English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ N ] / Nıye

Nıye tradutor Francês

9,924 parallel translation
Audrey'ye bugün sadece olumlu şeyler düşünmesini söyledim.
J'ai dit à Audrey de n'avoir que des pensées positives aujourd'hui.
- Bir de az turşu ye. Anasının gözü kadar var.
Fais de la pub pour le kimchi, on en a des tonnes.
Kan akışını dakikada 1000 cc'ye çıkartın. Ateşini de 34 dereceye düşürün.
Envoyez 1 000 ml de sang par minute, 1 ampoule d'épi, et baissez la pompe à 34 °.
Bayan Blinksy'ye cinsel bir ayrıcalık için yalvarırken senin odana dalsaydım kendini kötü kullanılmış sayar mıydın?
Si je faisais irruption dans votre chambre, tout moite, au moment où vous demandiez les faveurs de Mme Blinsky, vous considéreriez-vous outragé?
Bizimle çalışacağınız için memnunuz. Büyükelçi Kelly'ye suikast düzenleneceğine dair bir istihbarat ya da uyarı var mıydı?
Quelconque Information ou préalable avertissement que quelqu'un allait essayer d'assassiner L'Ambassadeur Kelly?
Tesadüfe bakın ki siz çıkmayı beklerken Al Tunis Tugayı'mn birkaç şüpheli üyesi Air France'ın direkt Paris bağlantısıyla Mexico City'ye giden bir uçağına bindiler.
Comme par hasard, pendant que vous attendiez votre extraction, plusieurs... membres suspectés de la brigades d'Al Tunis ont embarqué dans un vol d'air France pour Paris. avec un vol direct en direction de la ville de Mexico.
- Muhtemelen L.A.'ye. sizin değil, Yüzbaşı Beck için geldiler sayın büyükelçi.
Ils sont probablement à L.A pour avoir le Capitaine Beck.
15 dakika önce San Ysidro sınırından ABD'ye girdi.
Il à passé la frontière de San Ysidro vers les USA il y à 15 minutes.
Hatta Park Slope'ye açacağımız kasap dükkanını bile konuştuk.
Nous avons déjà parlé à propos de l'ouverture du boucher dans le Park Slope.
Tatlı değil, sıcakken ye.
Même si vous n'aimez pas le sucré, ça vous plaira.
-... sonraki sabah 7'ye kadar orada kaldı.
Alors, les Ass Hats n'ont pas menti?
Annemin bacağını iyileştirdi. Charlie'ye yardım etti ve Alana'nın içindekileri yerine soktu. Bizi kurtardı.
Il a réparé sa jambe, il a aidé Charlie, et il a remis les entrailles d'Alana à l'intérieur.
Kız kardeşe ihtiyacı yok. Lucy'ye ihtiyacı yok.
Il n'a pas besoin d'une soeur ou de Lucy.
Lucy'ye giyecek güzel bir şeyler satın alın.
Achetez une jolie tenue à Lucy.
Melezlerin kadınları barlarda avladığını biliyorum bunun Lucy'ye mevcut görevde yardımcı olacağını düşündüm.
Les hybrides ciblent les femmes dans les bars, alors ça pourrait aider Lucy à se préparer pour... la mission en vue.
Onları termal görüntüleme sistemiyle takip ettiğimizi fark etmiş olmalılar. Bu yüzden vücut ısılarını 28 dereceden 37'ye çıkardılar.
Ils ont compris qu'on les traquait avec des caméras thermiques, donc ils ont augmenté leur température corporelle de 29 ° à 37.
Sona erme tarihimi kaldırmanın bir yolunu bul yoksa Julie'ye her şeyi anlatırım.
Trouve un moyen pour enlever ma date d'expiration ou je raconte tout à Julie.
Arabama atlayıp, küçük bir gezintiden sonra GSC'ye gitmeye ne dersin?
Vous n'avez rien à dire. Et si on sautait dans mon camion, et qu'on faisait une petite balade. nous trouverons une pièce au GSC.
- Travma 2'ye alın.
- Mettez-la en 2.
Allah'a şükür Prıdence, yarın o küçük, bebeksi, seksi vücuduyla İngiltere'ye dönüyor. Ve kaprisli mizahı ile. Ve sonunda Luke geri gelecek.
Dieu merci Prudence rentre en Angleterre demain avec son corps de poupée gonflable avec ses caprices sans effort, et enfin j'aurais Luke pour moi.
Tanrı'na dua etmenin Christine'in Buddy'ye pasta vermesinden farkı yok.
Toi priant pour ton Dieu n'est pas si différent de Christine donnant une part de gâteau à Buddy.
Tamam, Pasifik'ten Iwilei'ye dönersen yollarını kesersin.
Prends Pacific vers Iwilei, ça devrait leur barrer la route.
Tek yapmamız gereken Bonnie'ye bunu hatırlatmak. Sen nasıl hatırladın?
On doit juste le rappeler à Bonnie.
Onu sevelim demiyorum. Ama Bonnie'ye oradan nasıl kurtulacağını söylemenin bir yolu varsa...
Je ne dis pas qu'on doit l'aimer, mais si on peut dire à Bonnie comment s'en sortir...
" Cesedimi bulursanız, bunu Birdie'ye verin ki adını haydırarak öldüğümü bilsin.
" Trouvé sur mon corps, donnez-le à Birdie qui me saura mort chantant son nom.
Fransız Rivierasın'daki arkadaşınız hakkında Paris'ten söylentiler duyduğumuzu Rene'ye söyle.
