Savaşta tradutor Francês
3,799 parallel translation
Ülkem, uzun süredir bir savaşta yer aldı.
Mon pays est impliqué dans une guerre depuis toujours.
Muhtemelen bu odadaki çoğu kişi savaşta o ya da bu yanda çarpışmıştır.
La plupart d'entre nous dans cette pièce avons combattu lors d'une guerre, d'un côté ou de l'autre.
Savaşta düştü.
Tombé glorieusement au champ d'honneur.
Bulduğumda ise, bu savaşta doğru tarafta olmak isteyeceğine eminim.
Et quand ça sera le cas, vous allez vouloir vous trouvez du bon côté.
- Naomi, aşkta ve savaşta her şey mübahtır.
- Naomi, tous les coups sont permis en amour
2. Bölük'teki insanları savaşta tutmanla ne kadar gururlandım anlatamam.
Je ne peux pas vous dire à quel point je suis fier de la façon dont vous avez réussi à tenir la 2nd Mass au combat.
Ama şansımız şu ki savaşta bunların bazılarına sen liderlik edeceksin.
Mais le risque est que tu vas en mener certains au combat.
3 oğlum savaşta can verdi.
Mes 3 garçons sont mort durant la guerre.
- Savaşta kötü adamları vurmuş.
- Il tuait les méchants à la guerre.
Senin savaşta gördüğün ölü askerler gibi bir bağ ya da İrlandalı haydutların ki gibi ayaklanmalar sırasında gördüğüm.
Conme les liens des soldats morts que tu as vu sur les champs de bataille ou les liens des brutes irlandaises que j'ai vu pendant la révolte?
Para, savaşta herşeylerini kaybetmiş bazı yoksul New Orleans'lı kadınlara yardımcı olacaktır.
L'argent aiderai aussi les femmes pauvres de la Nouvelle Orléans qui ont tout perdu pendant la guerre.
Annie'nin beni birlikte gördüğü Güneyli beyefendi, savaşta harap olmuş güneyli siviller için bir yardım fonu önermektedir.
Le gentleman du Sud avec qui Annie m'a apparemment surprise, propose que nous levions des fonds pour les civiles du Sud ravagés par la guerre.
Seni savaşta gördüm.
Je t'ai vu au combat.
Müvekkilim savaşta bu ülkeye hizmet etti.
Mon client a servi son pays en temps de guerre.
Aşkta ve savaşta her şey mübahtır.
Pas de pitié en amour comme à la guerre.
Clay'e karşı giriştiğin savaşta onu kullanıyorsun.
Tu l'as enrôlé dans ta guerre avec Clay.
Savaşta neler yaptığını biliyorum, ve sen ölmeden önce bildiğimi bilmeni istedim.
Je sais ce que vous avez fait pendant la guerre, et avant de mourir, je veux que vous sachiez que je sais.
Savaşta görevli bir hemşireyim... ve albayken kendisiyle tanışmıştım.
J'étais infirmière durant la guerre et lui n'était que colonel.
- Hiç savaşta bulundun mu?
Vous avez déjà été au combat?
Ancak birinin devreleri savaşta hasar görmüş olmalı.
Mais l'un d'eux a dû avoir son circuit endommagé dans la bataille.
Savaşta savaşmış olmak için çok gençsin,... daha önce kimseyi vurmadığını varsayıyorum, değil mi?
Trop jeune pour se battre en guerre, donc je suppose que vous n'avez jamais tué personne avant, n'est-ce pas?
Aslında çerçeve büyük babamın. Savaşta hayatını kurtarmış.
Elles ont sauvé mon grand-père, pendant la guerre.
Arthur'u savaşta kaybettik.
Nous l'avons perdu dans la bataille.
İlgimi çekmesi için hayvanların konuşuyor olması ya da savaşta olmaları gerek.
Faudrait qu'ils parlent ou qu'ils soient en guerre pour m'intéresser.
Beraber kaç savaşta galip geldik bilemezsin.
On a remporté des tas de victoires, ensemble.
Republic City savaşta.
Republic City est en guerre.
Cumhuriyet Şehri artık savaşta.
Republic City est en guerre.
Babası savaşta bir generaldi, kaybeden tarafta ve savaş sona erdiğinde sokakta kurşuna dizildi.
Son père était général pendant la guerre, du côté des perdants, et à la fin du conflit, il a été abattu dans la rue.
Bazen savaşta bu gibi şeyler kendiliğinden çözülüverir.
