English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ I ] / Inanın bana

Inanın bana tradutor Francês

4,495 parallel translation
Ve bu rakam inanın bana çok ucuz.
Et croyez-moi, ce est une véritable aubaine.
- Ben sizi daha çok özledim, inanın bana.
Vous m'avez plus manqué, crois-moi.
Ve bazılarınız inanılmaz yerlere gelecek inanın bana.. ve bu çok iyi olacak bu yüzdende size bir görev verildi, aileleriniz için.. özel ve kişiseldir
Comment vous allez manquer à quelqu'un, ca fait mal au cul, c'est difficile à croire, je sais. Mais vous manquerez très certainement à quelqu'un et c'est pourquoi vous êtes chacun chargés d'écrire une lettre posthume pour vos familles. Elle sont privées et personnelles.
Çocuklar, çok uzun bir gece olacak bu. İnanın bana.
Ça va être une longue nuit, croyez-moi.
Bak, bu şüpheliyle igiliyse inan bana, başka şansım yoktu.
Écoute, si c'est à propos du suspect, crois-moi, je n'avais pas le choix.
Bundan zevk alıyorum gibi görünebilir tamam bazen zevk alıyorum ama inan bana, parmaklarını kırmayı bırakmak daha hoşuma giderdi.
Je donne peut-être l'impression d'y prendre plaisir, et c'est peut-être en partie vrai, mais crois-moi, je serai heureux d'arrêter de te casser les doigts.
İnsana sahte bir güven duygusu veriyor. Çünkü inan bana, şifre olarak büyüdüğün sokağın ismini yazınca kişisel bilgilerinin bir gizliliği kalmıyor artık- -
Je veux dire qu'il te donne une fausse impression de sécurité, car, crois-moi, tes infos personnelles ne sont pas plus protégées grâce à ton mot de passe avec les rues dans lesquelles tu as grandi
Eskiden bana daha çok inanırdın.
Tu avez l'habitude de croire plus que ça en moi.
Az önce bana anlattığın her şeye inanıyor musun?
Vous croyez vraiment à toute cette histoire?
Evet, inan bana, sana baktığını düşünmüyordum.
Franchement, je craignais pas qu'elle te regarde.
Yarın insanlar, senin o değerli başkanının bir manyağın nükleer topa erişmesine yardım ettiğini öğrenince sana mı inanırlar, bana mı?
Mais quand on découvrira que votre précieux président a aidé un dingue à ouvrir la mallette, ce sera votre parole contre la mienne.
Geleceği gördüm ve inan bana kimsenin yaşamak isteyeceği bir yer değil.
J'ai vu le futur, et croyez-moi, ce n'est rien que l'un d'entre nous ne veut vivre.
İnan bana, duvarın da hoşuna gidecek.
Croyez-moi, ça va lui plaire.
- Ne tatmin olmaması? Abed'i kaybettim. İnan bana, Britta'nın sevgilisi olarak çok yakında bilmen gerekenden de fazlasını öğrenmiş olursun.
Vous changez d'expression.
- Hannibal bir seferinde bana dil servis etmişti ve benimkini yeme şakasını yapmıştı. - Ona inanıyor musun?
Vous le croyez?
- Ailen için en iyisi aileden biri değil, inan bana.
- Le mieux pour ta famille n'est pas la famille, crois-moi.
İnan bana, öyle bir şey değil.
Crois moi, ce n'est pas comme ça.
Lütfen! Lütfen! İnanın bana!
Il faut que vous me croyiez.
Ama büyüleyici bir yanı yoktu, inan bana.
Et il n'y avait pas d'enchantement, croyez-moi.
Tanrı'ya inandığınız gibi bana da inanın. "
Crois en Dieu et crois aussi son fils.
Bana beş yüz pound vaat eden her şeye inanırım.
Donc j'ai mis ma foi dans n'importe quoi cela me promet la livre du fivehundred.
İnanın bana, yüzdük kuyruğuna geldik.
Je suis à deux doigts de résoudre ça.
Eğer olsaydınız, bana inanırdınız.
Si vous aviez été là, vous croiriez.
Kimsenin sorunu falan değil, inan bana.
