneannem beş haftadır hastaymış. Ölü gibi yatıyormuş!
II paraît que ma grand-mère dort depuis 5 jours.
Hastaymış, boş versene.
Maladie mon œil!
Çocuk ne zamandır hastaymış, sor bakalım.
Demande-lui depuis quand le bébé est malade.
Kim hastaymış, sana göstereceğim!
Je vais te montrer qui est malade!
Eve gitti, hastaymış.
Il est parti se coucher, il était malade.
- Luton'dan şimdi haber geldi teyzem hastaymış.
- Des nouvelles de Luton.
Gerçekten hastaymış.
Elle était malade.
Biri hastaymış.
L'un d'eux est malade.
Yalnızca annesi gelmemiş. Çok hastaymış.
Sa mère a dut s'abstenir, elle était malade.
Hastaymış galiba ve tedavi olmak için komşu köye gitmiş.
On m'a dit qu'il était parti cueillir des herbes pour se soigner.
Makinist hastaymış...
Le projectionniste est malade, sa grand-mère...
Benden kurtulmaya çalışıyorsun, hastaymışım gibi beni kovuyorsun.
On me rejette. On m'exile comme un lépreux.
Hepimiz ona hastaymış gibi davranıyoruz.
On la traite comme une malade.
- Charlotte hastaymış.
- Charlotte est malade.
Chie hastaymış.
Kié est très malade.
Karısı hastaymış.
Je vous en prie, asseyez-vous.
Hastaymış gibi yapmak üzere çok gizli bir emir aldık.
On a ordre - et top secret - de se fondre parmi les malades.
- Hastaymış.
- ll est malade.
- Lord Melchett çok hastaymış.
Lord Melchett est très malade.
- Duydum ki hastaymışsın başağrısı, nezle ve de soğuk algınlığı iyileşmene yardımcı olmak için geldim çünkü ben bir hemşireyim ve...
Migraine, fièvre, refroidissement. Je suis venue vous requinquer, moi l'infirmière qui adore...
Babam... çok hastaymış.
Mon père. Il est très malade.
- Sanki karaciğerin hastaymış gibi.
- Comme si tu avais mal au foie.
Onu dört yıIdır görmüyorum. Ve iki yıIdır da hastaymış.
Voilà quatre ans que je ne l'ai pas vue, deux qu'elle est malade.
Çocuğu hastaymış.
Son gosse était malade.
Bildiğim kadarıyla çok hastaymış.
On la dit très malade.
Kendin söyledin, Charlie, o adamı buraya getirdiğinde hastaymış.
- Laisse-le.
Hastaymış.
Il se sent mal.
Hastaymış.
Il est malade.
Çok hastaymış.
Vraiment malade.
Paulie bu sabah telefon etti, hastaymış.
Paulie est malade.
Hastaymış.
J'en ai parlé à Kit.
Onun bir arkadaşı hastaymış.
Son ami était malade.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]