Parfois en temps de guerre, Ce genre de choses ont moyen de se régler d'elles-mêmes.
Bunu Jimmy'e ve savaşta kaybettiklerimize borçluyuz.
Nous le devons à Jimmy et à tout ceux que nous avons perdu de rester au combat.
Bir profesörün savaşta ne işe yarayacağını anlayamamıştım.
J'ai jamais vu comment un professeur pouvait être utile au combat.
Taze dul Katrina var kaza geçirmiş bir çocuk ve Alex'in savaşta yaşadıkları.
Une jeune veuve de Katrina, un enfant récupérant d'un accident et l'expérience d'Alex à la guerre.
- Savaşta olduğumuz dönem ile ilgili.
- Ca concerne ce qu'on faisait durant la guerre.
- Savaşta insanların her gün yaptığı buydu. - Bu son derece tehlikeli.
- C'est extrêmement dangereux.
Canım, derin bir nefes almalı ve bana bilmem gereken şeyi söylemelisin. Söylemezsen, savaşta geri döndüğün şu küçük ek iş ile ilgili sözler yayılabilir.
- Tu vas inspirer profondément et me le dire, car si tu ne le fais pas, une rumeur pourrait se répandre sur tes petits à-côtés pendant la guerre.
Savaşta birini mi kaybettiniz yoksa?
Vous avez perdu quelqu'un à la guerre?
General Wood'un Cumberland Ordusu'nda göreve başlayalı dört hafta olmuştu. Ama yüzlerce adamın savaşta öldürüldüğüne şahit olmuştum bile.
"c'était seulement ma quatrième semaine servant avec l'armée du Cumberland du Général Wood, mais j'avais déjà vu des centaines d'hommes tués à la guerre."
Babam savaşta öldü. Annemi de grip öldürdü.
Mon père a été tué à la guerre et ma mère est morte de la grippe.
en nihayetinde bu savaşta hep beraber savaşıyoruz.
Parce que, à la fin, nous faisons tous cette guerre ensemble.
Ben savaşta mücadele ettim.
J'ai combattu à la guerre.
Bunun savaşta yaşadıkları ile mi bir ilgisi var? Detay veremem.
- Je crois que c'est quelqu'un de très dangereux.
Savaşta stratejik değeri olanları korumayı öğrenmiştim.
A la guerre, j'ai appris à défendre les atouts stratégiques.
Bu Kaptan Amerika ayakları ne oluyor? Savaşta gözlerimi kaybettiğim halde dimdik ayaktayım halleri. Bunların bana ilham vermesi mi gerekiyor?
Je veux dire, qu'est-ce que c'est que cette routine de Captain America 2.0, cette condition de combat aveugle, pourtant optimale, est supposée m'inspirer?
Savaşta yaralısı, delirmiş olanları.
Les balafrés, marqués par le combat, les fous.
Savaşta her şey mübahtır.
Tout est juste dans la guerre.
Bakın, son savaşta Overtons kardeşimi öldürdü.
Écoutez, pendant la dernière guerre, les Overtons ont tués mon petit frère.
- Seninle savaşta falan değilim.
Je ne suis pas en guerre avec toi.
Terörle savaşta kullanması için Pentagon bir prototipini gizlice Mısır ordusuna verdi.
Le pentagone a donné un prototype à l'armée Egyptienne pour la guerre de la terreur.
Orada bulundum, savaşta. Yaşlı bir kadından çok daha kötüydü.
J'y suis allé... au combat... et c'est bien pire que n'importe quelle vieille femme.
Savaşta olanlarla ilgili hiç konuşmazdı.
Il n'a jamais beaucoup parlé de ce qui s'est passé pendant la guerre.
Savaşta yaptıklarınızı bildiğinden daha fazlası değil bildiği.
Au revoir, Mme Gray.
savaştan sonra 47
savaştayız 44
savaştan önce 32
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaştayız 44
savaştan önce 32
savaşçı 50
savaş 353
savaşçi prenses 68
savaşçı prenses 29
savaşın 42
savaşçılar 32
savaşa 30
savaş ve barış 20
savaşlar 27
savaş var 18
savaş tanrısı 21
savaş başladı 22
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaşacağız 28
savaşalım 20
savaşlar 27
savaş var 18
savaş tanrısı 21
savaş başladı 22
savaşacağım 16
savaş mı 39
savaş bitti 121
savaşacağız 28
savaşalım 20