Içeride değil tradutor Francês
294 parallel translation
"Oh, şey, sanırım içeride değil."
je suppose qu'il n'est pas rentré alors.
- Dr. Chumley içeride değil mi? - Görüştüğümüze sevindim. Doktor nerede?
- Je suis content de vous voir.
- Belli ki içeride değil.
- Il n'est pas à l'intérieur.
Kurşun içeride değil.
La balle est ressortie.
- Onu ben hakladım. - O neden içeride değil?
Pourquoi est-il libre?
Şu an içeride değil.
- Fiodor Ivanovitch. Il est absent pour le moment.
Bay DuBruis içeride değil, fakat her an gelebilir.
Je l'attends d'un instant à l'autre.
Saklandığını sanıyorsanız, kendisi içeride değil.
Il n'est pas là, si c'est ce que vous croyez.
Dr Gruber içeride değil.
Le Dr Gruber n'est pas là.
Muhtemelen içeride değil.
Il ne doit pas être là.
Baban içeride değil, değil mi?
Il est là?
Kendisi içeride değil mi?
- Est-elle là?
Beni içeride gördüğünü kimseye söylemezsin, değil mi?
Vous direz pas que vous m'avez vu, hein?
Hey, içeride misin, değil misin?
Eh, vous êtes là ou non?
Bir şey kesin, İçeride değil.
Pas de doute.
İçeride kimse yok, değil mi?
Il n'y a personne à côté, hein?
- Teşekkürler. - Bir süre içeride yattın, değil mi?
Tu as pris du bon temps?
Velev ki, o kadın burada, içeride. Sizi görmeye koşup gelmiyor nedense, değil mi?
Même si elle était chez moi, elle refuserait de te revoir.
Seni istiyorlar Nan, orada değil, içeride!
On vous demande, Nan. Là-dedans!
İçeride değil.
Il n'est pas là.
İçeride değil, kowboy.
Il n'est pas là, mon brave.
İçeride değil.
Elle n'est pas là.
Mümkün değil kız kardeşim içeride.
Impossible, ma sœur est là.
Luke'la ben dışarıya sürüklendik. Siz ikiniz de içeride tıkılıp kaldınız. Bir şeyler bizi ayırmaya çalışıyor gibi, öyle değil mi?
Si Luke et moi avons été attirés dehors pendant que vous étiez assiégées dedans, cela ne signifie-t-il pas qu'on cherche à nous séparer?
İçeride bir yerde değil.
Elle n'est nulle part à l'intérieur.
İçeride erkek var, değil mi?
- Et la radio! - T'as un coquin là-dedans?
İçeride şarkı söyleyen kızın sesi çok güzel, değil mi?
Cette fille qui chante, là, elle est excellent, n'est-ce pas?
- Dışarıda ondan hiç iz yok. - İçeride değil.
Aucune trace de lui.
- İçeride, değil mi?
- Il est là, n'est-ce pas?
- Ottavio içeride değil.
- Ottavio n'est pas là.
Hayır, bana içeride çalıştığını söyleyeceksin, değil mi?
Non, et maintenant, tu vas me dire qu'il travaille?
Bütün gün içeride olmak iyi değil.
Il ne faut pas rester enfermées.
Şeyi düşündün mü? Onunla öpüştüğünüz sahnelerde, sence de şey değil mi? Seninle birlikte ağzını açıp, dilini içeride dolandırdı mı?
Au fait, quand tu a eu des scènes de baisers avec lui... est-ce qu'il a ouvert sa bouche et promené sa langue dans la tienne?
- İçeride değil efendim.
- II n'est pas là, monsieur.
Öyleyse bu senin değil ve kale de seni içeride tutmak için yapılmış bir hapishane.
Donc elle n'est pas à toi. Et la forteresse est ta prison.
- İçeride değil.
- Il n'est pas là.
İçeride devam eder misin, Rose? Burası Fransız Mahallesi değil!
Faites-le entrer, restez pas en vitrine!
Üç ay tuttular içeride. - Üç ay bir şey değil.
Les juges, ils aiment pas tellement condamner les femmes.
Dışarıda ne gördüğüm benim umurumda değil. Benim görüntüm içeride.
Je me fiche de ce que je vois dehors.
Buraya değil tatlım, içeride tezgahın üstüne koy.
Pas ici, chéri. Sur le comptoir.
İçeride oturanlarınsa umurlarında değil.
Ceux qui sont là, restent indifférents!
Dışarı çıkmadı ama içeride de değil.
Elle n'est pas là-dedans.
Oralar gayet karlı. Petrol 2 kilometre içeride, ve 600 metre tebeşirli granitin altında değil.
C'est là que c'est juteux, pas à 2000 m dans les terres et à 800 m sous du granit de crétacé.
İçeride değil, burada!
Pas là-dedans, ici.
Sürekli içeride oturman sağlıklı değil.
Tu ne peux pas rester assis comme ça tout le temps, Jake. Ce n'est pas sain.
Bay Satô içeride değil. Bırakmak istediğiniz bir mesaj var mı?
M. Satô n'est pas là.
Hala içeride olmalılar, değil mi?
Ils doivent toujours être là?
İçeride mala vuruyordun, değil mi?
T'étais là-haut en train de tirer.
İçeride olmak komik, değil mi?
C'est bizarre, d'être dedans.
Bu kilitleme mekanizması bakılırsa, bu kapının amacı, kişileri dışarıda tutmak değil de, diğer tarafta ne varsa onu içeride tutmak için.
A en juger par le mécanisme de verrouillage, cette porte n'est pas conçue pour empêcher d'entrer, mais pour empêcher ce qu'il y a de l'autre côté de sortir.
İçeride eğlenceli ve vahşi, fakat aynı zamanda da... hüzünlü ve tam bağımsız değil.
C'est joyeux et sauvage au premier abord, mais en même temps, c'est triste et pas vraiment libre.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66