Ama önemi yok tradutor Português
543 parallel translation
- Anlamıyorsunuz ama önemi yok.
Não poderia entender.
Ralph'tan, geçen Noel'den beri bir haber alamadım. Ama önemi yok.
Não tenho notícias do Ralph desde o Natal passado.
Ciddi misin yoksa dalga mı geçiyorsun bilemiyorum ama önemi yok.
Não sei se falas a sério ou estás a gozar comigo, mas não interessa.
- Tam değil ama önemi yok.
Na verdade não, mas não importa.
- Tam değil ama önemi yok.
- Nem por isso, mas não importa.
Ben de senin mektubundan dolayı erken uyanmıştım ama önemi yok.
Eu também fui acordada bem cedo esta manhã pela tua carta. Mas não importa.
Ama önemi yok.
Mas não interessa.
Pırasa fırın gibi, ama önemi yok... eski şeyin miadı dolmadı henüz... bir saniye, kafam karıştı... evet, pırasa fırın gibi... burası fırın gibi, değil mi?
O po ( l ) vo está escaldado, mas ainda está vivo. Perdi-me. O po ( l ) vo está escaldado...
Ama önemi yok ki.
E que importa?
Ama önemi yok.
Mas não é nada.
- Ama önemi yok artık.
Mas não pensemos em coisas tristes.
Ama önemi yok.
Mas isso não é importante.
Ama önemi yok.
Mas não me importo.
Ama sen yokken nerede yaşadığımın bir önemi yok Çünkü sensizken yaşamıyorum.
querido...
Çok pahalı, ama hiç önemi yok.
É muito caro, mas não importa.
Martin, çok tatlısın... ama artık hiçbir şeyin önemi yok.
Martin, és muito amável,... mas já nada importa.
Adının ne olduğunun önemi yok ama adamın biri geliyor, yüzbaşım. Üstelik domuz gibi sarhoş, ve üç şişe şampanya sipariş ediyor.
Não vamos mencionar nomes, mas lá entra o seu comandante, bêbado que nem um cacho e pede três garrafas de champanhe.
Ama bunun önemi yok.
Mas isso não interessa.
- Paranı da alıyorlar gerçi. - Önemi yok, param var ama... Eninde sonunda herkesi incitiyorum.
Mesmo assim, acabo por tornar toda a gente infeliz mulher, amante e, ainda por cima, a mim também!
Ama sanırım, bunun önemi yok.
Mas não importa.
Bunun şu an önemi yok, ama doğruca Gestapo'nun ellerine gittiğinin farkında değil misin?
Agora não é importante, não percebe que vai cair nas mãos da Gestapo?
Kastettiğim bu değil, ama artık önemi yok.
- Não interessa.
Ufak tefek şeyler vardı ama bir önemi yok.
Pequenas coisas aqui e ali, mas não importa.
Ama artık bir önemi yok.
Já não tem importância.
Ama hayatım, Orta Afrika'da bitki ekmenin bir önemi yok.
- Querido, você não conhece este... assunto, quando a pessoa planta na África Central.
Yakında evi boşaltırlar, ama artık bunun pek önemi yok.
Nos podem expulsar, mas isso não importa.
Evimi son birkez daha görmek istiyordum Ama artık önemi yok.
Eu quis voltar para casa, mas isso já não importa.
Benim için önemi yok, ama ne aptalmışım, bunu tahmin etmeliydim.
Não para mim, que fui demasiado cego para prevenir isto.
Şimdi ne yapacağız Teğmenim? Teğmenim, belki bir önemi yok ama,
Talvez isto não signifique muito, |
Ama yanında seni düşünen birileri olmadığında yaptıklarının önemi yok.
Mas é surpreendente como elas parecem banais, quando não aparecem pessoas a ter pena de nós.
Tüm mantığım, tecrübem... ama artık bunların önemi yok.
Todo o meu bom senso e experiência, mas isso, agora não importa.
Ama hiçbir önemi yok, zaten artık senin umrunda değil.
Mas isso não importa nada, porque você já não quer saber.
Aslında tam sizi uyarmak için geliyordum ama artık bir önemi yok.
Na verdade, eu vim aqui para avisá-los... mas agora não importa.
Benim için hiçbir önemi yok ama... bu gibi anlar oldukça enderdir. Birinin gençken sahip olduğu ruhla tekrar yüzyüze geldiği anlar oldukça enderdir...
Ela não tem valor algum para mim... mas é muito cedo para encarar o fantasma de um jovem.
Şimdi başarılı ve ünlü oldun ama "Hiçbir şeyin önemi yok" diyorsun.
Agora, se converteu em um homem importante e diz que o mundo não significa nada.
Ama artık önemi yok.
Mas isso agora não importa.
Önemi yok, ama büyük bir bahçem olmalı.
Não importa, porém deve ter um grande jardim.
Ama bunun bir önemi yok.
Mas isso não quer dizer nada.
Ama bunun bir önemi yok tabii...
Isso não é muito importante...
Değildi ama bunun önemi yok.
Estava cheio, mas isso pouco importa.
Ama bunun önemi yok artık.
Agora, já não faz diferença.
Ama benim ya da diğer insanların söylediklerinin hiçbir önemi yok. Çünkü müziği sonsuza kadar yaşayacak.
O que duas, três ou dez pessoas dizem não interessa, porque a música dele está viva eternamente.
Seni görevlendirdiğim için şimdi pişmanım, ama artık bunun önemi yok.
Agora até me arrependo de o ter empregado, mas isso não vem ao caso.
Evet. Ama bunun bir önemi yok.
Sim... mas... isso não importa.
Kendisini, kızın baştan çıkardığını söylüyor, ama bunun bir önemi yok.
Disse que o seduziu, mas isso não tem importância.
Bir önemi yok ama güvenilir bir kaynaktan öğrendiğim kadarıyla, karargâhtakiler nehrin bu tarafındaki tüm tahkimatı yıkmayı planlıyor.
Já não tem importância. Sei de fonte segura, que o QG considera como perdido
Bir önemi yok, biliyorum ama öleceksek, ortak olarak ölmek istiyorum.
Sei que não te importa, mas se vamos morrer, que seja como sócios.
Ama hiç bir önemi yok, çünkü hiçbir şeyden haberi yoktu.
Não importava, só que ela não sabia ainda.
Önemi yok ama en şifalı bitkilerle yaptım, rahmetli annemin tarifinden... ve gerçek bir bahçeten taze sarımsakla.
Nada mais do que as mais finas ervas, o recheio da minha falecida mãe... e alho fresco de um verdadeiro jardim.
Eminim biliyordu ama şimdi bunun önemi yok.
Tenho a certeza que sim, mas isso não importa mais.
Ama artık bir önemi yok.
Mas agora é tarde demais.
önemi yok 397
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yok etmek 16
yoksa o 24
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73