English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ H ] / Hava güzel

Hava güzel tradutor Francês

674 parallel translation
Şimdi hava güzel gidiyor, fakat kar geldiğinde zor olur.
C'est facile en ce moment, I Imais Ia neig, e va arriver.
Hava güzel.
Il fait beau.
Ve paskalyada hava güzel olursa, gidip leylak toplayacağız.
Quand il fera beau, à Pâques, on ira cueillir des lilas. Tu veux?
- Hava güzel.
Belle journée!
Hava güzel olursa yarın gece çıkaracağım.
Si ça se dégage, je les emmenerai demain soir.
Hava güzel olursa sabah dörtte söylediğim yerde buluşuyoruz.
Demain à 4h, s'il fait beau, à l'endroit convenu.
- Hava güzel olacak.
Il va faire beau.
Bu gece hava güzel ve yumuşak.
La nuit est douce.
Hava güzel mi?
C'est bon, le soleil?
- Umarım hava güzel olur.
- Je vais commander du beau temps
Yarınki hava durumuna bakalım hava güzel olursa... ( radyo )... uzun yıllardır dış ilişkiler açısından bu kadar önemli bir....... gelişme yaşanmadı.
Que dit la météo? Si le soleil veut bien se mettre de la partie un événement historique sur le plan international.
Pazarları hava güzel olur.
Il fait beau chaque dimanche.
Hava güzel.
Beau temps, que nous avons, hein?
Deniz durgun ve hava güzel.
Le temps est au beau.
Tüm silah mevzilerinin ve hava bataryalarının şemasını çıkardım. - Güzel.
Une carte de tous les emplacements des canons antiaériens.
Dışarısı soğuk. - Hava güzel sanıyordum.
- C'est agréable.
Son zamanlarda hava çok güzel.
Nous avons souvent du beau temps.
Hava diyorum, şimdi güzel.
Beau temps.
Ama bu gece gezmek için çok güzel bir hava var.
Ça nous a promenés.
Ne güzel hava.
Bonsoir.
Kötü hava için güzel zaman.
Quel sale temps!
Anne, hava çok güzel!
Maman, il fait jour.
Hava çok güzel değil mi?
L'air est bon, hein?
Güzel manzara, temiz deniz ve hava.
Avec la vue, le soleil!
- Hava ne güzel, değil mi? - Evet, güzel.
- Il fait beau, n'est-ce pas?
Dışarısı çok güzel, yatmadan önce biraz hava alırım diye düşündüm.
Il fait si bon, je voulais prendre l'air avant d'aller au lit.
Bugün Washington'da hava çok güzel.
Il fait très chaud à washington, aujourd'hui.
Hava gayet güzel.
Que du beau fixe.
Temiz hava, istirahat ve bolca güzel yemekler. - Sana en çok lazım olan şey bunlar.
Le grand air te guérira.
Kardeşim, hamsi için güzel bir hava.
Le temps est clair.
Ama yılbaşında ve bayramlarda... hava da çok güzel değilse o vakit burası dolar.
Mais à noël, à pâques et à la pentecôte, s'il ne fait pas très beau, alors ça se bouscule.
Hava ne güzel kokuyor burada!
Quel bon air ici!
Hava çok güzel.
Le temps est si agréable.
Yaşadığımız güzel hava. "
Beau temps que nous avons. "
Test ettiğim en güzel hava!
Je n'ai jamais respiré meilleur air.
Hava güzel, değil mi? Bu mevsim oldukça şımartıldık.
- Joli temps, n'est-ce pas?
Oyunlarda krupiyerim, yöneticiyim, suyun yüzünde dalgalanan güzel bir gülüm ben, Hava akrobatıyım. Sabahtan başlayıp sirk kapanana kadar çalıyorum.
J'aide à monter le chapiteau, je fais une rose sur le bateau, je remplace les trapézistes absents, je fais tout.
Bugün oldukça güzel bir gündü. Lütfen benimle hava durumu hakkında konuşmayın Bay Worthing. Ne zaman insanlar benimle havayla ilgili konuşsalar, başka bir şey söylemek istediklerini düşünürüm.
Eh bien, je te serais très obligée de prier de ma pan M. Bunbury d'être assez gentil pour ne pas avoir de rechute samedi, car je compte sur toi pour organiser ma soirée musicale.
- "Hava hala çok güzel." - Niye bozdun nişanı? Ben ne yaptım ki?
Tu ne rompras plus nos fiançailles?
Hava çok güzel.
Il fait un temps splendide.
Ne güzel bir hava.
Quel beau temps!
Hava ne kadar da güzel böyle.
Comme il fait beau.
Hayır. Siz ordu hava transferi servisi askerlerinin beni "en çok havada beraber olmak istediğimiz kız" olarak seçmeniz çok güzel. Ve tek diyebileceğim, size şeyimden teşekkür ediyorum...
Non. " Vous, les hommes de... l'armée de l'air, des transports... m'avez choisie comme'la fille avec laquelle on voudrait... être dans les airs'... tout ce que je peux dire, du fond de mon...
Amerika'daki bütün kızlar arasından siz ordu hava transferi servisi askerlerinin beni "en çok havada beraber olmak istediğimiz kız" olarak seçmeniz çok güzel.
Penser que, de toutes les filles d'Amérique... vous, les hommes de l'armée de l'air, des transports, des services... m'avez choisie comme "la fille avec laquelle on voudrait être en l'air".
- Hava çok güzel.
Il fait beau!
Ben güzel bir et parçasıydım, arkadaşlarına gösterip hava atacak güzel bir eşya. - Benimle evlenir miydin?
J'étais un jouet que tu montrais à tes amis célibataires mais... pensais-tu m'épouser?
Sabah kalktığımda hiç öyle gelmemişti ama hava şimdi gayet güzel.
Je ne pensais pas quand je me suis levé aujourd'hui, mais ça a bien tourné.
Güzel hava, Bay McGregor.
Oui, très beau temps, M. McGregor...
Bugün hava öyle güzel ki!
Tu peux travailler ici, comme ouvrier.
Tören için güzel bir hava, değil mi?
Beau temps pour le couronnement.
Aslında sana anlatmak istediğim şu, bu konuda çok ciddiyim, Lloyd eğer bütün istediğin babalarımızınki gibi bir hayatsa Hava Kuvvetleri'nde yüksek bir rütbeyse annelerimizin sahip olduğu gibi sosyetede bir pozisyonsa benimle sadece güzel ve akıllı olduğum, cesur olduğum için evlenmekse benimle evlenmek istediğini sanmıyorum, Lloyd.
Ce que j'essaie de te dire, et crois-moi, je ne dis pas ça en l'air, c'est que si ce que tu veux, c'est vivre comme nos pères, grimper dans la hiérarchie, t'élever dans la société, comme nos mères, et m'épouser simplement parce que je suis jolie, futée et courageuse... alors, je doute que tu veuilles réellement m'épouser.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]