Ama önemli değil tradutor Português
1,301 parallel translation
Bu 2. dünya savaşıyla ilgili ama önemli değil o kadar.
é 2ª Guerra mas não interessa. Claro que não.
Ne iş yaptığını kimse bilmiyor ama önemli değil. Çünkü faturaları kız ödüyormuş.
Como ele ganha a vida ninguém sabe nem importa.
Biraz çirkin bir ifade ama önemli değil.
Um pouco deselegante, mas posso controlar isso.
Ama önemli değil.
Mas não importa.
Ama önemli değil.
Mas, não faz mal, sabes.
- Ama önemli değil çünkü bu konuda hiç bir şey yapamam.
Mas não há nada a fazer.
- Ama önemli değil...
- Não interessa...
- Ama önemli değil. Kimseye söylemem.
- Mas não conto a ninguém.
Ama bazen niye bana da bir şey alırken böyle düşünceli olmuyorsun diye düşünüyorum. Ama önemli değil.
Não sei porque não te esforças tanto quando é para mim, mas não faz mal.
Ama önemli değil.
Mas está bem.
Ama önemli değil.
Mas isso não importa agora.
Bunu söylemekten nefret ediyorum ama önemli değil.
Lamento muito dizer-te... que não é!
- Ama önemli değil.
- Oh, mas não faz mal.
Biliyorum bundan bahsetmenin sırası değil ama buradan ayrılmadan önce bütün bu çılgınlıklardan kafanı kaldırabilirsen seninle konuşmak istediğim çok önemli bir şey var.
Sei que o momento é tudo menos o indicado, mas se antes de irmos embora quiser passar alguns minutos sem pensar nesta loucura toda, há uma coisa importante de que gostava de falar consigo.
Evet, ama içki içmiyorum ve önemli olan da bu, değil mi?
Sim, mas não estou a beber e isso é que é importante, certo?
Koçluk yapmalı, öğretmelisin... Ve bu dünyadaki en önemli şey olduğundan değil, ama... iki kat daha fazla para, Jimmy.
Podes treinar, podes ensinar não é que seja o mais importante na vida mas pagam-te o dobro.
Biliyorum kimsenin umurunda değil ama benim için önemli.
Não para muitos... mas para mim é.
- Doğru. Elbette köpeğin yaptığı iş önemsiz demiyorum. Ama... bundan daha önemli meseleler de yok değil.
Não digo que não seja importante mas há outras coisas importantes.
Size ne kadar etkilendiğimi anlatamam ama çocuklar, artık önemli değil.
Nem consigo dizer. Pessoal, tanto faz.
- Haydi ama. Haydi. Bu hiç önemli değil.
Vá lá!
Verdiği en önemli ders aşkın en büyük düşman olduğuydu. başkaları için evet, ama kendi için değil.
As suas belas lições sobre o amor, nosso inimigo número um, aplicava ela aos outros, mas não a ela própria!
Nedense dersim olduğunu unuttum ama bu o kadar da önemli değil. Peki ya o adam? Onu iki gündür mü evinde misafir ediyorsun?
E este homem está cá há dois dias?
Önemli değil. Kesinlikle adam Daniel olmalı ama bu kimin umurunda.
Claro que está com esse Daniel, mas que importa isso?
- Önemli değil, ama...
- Nada, mas...
Ama istemiyorsan önemli değil, gitmeyiz, burada kalırız.
Mas se não quiseres, tudo bem, não somos obrigados a ir, podemos ficar aqui.
- Önemli değil ama not alıyorum.
- Não é grande, mas vou anotar.
Teknik olarak üçyüz yıl boyunca yaşlanmış sayılmam ama çok da önemli değil.
Tecnicamente não envelheci durante esses 300 anos, mas quem está a contar...
O kadar da önemli değil. - Bu önemli ama.
Esta testosterona é endógena.
Ama gerçekten ne istediğin önemli değil, doğru mu?
Mas o que tu queres não importa, certo?
Ama önemli değil, tenkit etmeyeceğim.
Mas não faz mal.
- Evet, ama önemli bir şey değil.
- Não tem importância.
- İyim, ama bu önemli değil.
Bem, mas isso não tem importância.
- Çok hafif ama önemli olan bu değil.
- Mais leves que o ar, mas não é isso.
- Evet, ama hiç önemli değil.
Sim. Mas não é nada de especial.
Üzgünüm ama sizin tepkiniz önemli değil.
Sinto muito, mas sua reação não é importante.
Çok hoş ama ne kadar şanslıyım ki kendime olan saygım önemli kişilere bağlı değil.
Bem, isso é muito bom, sorte a minha, a minha auto-estima não se prende com essas insignificâncias.
Ayrıca, o kadar önemli değil ama... geçen yıl babamı kaybettim.
Não sei se é importante, mas o meu pai morreu o ano passado.
Ama artık önemli değil.
Mas já não importa.
- Ama bizim için önemli olan bu değil.
- Pensei que a família valesse mais.
O tablolar önemli, ama insan öldürecek kadar da değil.
As pinturas são importantes, mas não justificam matar pessoas.
Bilmiyorum ama madem o kadar önemli değil, neden bir şey söylemedin?
- Não sei. Se não era importante, por que não disseste qualquer coisa?
Ama yapmak istemiyorsan da gerçekten hiç önemli değil.
Se não quiseres comprar, eu também não me importo.
- Ama görmekte zorlanıyorsan bunu düzeltmek diğer her şeyden daha önemli değil midir?
- Mas se está com dificuldade em ver, não é mais importante corrigir isso?
Ama orası önemli değil. İyi göründüğümü söyledin.
Não é essa a questão.
Önemli olan tek şey bu değil mi? Hadi ama.
Não é o mais importante?
Bir yilan saldirdi bana, ama onemli degil!
Eu fui atacada por uma cobra, Mas eu não quero saber!
Ama tamam. Önemli değil.
Mas tudo bem, isso não faz diferença.
- Yararı olurmu bilmiyorum ama Onun ne yaptığı değil sizin ne yapacağınız önemli çocuklar. Biliyorsunuz.
Pode não fazer sentido, mas... em vez de pensarem sobre o que ele fez... tentem pensar no que ele fez por vocês.
Hayır, önemli olan kelime değil, ama Tanrı hakkında ne söylediğidir.
A palavra não é importante, mas sim aquilo que diz sobre Deus.
Ama para önemli bir itici güçtür, değil mi?
Bem, é a grande motivação, não é?
Ama şu anda önemli olan bu değil.
Mas não é isso que é importante agora.
önemli değil 3809
önemli degil 25
önemli değil mi 21
önemli değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
önemli degil 25
önemli değil mi 21
önemli değildi 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77