Dites à René que nous avons entendu une rumeur venant de Paris concernant ses amis du Café de l'Azur.
Bombaların tasarım şemalarını görebilmek için Kord Endüstri'ye sızmıştım.
J'ai piraté Kord Industries pour récupérer les schémas de conception de leurs bombes.
Çarpmanın gücünü azaltmıyor ama metal kurşunun yolunu 10 cm'ye kadar saptırıyor.
Il n'amortira pas la force du choc, mais ça déviera la trajectoire d'une balle de métal de 10,16 cm.
Suçlayanların eşyaları arasında İngiltere'ye güvenli geçişi garanti eden mektuplar vardı.
Parmi les biens des accusateurs il y avait des lettres garantissant un passage sûr vers l'Angleterre.
Bunu Lily'ye nasıl yaparsın?
Comment peux-tu faire ça à Lily?
ABD'ye yönelik yepyeni tehditler olmadan Yeni Dünya Düzeni olmaz.
Il n'y a pas de Nouvel Ordre Mondial sans de nouvelles menaces contre les USA.
Dash, bunu arazi özellikleri ve GPS koordinatlarıyla birlikte Charlie'ye yollar mısın?
Dash, peux-tu télécharger ça pour Charlie? avec les spécificités du terrain et les coordonnées GPS?
Bir dakika şimdi, doğru mu anladım? Bir Folterseele'ye woge yaptırmanın tek yolu ondan cinsel olarak etkilenmek mi?
Donc si j'ai bien compris, la seule façon d'obliger une Folterseele à woguer est d'être sexuellement attiré par elle?
Fakat dünyanın her yerinden Rwanda ve Somali'ye satış yaptığı biliniyor. Soykırım ihtiyaçlarınız için her tür silah temin edilir, değil mi?
Mais il est connu pour vendre à travers le monde, du Rwanda à la Somalie toutes les armes nécessaires à un génocide.
Katili Wyatt Morris, teslimatlar sırasında Lucy'ye fazla yaklaşıp kadını rahatsız eden bir kurye.
Son tueur, Wyatt Morris, un livreur devenu un peu trop familier avec Lucy lors de ses livraisons, ce qui la rendait mal à l'aise.
Birisinin DHS'ye girip her yeri arayıp flaş diski bulmaya çalıştığını söyledi.
Elle vient de me dire que quelqu'un s'est introduit dans leur bureau et l'avait ravagé en cherchant la clé USB.
Roxy'ye 12 bin geri ödeyecekler gerçi burunlarının dikine gidecekler yine ama önemli olan bizim kazanmamız.
Ils vont donner à Roxy 12 mille en arriéré de salaire. ce qui va probablement aller directement dans son nez, mais le fait est que l'on a gagné.
Lee'ye ailemi öldürdüğümü söylemedim ki ben.
Je... n'ai jamais dit à Lee que j'avais tué mes parents.
Neden Jerome'u Arkham'dan çıkarıp GCPD'ye saldırsın ki?
Pourquoi aurait-il fait évader Jerome ou attaquer la police? Il ne l'a pas fait, mais c'est cette fouine qui gère maintenant.
Şöyle, herkesin boya kalemleri vardır agresif küçük gelincik ressamın Edi'ye küçük panda kafaları hakkında söylediği yalanları söyledikten sonra nokta.
Ça donne : "Chaque Individu Aura des Crayons " Après avoir Dit à Cette Agressive
Evet, yüzüğün düğün günü saat 2'ye hazır olacağını söyledi.
Oui. Il a dit que la bague sera prête à 14 heures le jour de la cérémonie.
Sophie'ye taşınıyorum.
J'emménage avec Sophie.
Sadece onun eşyalarını Sophie'ye taşımaya ve bizimkinden çıkarmaya hakkı olduğunu söylüyorum.
Je dis juste, il a le droit de déménager quelques unes de ses affaires dans l'appartement de Sophie et dehors du nôtre.
İki'ye yardım edememiş olabiliriz.
On n'a peut-être pas pu aider Deux.
Eğer Ari'ye yeterince yakın olursam Sarkissian'ları bitirebiliriz, değil mi?
Ari passe second dans le commandement, et si je suis assez proche d'Ari, on pourra boucler les Sarkissian.
Senin Teceta'ye bir kere daha uğrayacağını söylediler.
Ils disent que tu vas à Tecate faire un dépôt?
Pete, Leanne'ye çayın hazır olduğunu söyle.
Pete, dis à Leanne que son thé est prêt.
AVM'ye gidiyorlar, halka açık bir yer.
Ce n'est pas un rencard. Elle va au centre commercial, un lieu public.
Kendime sadece AVM'ye gittiklerini söyleyip duruyorum.
Je ne cesse de me rappeler, ce n'est qu'un centre commercial.
"Nadir bir kuş" un satışı ile alakalı yurtdışından ABD'ye yapılan düzinelerce kriptolu mesajlaşmanın kanıtı
Et les relevés d'une douzaine de messages cryptés venant d'outre-mer vers les États-Unis, échangeant sur la vente d'un oiseau précieux et plutôt rare.
ABD'ye giriş yaptığını gösteren bir kaydımız var. Ayrıca Bükreş'ten yazılmış ve "nadir kuş" un satışından bahseden... kriptolu mesajlar da mevcut.
Il y avait aussi plusieurs messages codés en provenance de Bucarest, qui parlaient de la vente d'un oiseau rare.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]