Suçlu benim tradutor Francês
319 parallel translation
Hem gerçek suçlu benim hem de burada çalışmadığım için kimsenin canı acımayacak. Evet!
J'ai l'avantage d'être vraiment coupable et de ne pas travailler ici, donc personne ne sera blessé.
Suçlu benim!
Je suis coupable!
Eğer öyle bir şey yaptıysa suçlu benim çünkü çok istedim.
S'il a joué un rôle là-dedans, c'est moi la coupable parce que j'ai trop demandé.
Tek suçlu benim o değil.
Moi seule, pas lui.
Suçlu benim. Ve hiç bir itiraz olmaksızın işten çıkarılmayı kabul ediyorum.
Je suis coupable, et j'accepte ce renvoi déshonorant sans protester.
- Tek suçlu benim.
- Il ne faut blâmer que moi.
Suçlu benim.
C'est ma faute.
- Suçlu benim, efendim.
- Excusez-moi.
Şimdi kaybettin diye suçlu benim!
Maintenant que vous perdez, c'est ma faute.
Türkçesi suçlu benim yani!
Ce qui, en anglais, veut dire que j'ai tort.
Buradaki tek suçlu benim!
Ici le seul coupable... C'est moi!
Belki de suçlu benim.
Il se peut qu'il y ait aussi de ma faute.
- Öyleyse suçlu benim, öyle mi?
- J'en suis responsable?
- Ama suçlu benim. - Hayır, değilsin.
- Je suis coupable.
Suçlu benim! Yapabileceğimi ben söyledim!
J'ai dit que je savais naviguer alors que non.
Hepiniz benim suçum olduğunu düşünüyorsunuz, değil mi? KDV adamını aradığım için suçlu olduğumu düşünüyorsunuz.
vous pensez tous que c'est à cause de moi parce que j'ai téléphoné à l'inspecteur des impôts
Allah adına yemin ederim ki, suçlu olan tek kişi benim!
"Je le jure sur Allah : Moi seul suis coupable!"
Benim fikrime göre gayet tipik bir suçlu.
Un criminel, clairement.
Kendimi biraz suçlu hissediyorum. Suçlanması gereken kişi biraz da benim.
Je me sens un peu coupable.
Yani benim suçlu olduğumu mu düşünüyorsunuz?
Vous me croyez coupable?
- Benim suçlu olmadığımı biliyor.
Elle sait que je ne suis pas coupable.
Gerçekten benim suçlu olduğumu düşündün değil mi?
Tu m'as cru vraiment coupable, hein?
- Tamam. Benim suçlu olduğuma inanmana ramak kaldığını hatırlamaya çalış.
Rappelle-toi que tu as failli me croire coupable.
Benim kadar suçlu olsanız daha iyi olurdu.
Mieux vaudrait que vous soyez coupable comme moi.
Ringer sadece gerçeği söyleyeceğine dair kitap üzerine yemin edene kadar benim kararım da suçlu olduğu yönündeydi.
Et le jury non plus. Je le pensais coupable, mais Ringer a juré sur la bible de dire toute la vérité.
- Suçlu olan benim.
C'est moi seul!
Bu aptal gibi, benim gibi suçlu!
Comme ce pauvre idiot! Comme moi!
Suçlu benim biliyorum tek suçlu benim! Mutlu oldun mu şampiyon?
Tu es content, champion?
Suçlu benim biliyorum!
C'est ma faute!
Suçlu olan benim.
Je suis coupable.
Peki suçlu benim!
- Et ça retombe sur moi.
Benim suçlu olanları, suç ortaklarını bulmam gerek.
Il faut que je trouve les coupables, les complices.
" Benim bir suçlu olduğumu ve cezalandırılmam gerektiğini söylediler.
Ils m'ont dit qu'étant un criminel, je devais être puni.
Seni görevlendirdiğim için senin... Manuel seni uyandırmadığı için onun... suçlu olduğunu düşünüyordum ama... aslında baştan beri, benim hatammış.
Je pensais que c'était la vôtre, car vous nous remplaciez, ou Manuel qui ne vous a pas réveillée, alors que c'était la mienne.
Benim gerçek düşüncem, birisinin onu suçlu göstermek için 10,000 $'ı üzerine yerleştirdiği ve öldürdüğü yönünde.
Quelqu'un a mis cette liasse sur lui pour l'incriminer et le tuer.
Ve benim gÖrevim de suçlu ya da suçluları adalete teslim etmek.
Et il est de mon devoir que le ou les coupables soient châtiés.
Geri gelecek tek erkek benim ve suçlu ben oluyorum.
Je suis le seul à revenir et c'est moi qui paie les pots cassés.
Yani suçlu olan benim, öyle mi?
Ça y est, c'est ma faute!
"Kendimi suçlu hissettim. Benim hatam diye düşündüm."
"Je pensais que c'était ma faute."
Kendini suçlu hissetmeni sağlamaya çalışmıyorum ama benim için çok üzücü olduğunu unutma.
Il le faut. Je te demande pas d'être rongé par la culpabilité, mais je peux te rappeler que tu m'en as fait voir, tu sais.
Suçlu benim.
Je suis à blâmer.
Benim aniden odada görünmem onun suçlu kalbinde bir kurşun yemiş etkisi yarattı.
Le simple fait de m'avoir vu a été comme une balle en plein cœur. Mme Barclay?
Benim hahamım, Haham Perlstein, bana hepimizin Tanrı'nın gözünde suçlu olduğumuzu söylemişti.
Comme dit mon rabbin, Perlstein, on est tous coupables aux yeux de Dieu.
- Benim iddiam suçlu değiliz.
- Je plaide innocent!
Joe, adamlarından iki tanesi evime geldi. Benim aslında ben olmadığımı, Duran diye bir suçlu olduğumu... iddia ediyorlar.
Joe, deux de tes hommes sont chez moi avec l'histoire abracadabrante que je ne suis pas moi-même, mais un truand nommé Duran.
- Burada benim suçlu olduğumu düşünmeyen biri var mı?
Allons, ne pleure pas. Mais qu'est-ce qui se passe dans cette famille?
Bu işte benim suçlu olduğumu düşünüyorsanız hepiniz delirmişsiniz.
Si vous me croyez coupable, vous êtes fou.
Sen de benim gibi hissettiğin için kendini suçlu gibi hissediyorsun.
Parce que tu ressens la meme chose. J'y vais.
Kendimi çok suçlu hissetmiştim. Sanki o benim için her şeyi yapmıştı ama ben onun için hiçbir şey yapmamıştım.
Je me suis senti si coupable... comme s'il avait tout fait pour moi et moi rien pour lui.
Benim hatam, ben suçlu köpeğim.
D'accord, je me tais.
Benim için bir şoktu. İçten içe kendimi suçlu hissetmiştim.
Pour moi ce fut un choc à l'intérieur de moi contraire à mon style, mon genre....
benimle evlenir misin 227
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim 5594
benim için fark etmez 98
benimle 208
benimsin 41
benimle kal 183
benim de yok 54
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benimle gelir misin 93
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benimdi 32
benim için öyle 32
benimle dalga geçme 73
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim adım 192
benimle gel 1086
benim için farketmez 29
benim gibi 258
benimdi 32
benim için öyle 32
benimle dalga geçme 73