Şans işte tradutor Francês
1,228 parallel translation
Şans işte!
Pour lui porter chance!
Şans işte.
J'ai de la chance.
İşte sana bir şans. Yapabileceklerini görelim.
Vas-y, montre-moi ce que tu sais faire.
- Ne? İşte bu cehennemden gelen şıkır şıkır sesi beni iki gündür verem etmişti. Ama nereden geldiğini bir türlü bulamamıştım.
Cet infernal cliquetis qui me poursuit depuis 2 jours sans que je sache d'où il vient.
İşte şimdi sana bir şans.
- Les téléporteurs sont-ils prêts?
Bazen şansın döner işte.
Parfois, on a de la chance.
Umut yoktur işte TV olmadan
Si on est candidat sans les télés
İşte buradayım, bu güzel yerde. Etrafta kimseler yok.
Nous voilà, en ce lieu superbe sans âme qui vive sur des kilomètres.
İçerden kilitli ve penceresi olmayan bir odada kayboldu. Kaybolmuş işte.
Disparu, avec qui s'en est servi... d'une pièce fermée à clé et sans fenêtre.
İşte sana şans. - Ne?
Ben c'est l'occasion.
İşte heyecan bu.
- Sans façon.
Şans işte zil çaldı.
T'as eu de la chance que ça sonne.
İşte bu yüzden onu kovmak istiyorum.
Voilà pourquoi faut vivre sans lui. Merde!
İşte, bunu iyi şans için al.
Tiens, prends-la, pour te porter chance.
Gelin, buraya toplanın, işte hayatınıza korku salanlar.
Jamais deux sans trois! Sauve qui peut!
şans iste, tahmin ettim.
J'ai deviné juste.
Pekala... İşte buna söylenecek bir şeyim yok.
Là, je reste sans voix.
Al işte, alkolsüz bira.
Tiens, c'est sans calories.
Düşüncelerine gömülmüştür, amcacığım, her zamanki gibi. Kendini unutuveriyor işte.
Plongé dans ses pensées, mon oncle, comme toujours. ll est là sans l'être.
İşte şans.
Je te laisse ta chance.
- İşte buradayım, bu yabancı kasabada yaşıyorum hiçbir arkadaşım olmadan, ve üzücü olan ne biliyor musun?
Et me voilà dans cette drôle de ville... sans un ami digne de ce nom.
İşte sana bir şans.
C'est le moment.
Pekala... işte sen olmadan gidiyor.
Et voilà, elle part sans toi.
İşte gördün gününü.
Sans moi!
Bu her neyse sonsuza dek sürdüremem işte. İşler zora girince, ne yapacağı hakkında...
Je ne peux pas continuer à faire ça, éternellement... sans savoir quand ca....
Evet, işte bu da ilginç bir cevabı olmayan bir soru.
Voilà une question... sans réponse intéressante.
Ve işte o filmimizde! ve ona ödeme yapmak zorunda değiliz.
Il est dans notre film sans que nous le payions.
İşte iyi bir amaç, yuvasız hayvanları kurtaralım.
C'est une bonne cause, les animaux sans abri.
İşte, ben de geldim. Her yere baktık, ama Hermia'mı hala göremedik.
M'y voilà, aux abois dans ce bois, sans y voir ma belle Hermia!
- Şans işte.
- La poisse.
Evet. İşte buradayım. Kontrollü, ilaç yok baş ağrım yok, uykum düzenli.
Justement, je me maîtrise, sans médicaments... ni maux de tête, je dors bien.
"Aklımızdan geçenleri söyleyelim." "Yalan söylemeyelim." demiştin. İşte söyledim.
Tu voulais qu'on se dise ce qu'on pensait, sans mentir.
Ve işte Jack McPhee. Jack McPhee erkeklerden hoşlanıyor ama sevgilimi çalıyor.
Sans oublier Jack McPhee... ll est gay, mais me pique ma copine.
Anlaşmaları sen yapmak istiyorsun, işte sana şans.
Tu voulais te charger des négociations, voyons ce que tu sais faire.
İşte bu kadar!
J'ai donc le courage... l'intégrité, et encore le courage... sans être procédurière. Alors voilà.
- İşte şansınız.
- C'est notre chance.
İyiyim. Saçma sapan şeyler işte.
C'est juste des trucs sans importance.
İşte bizi haklama şansı.
Tu peux égaliser.
Kendi başımıza hallettik işte.
Je pense qu'on s'est bien débrouillé sans.
Birlikte bir şeyler yapmalıyız deyip duruyorsun ya işte.
Et tu dis sans arrêt qu'on doit faire des choses ensemble.
Zavallı Tiyatrosu İşte, bir tiyatro olmanın ağırlığını taşıyorsun.
Pauvre théâtre... qui sans rien faire devrait avoir honte d'être un théâtre.
İşte burası Kesinlikle bu binada
Cet immeuble. Sans aucun doute.
İşte bir şans! John da seninle gelecek.
Elle va chez le dentiste demain.
Tatlım, kanıt yoksa... İşte kanıt.
Mon petit, sans preuve... ça c'est la preuve.
Ve işte kardeşim Elroy.
Sans oublier mon frère, Elroy.
- Bu işte beni yalnız bırakma. Ne olursa olsun yardım etmeni istiyorum.
Ecoute, je dois rentrer Ne fais rien sans moi.
Tanrı'nın harika evrenini keşfetmek için adım atanların cesur ruhları için, ayrıca bu işte emeği geçen teknisyenler bilim adamları ve bu cesur çabaya katkıda bulunan herkese dua ediyoruz.
Prions pour les trois âmes intrépides... qui, en ce moment... préparent l'exploration de l'univers du Seigneur... et pour les techniciens et les savants... sans lesquels cette conquête n'aurait pas lieu.
Ailemizin, bu işte çalışmama ihtiyacı var. Merak etme anne.
Tu n'abandonneras pas sans avoir fait un strike.
İşte benim şansım. Ben bekliyordum ki...
C'est bien ma veine, j'espérais...
İşte bu yüzden onların liginde konuşmuyorum. Çuvalladığımı bilmekistemiyorum. Onun yüzüğünü 11. parmağıma takma şansını bir daha elde edemeyebilirim.
Je joue pas dans cette catégorie pour ne jamais me planter et me dire que je n'aurai plus la chance de boire dans sa coupe.
İşte üçlük atıyor. Ve Ricola! Harika!
Il est en place pour un trois points qu'il marque sans problème.
işte 8558
iste 115
ister 23
istediğim 46
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste 115
ister 23
istediğim 46
istemiyorum 1125
işte bu 2275
iste bu 21
işte burada 1824
iste burada 21
işte orada 1649
iste orada 22
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
isterdim 117
işte böyle 2360
istersen 241
istedi 31
istedim 74
isterim 243
istemem 270
istemiyor 51
ister misin 572
isterdim 117
işte böyle 2360