Je te le promets, elle n'est plus le problème de personne maintenant.
Bak bunun olmasını hiç istemedim. İnan bana.
Regarde, je n'ai jamais voulu que cela se produise.
İnan bana unutmam.
Croyez-moi, je n'oublierai pas.
Bilirsin çoğu erkek kadınların neye sahip olduklarının farkında değildir ama inan bana bu çok acayip bir şey kardeşim.
Tu sais, la plupart des mecs, ils comprennent pas ce que les femmes ont. Mais crois moi, mon pote, c'est vraiment, vraiment mieux.
Lütfen inanın bana, Goro san.
Goro-san.
İnan bana bu batmak için iyi bir yol değil. Kötü bir yol.
Je suis juste un peu inquiet à l'idée qu'il soit dans votre tête, et croyez moi, ce n'est pas une bonne route pour descendre.
İnanın bana Monsenyör, Leigh Emerson'u bulunacak. buna öncelik veriyorlar.
Croyez-moi, Monseigneur, trouver Leigh Emerson est une priorité absolue.
İnan bana Jude bu bir hayal değil.
Croyez-moi, Jude. Ce n'est pas un rêve.
İnan bana, yaptığın şeyin ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Gerçekten biliyorum.
Et je sais que ce que tu fais est important, crois moi, je sais.
İnan bana sen yeryüzüne insanların duygularını incitmek için gelmişsin.
Sois honnête avec Dieu, tu as été mis sur cette terre pour blesser les sentiments des gens.
Inan bana, ogrenmek icin burada beklemeyi istemezsin.
Crois moi, tu n'as pas envie de rester dans le coin pour le savoir.
İnanın bana
Je vous le promets.
İnan bana bu, yapacağın herhangi bir şey için seni son yargılayışım.
Crois-moi, c'est la dernière fois que je te juge pour ce que tu fais.
Tessa. İnan bana azgın azgın çok fena fingirdeşiyorlardı kardeşim.
Et crois-moi, ils se comportaient comme des amoureux, excités et tout.
İnanın bana.
J'apprécie tout ce que vous avez fait.
İnanın bana. O nöbetçi kulesinde fazlasıyla kurşun var.
Fais-moi confiance, on a un paquet de munitions dans cette tour de garde.
Şunu diyorsam inan bana arabadan çıkmazsan beş dediğimi duymayacaksın.
Croyez-moi, si vous ne sortez pas de la voiture, vous ne m'entendrez pas dire cinq.
İnanın bana.
Vraiment.
Ama bana inanın ki...
Mais crois moi...
Önceden söylesem bana inanır mıydın?
Est-ce que tu m'aurais jamais crue avant aujourd'hui?
İnan bana Sarah hiç esnek değildir.
Crois-moi, Sarah n'est pas extensible.
İnan bana, çocukların anıları en güvenilmez olanlardır.
Croyez-moi, les souvenirs des enfants ne sont pas ce qu'il y a de plus fiable.
İnan bana, yanlış bir şey yaptığını biliyor ve ona kızgın olduğunu da biliyor.
Crois-moi, il sait qu'il a fait quelque chose de mal, et il sait à quel point tu es énervée contre lui.
Bana inanıyorsun, değil mi?
Tu me crois, n'est-ce pas?
Bana o zaman inanır mıydın?
Me croiriez-vous donc?
Hatta hemen şimdi, burada aramızda olanlar bile inan bana arkadaşlarıma karşı hissettiğim şey bu değil.
Même ici, maintenant, ce qui se passe entre nous, je te le promets, ce n'est pas ce que ce que je ressens envers mes amis.
Ve politik olarak da Atilla Han'ın biraz solunda kalan bir çizgi izlediğimden bu işe en iyi ve ödeme yapan tek müşterimi devirmek için girmediğimi söylersem bana inanın.
Et puisque politiquement j'enjambe une ligne juste légèrement à la gauche d'Attila le Hun, vous me croirez quand je dit, que je ne suis pas entré la-dedans dans le but de faire tomber mon meilleur et unique client qui paye.
Bana inanın.
Crois moi

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]