English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ N ] / Neredeyse hiç

Neredeyse hiç tradutor Francês

1,191 parallel translation
Neredeyse hiç gücün kalmadığında gerçek yüzün ortaya çıkar.
Quand on a une flotte réduite, c'est autre chose!
Bir de aynı rahmi paylaştığımızdan beri neredeyse hiç konuşmadığım kız kardeşim var.
Ma jumelle, je lui ai pas parlé depuis qu'on partageait un utérus.
Neredeyse hiç bozulmamış.
Elle est presque intacte.
Neredeyse hiç haber yollamadın, sanki varolduğumu unutmuş gibiydin.
Tu m'as complètement oubliée.
Ki onunla neredeyse hiç oynamıyorsun.
Et tu joues déjà plus avec. Si, je joue avec.
Evde neredeyse hiç içki kalmadı. Kendime biraz Brown's almam lazım.
Y a rien à boire dans cette baraque!
Neredeyse hiç yaralı yok.
Il n'y a presque pas de blessés.
Mima-rin neredeyse hiç yoktu.
On ne voit même pas Mima!
Babamla ben neredeyse hiç konuşmuyoruz bile.
Tu sais, mon père et moi, on se parle à peine.
Hayır. Neredeyse hiç gelmedin.
Tu n'es presque jamais venu.
Anastomoz ameliyatından sağ çıkma şansı neredeyse hiç yok.
Je dirais que ses chances de survivre à une anastomose sont à peu près nulles.
Söz noelden açılmışken... Monica ve ben yeni bir işe başladığımızdan ötürü bu sene neredeyse hiç paramız yok. Bu nedenle belki de bu sene Gizli Noel Baba'yı yaparken herkes sadece bir hediye alır.
A propos de Noël... comme on commence notre affaire et qu'on n'a pas un sou... cette fois, ça pourrait être secret et limité à un cadeau.
Neredeyse hiç işe yaramaz.
Ça ne marche presque jamais.
Tarzın yok, neredeyse hiç acayip değilsin ve bilmiyorum ne yapıyorsun ama burada yapmanı istemiyorum.
Vous n'êtes ni charismatique ni choquant. Et vous ne m'impressionnez pas du tout.
Şey, neredeyse hiç kimse.
Enfiin, presque personne.
Neredeyse hiç trafik yok.
T'as aucune circulation.
Neredeyse hiç.
Je ne viens presque jamais...
Bir adam ortaya çıkıyor. Senin yanından neredeyse hiç ayrılmıyor.
Un type apparaît à tes côtés.
Neredeyse hiç hava geçirmiyor.
L'air passe mal.
Biz o bölge ile daha önce neredeyse hiç ilgilenmemiştik.
Nous ne nous étions jamais beaucoup souciés de ce secteur.
Dün gece, arkadaşım Miranda Hobbes neredeyse hiç tanımadığı bir adam tarafından akşam yemeğine davet edildi.
Hier soir, mon amie Miranda était invitée à une fête... chez un homme qu'elle connaissait à peine.
Nüfusun yüzde 53,5'ini oluşturuyorlar ve brüt gezegen gelirine neredeyse hiç katkıları olmuyor.
Elles représentent 53,5 % de la population et ne contribuent pratiquement rien au revenu planétaire brut.
Sana ilaç verilmiş olmasına rağmen neredeyse hiç zarar görmemiştin.
Tu étais drogué mais sain et sauf, enfin presque.
O gece neredeyse hiç uyumadım.
J'ai à peine dormi cette nuit-là.
Sayende şehirde neredeyse hiç suç kalmadı. - Boş zamanlarında ne yapıyorsun?
Grâce à vous, le taux de criminalité est presque nul.
Ruben Gonzalez'in son 10 yıldır piyanosu yoktu. Neredeyse hiç çalmamıştı.
Rubén Gonzalez n'avait plus de piano depuis dix ans.
- Sonuç? Senin neredeyse hiç ağır ceza duruşması deneyimin olmadı.
T'y connais quasiment rien en pénal.
Neredeyse hiç almadım.
J'en ai presque pas eu.
Demek neredeyse hiç tanımadığın birinin tavsiyesini dinleyeceksin?
Tu écoutes un type que tu connais à peine?
Grace haftanın 7 günü çalışıyorsun. Neredeyse hiç görüşemiyoruz.
Tu travailles sans cesse, je ne te vois plus.
Neredeyse hiç.
Presque jamais.
Tedavisi için geriye neredeyse hiç para kalmıyor.
Il ne reste plus un sou pour les traitements appropriés.
Unutmayalım ki, kısa süre önce okyanusta neredeyse hiç balık kalmamıştı ve dünya nüfusunun yarısı açlık tehlikesiyle karşı karşıyaydı.
Vous savez, il n'y a pas si longtemps... les océans étaient presque vides... et la famine menaçait la moitié de la planète.
Neredeyse hiç uyumadı.
Elle a quasiment pas dormi.
Böyle vakalarda mucizeler bile neredeyse hiç olmaz.
Dans ce cas il n'y a pas de miracles.
Bir tane Degtyarev makineli var. Neredeyse hiç kullanılmamış.
Il y a un canon Degtyarev automatique, jamais utilisé.
Böyle söyleme, Yun yun'u neredeyse hiç tanımıyoruz.
On ne peut pas dire ça. On la connaît à peine.
Böylece, birbirinin aynı birçok ürün.. .. birçok rakip.. ve neredeyse hiç kar edemedik.
Trop de produits semblables... trop de concurrence... presque aucun profit...
Bu abimin. Neredeyse hiç giymezdi.
C'était à mon frère, il ne la met presque plus.
Ve neredeyse sekiz gündür Gölgeler hiç saldırmıyor.
Nous n'avons pas été attaqués par les Ombres depuis 8 jours.
Hiç "neredeyse" oldu mu...?
Est-ce que c'est presque arrivé?
Hiç tuzağa düşürülmemiş bir hayvan gibi, Neredeyse herşeye yetenekliydi.
Comme un animal pris au piège, elle était capable de tout.
- Neredeyse bir yıl boyunca hem de. Aslında hiç de fena anlaşmıyorduk.
Un an et des poussières.
Neredeyse yedi yıldır hiç konuşmamıştık.
On ne s'était pas parlé depuis sept ans.
Neredeyse hiç üniversite için uzağa gitmemişim gibiydi.
Approche.
Sonraki birkaç hafta kızları neredeyse hiç göremedik.
Les semaines suivantes, on les vit à peine.
Neredeyse hiç.
Seulement Seung-min Oh et Kiyon Kim?
Ben ile neredeyse öpüşeceğimiz bir an yaşamıştık Meghan'ın aptal aşk büyüsü işe yaramıştı sanki ama yaşanan, eminim ki, benim farklı bir şeymiş gibi algıladığım bir "hiç" anıydı.
J'ai eu l'impression que Ben et moi avons failli nous embrasser, comme si le sort débile de Meghan avait marché, mais je suis sûre que c'était un rien que j'avais pris pour autre chose.
Aynen böyle. "Hiç." Ve sonra bütün gece neredeyse benimle hiç konuşmadı.
"Rien." Puis elle m'a à peine parlé le reste de la soirée.
Yani hiç oyun oynamayacağım. Neredeyse şimdikinden de az... Şey gibi...
Donc, tu baiseras encore moins que maintenant, c'est-à-dire...
Neredeyse birbirilerini hiç tanımayan ve yan yana oturan bir adam ve kız.
Un garçon et une fille qui se connaissent mal s'assoient l'un à côté de l'autre.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]