Nerede olduğunu biliyorsun tradutor Francês
284 parallel translation
Ona raporunu beklediğimizi söyle. - Ofisinin nerede olduğunu biliyorsun.
Dis-leur seulement qu'on attend leur rapport.
Pietro, şarabın nerede olduğunu biliyorsun.
Ça se fête. Pietro, tu sais où est le vin.
Sevgilim, geminin nerede olduğunu biliyorsun.
Mais, chérie, vous savez où est le navire.
Her şeyin nerede olduğunu biliyorsun.
Je vous ai tout montré.
Nerede olduğunu biliyorsun.
Vous savez où elle se trouve. Ici, face à vous.
O zaman nerede olduğunu biliyorsun... Viskinin.
Vous savez où est... le whisky?
Waterloo'nun nerede olduğunu biliyorsun değil mi?
Vous savez où se trouve Waterloo, n'est-ce pas?
Leo! Onun nerede olduğunu biliyorsun.
Léo, vous savez où elle est.
Nerede olduğunu biliyorsun, değil mi?
Tu sais où c'est je suppose?
Nerede olduğunu biliyorsun.
Tu sais où elle est.
O orospu çocuğunun nerede olduğunu biliyorsun ve bize söyleyeceksin!
Et tu vas nous le dire!
Yedek parça deposunun nerede olduğunu biliyorsun!
Tu sais où est la quincaillerie?
Kapının nerede olduğunu biliyorsun.
Tu sais où est la sortie.
Nerede olduğunu biliyorsun.
Tu connais.
Nerede olduğunu biliyorsun, öyle değil mi Büyük Al?
Tu sais où elle est, ta queue, Big Al?
Nerede olduğunu biliyorsun.
Tu sais où elle est!
Homer kendine "kim olduğunu biliyorsun" diyen bir adam seni biraz önce "nerede olduğunu biliyorsun" da gizli bir "şey şey" e çağırdı.
Homer, un type qui dit s'appeler "tu sais qui", vient de t'inviter à un secret "tu sais bien" au "tu sais où".
Kapı kolunun nerede olduğunu biliyorsun, Tom.
Tu sais où est la poignée de porte, Tom.
Sende olmadığını biliyorum ama nerede olduğunu biliyorsun.
Je sais que tu ne l'as pas, mais tu sais où il est.
Umarım coğrafya bilgin iyidir. Filistin'in nerede olduğunu biliyorsun değil mi? Karşı dağın yamacında değil yani!
J'espère que vous êtes fort en géographie, hein... vous sutuez un peu la Palestine ce n'est pas la porte à côté...
Bizim hala işimiz var, ama sen nerede olduğunu biliyorsun, değil mi?
J'ai encore des rondes à faire, mais tu sais oû ça se trouve, pas vrai?
Şu hançerin nerede olduğunu biliyorsun, değil mi?
Tu sais où est l'épée.
Nerede olduğunu biliyorsun.
Tu sais bien où elle est.
Nerede olduğunu biliyorsun.
Au sanatorium de la plage, tu sais où c'est.
Tamam, sen nerede olduğunu biliyorsun, benden daha iyi.
Tu sais mieux que moi si ca colle.
- Ama Jimmy'nin nerede olduğunu biliyorsun, değil mi?
Mais vous savez où est Jimmy, n'est-ce pas?
Nerede olduğunu biliyorsun. Söyle şimdi.
Tu le sais, dis-le-moi.
Onun nerede olduğunu biliyorsun, değil mi?
Tu sais ou il est, pas vrai?
Yani onun nerede olduğunu biliyorsun?
Tu sais donc où il est?
Öyleyse nerede olduğunu biliyorsun.
Alors, vous savez où il se trouve.
- Nerede olduğunu biliyorsun.
- Où tu sais.
Sanırım nerede olduğunu biliyorsun.
Vous savez où elle est.
Nerede olduğunu biliyorsun.
Tu sais où il est.
Sabah uyanınca, nerede olduğunu mutlaka biliyorsun.
