English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ I ] / Içeri girdim

Içeri girdim tradutor Francês

491 parallel translation
Zili çalmadım. Doğrudan içeri girdim.
Non, j'allais tout droit vers mon destin.
Şey, içeri girdim banyoya yani, havlu için.
Je suis entrée dans la salle de bains.
- Kapı kapalıydı. Açtım ve içeri girdim.
- J'ai ouvert la porte et je suis entré.
Dr. Chumley, evin etrafını dolaşıp pencereden içeri girdim.
Je suis passé par derrière, et j'ai grimpé par la fenêtre.
Kapı kilitli değildi, içeri girdim, etrafa baktım... kimse olmadığını görünce dışarı çıktım.
Je suis entré, j'ai jeté un œil... personne... La porte n'était pas fermée. je suis reparti.
Çok tuhaf, içeri girdim, orada durdum ve senin burada oturduğunu gördüm.
Je vous ai remarquée à l'instant où je suis entré.
Dinle O'Brien, tekrar içeri girdim. Planı harekete geçir.
O'Brien, je suis de retour.
Kapıyı tıklattım ama beni duymadılar ben de içeri girdim.
J'ai frappé à la porte, on ne m'a pas entendu, je suis entré.
Siz gittikten sonra, bira içmeye gittim. Eve geldiğimde, direk içeri girdim.
Après votre départ, j'ai bu une bière, et en rentrant, je l'ai trouvée.
Çitten içeri girdim... ve kesilecek odun aradım ama hiçbir şey göremedim.
Je suis entré dans le jardin... et j'ai cherché du petit bois à couper, mais j'en ai pas vu.
Ben de peşinden içeri girdim... ve kapıya baktım ve tamir gerektirmiyordu.
Alors je l'ai suivie à l'intérieur... j'ai regardé la porte, et elle avait l'air bien.
Özür dilerim. Zili çaldım ama kimse açmadı, ben de içeri girdim.
Excusez-moi, j'ai sonné, personne ne venait, alors j'ai ouvert.
Ters giden bir şeyler olduğunu düşündüm ve içeri girdim..
J'ai pensé qu'il s'était passé quelque chose et je suis entré.
- Bir saniyeliğine içeri girdim.
Je venais juste d'entrer.
Ben de koşarak içeri girdim.
Je suis rentré en pleurant.
Girmek için izin isteyecektim, ama kapınız açıktı, bu yüzden bende içeri girdim.
Je pensais trouver porte fermée. C'était ouvert. Je suis donc entré.
Kalktım ve içeri girdim. Kanı yıkayıp temizledim ve yarayı sardım.
J'ai lavé le sang, et mis un pansement.
Kapıyı sessizce açtım ve yavaşça içeri girdim.
J'ai ouvert doucement la porte, et je suis entré, et j'ai entendu la douche.
Size söylediğim gibi, Jim'in cesedini çimlerde görür görmez içeri girdim, telefonu açıp sizi aradım.
Oui. Je vous l'ai déjà dit. Dès que j'ai vu le corps de Jim sur la pelouse, je suis venu vous appeler d'ici.
Dinleyin, buradan girmeme kızmazsınız ya kapı açıktı, ben de içeri girdim.
J'espère que vous ne m'en voudrez pas d'être entré par là, mais la porte était ouverte.
Teras kapısı kilitli değildi, Ben de içeri girdim.
La porte de la terrasse était ouverte, je suis entrée.
Fakat kapıdan dışarı sızan ışığı görebiliyordum. O zaman içeri girdim, ve ben... ve ben onu buldum.
J'ai vu la lumière à travers la porte, je suis entré et je l'ai trouvé.
Alkollü araç kullanmaktan içeri girdim ve hapiste yere düşüp donuma işedim.
Moi, je bois, mais je ne me suis pas soûlé depuis la présidence de Reagan. Accusé d'ivresse au volant, je me suis pissé dessus en prison.
Arka pencereden içeri girdim. Odasına gittim ve onu vurdum.
Je suis monté dans sa chambre et je l'ai tué.
Kapı açıktı, ben de içeri girdim.
J'ai frappé. La porte était ouverte, je suis entrée.
Ben içeri girdim, onu savuşturmağa çalıştım. Beni ayağımdam yakaladı. Ciddi değil.
J'ai voulu le retenir mais il m'a blessé la jambe.
Hayır, içeri girdim çünkü çok yorgundum.
Non.Je suis entrée, car j'étais fatiguée.
Bu yüzden biletimi alıp hemen içeri girdim.
- C'est pour cela que j'ai pris mon billet et ai préféré rentrer tout de suite.
Anahtarım vardı, içeri girdim.
J'avais une clé. J'ai dû entrer par moi-même.
Ben içeri girdim ve sen bana teşekkür ettin.
Je suis entré et tu m'as remercié.
Sonra pencereden içeri girdim... kitap okudum ve hayvanat bahçesinde çırılçıplak uyandım.
Je suis revenu par la fenêtre de devant, j'ai commencé à lire et je me suis réveillé nu au zoo.
Bir köpek saldırdı, kapı açıktı ve içeri girdim.
La porte était ouverte et un chien m'a attaqué!
İçeri girdim bile.
Je suis entré.
İçeri girdim!
J'entrai!
İçeri girdim ve herkese "kocaman selamlar, ahbab" dedim.
Je suis entré et j'ai dit : "Salut la compagnie!"
İçeri henüz girdim.
J'arrive à peine.
Kapı açıktı. İçeri girdim. Başına gelecekleri bilemezsin.
La porte était ouverte, je suis rentré.
- Bankada ne oldu? - İçeri girdim ama borç isteyemedim.
Je n'ai pas pu demander un prêt.
İçeri girdim, yoktu.
Le portier m'a fait entrer.
Bu sabah, her zamanki gibi, 8 : 30'da geldim. İçeri girdim...
Je suis venu comme d'habitude à 8h30.
İçeri girdim ve onu gördüm.
Je suis entré... Je l'ai découvert.
İçeri girdim, ve işi de kaptım.
Je suis montée. J'ai pris ce travail.
Ne demek istiyorsun? İçeri tek başıma girdim, ve öyle çıkacağım.
Combien d'argent as-tu?
- Daktiloyu almak için içeri girdim.
Je venais emprunter la machine...
İçeri girdim, anlarsın ya. Sonra öylece durdum.
Je suis entré, tu comprends, et j'y suis resté.
İçeri girdim ve uyuyakaldım. Yanlış bir şey yapmadım.
Je me suis endormi, mais je ne faisais rien de mal.
İçeri girdim, kibrit bulacağımı sanıyordum.
J'ai entendu la musique
"bu herifte iş var." İçeri girdim... ve tanıştık. ona bas gitar çaldığımı söyledim.
Ce type jouait bien. Je me suis arrêté. Je me suis présenté.
İçeri girdim, seninkine şöyle bir baktım, iyi görünmüyordu ben de biraz değiştirsem fena olmaz diye düşündüm.
Je passais, j'ai regardé, ça m'a paru bancal, j'ai peigné un peu.
İçeri girdim, merhaba bile demeden kız gelip sürtünmeye başladı.
Je suis entré et elle est tout de suite venue se frotter contre moi.
Bir kaç dakika önce zorla girdim içeri.
J'y suis depuis peu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]