On sait toujours quand vous vous levez le matin.
Nerede olduğunu söylemezsen, ne olacağını biliyorsun.
Dites-moi où il se trouve sinon vous savez ce qui va arriver!
Nerede olduğunu gayet iyi biliyorsun.
Tu le sais bien!
Sadece bir kişi nerede olduğumuzu biliyor, kim olduğunu biliyorsun...
La seule qui pourrait nous indiquer la sortie, c'est la fille.
Eyfel Kulesi " nin nerede olduğunu biliyor. Biliyorsun, değil mi Kent?
Il sait où est la Tour Eiffel.
Charlie, evimin nerede olduğunu biliyorsun.
Charlie, tu le sais bien!
En son nerede olduğunu, nereye gitmeyi planladığını biliyorsun.
Attrapez-la!
Ama sen nerede olduğunu da biliyorsun!
Mais toi, tu sais où il est.
- Nerede olduğunu nasıl biliyorsun?
- Comment sais-tu où est Ia chambre?
Biliyorsun, o... o nerede sorumlu olduğunu anlamıyor.
Il ne prend pas ses responsabilités.
Herkesin kamarasının nerede olduğunu, nasıl biliyorsun?
Comment le sais-tu?
iyi konuşma... maskeli kahraman kutunun nerede oldugunu biliyorsun dikkatli ol
Ensuite, séparons-nous. Bonne idée! Vous êtes le seul à connaître sa cachette.
Nerede olduğunu biliyorsun.
Tu sais où.
Yani nerede olduğunu biliyorsun.
- Vous savez donc où il est.
Mektubuna göre, o şeyin nerede olduğunu sadece sen biliyorsun.
Il écrit que vous êtes le seul à savoir où c'est.
Benden başka kimse nerede olduğunu bilmiyor, bunu biliyorsun.
Je suis le seul à savoir où il est.
Onun hayatta olduğunu biliyorsun ama nerede olduğunu bilmiyorsun öyle mi?
Il est en vie, mais vous ignorez où?
- Nerede olduğunu nerden biliyorsun?
- Comment tu sais où elle est?
nerede olduğunu biliyor musun 136
nerede olduğunu bilmiyorum 143
nerede olduğunu biliyorum 70
nerede olduğunu söyle 43
nerede olduğunu 16
nerede olduğunu bilmiyoruz 24
nerede olduğunu biliyor musunuz 49
nerede olduğunu sanıyorsun 19
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
nerede olduğunu bilmiyorum 143
nerede olduğunu biliyorum 70
nerede olduğunu söyle 43
nerede olduğunu 16
nerede olduğunu bilmiyoruz 24
nerede olduğunu biliyor musunuz 49
nerede olduğunu sanıyorsun 19
biliyorsun 4418
biliyorsunuz ki 33
biliyorsunuz 744
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
nerede yaşıyorsun 103
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
biliyorsun ki 112
biliyorsundur 23
biliyorsun değil mi 147
biliyorsun ya 20
biliyorsun bunu 34
biliyorsun işte 57
nerede yaşıyorsun 103
neredesin 2085
nerede yaşıyorsunuz 33
nerede oturuyorsun 94
nerede 4371
neredesin sen 33
neredeyiz biz 73
nereden 256
neredeydin 834
neredesiniz 293
nerede kalmıştık 239
nereden geliyorsun 129
nereden biliyorsun 934
nerede 4371
neredesin sen 33
neredeyiz biz 73
nereden 256
neredeydin 834
neredesiniz 293
nerede kalmıştık 239
nereden geliyorsun 129
nereden biliyorsun 934
neredeyim 174
nerede o 1480
nerede kaldın 193
nereden buldun 91
neredeyse 363
neredeyim ben 198
neredeyse bitti 135
nerede buldun 38
neredeydiniz 81
nerede bu 162
nerede o 1480
nerede kaldın 193
nereden buldun 91
neredeyse 363
neredeyim ben 198
neredeyse bitti 135
nerede buldun 38
neredeydiniz 81
nerede bu 162