Aslında tradutor Português
79,941 parallel translation
Hermione Lodge'ın kızı mı? O aslında gerçekten hoş birisi.
Ela é muito simpática e está a tentar ser uma boa pessoa.
Hayır, Geraldine, bir sırrımız var, çok yönlü sır, aslında.
Não, Geraldine, temos um segredo. Vários segredos, na verdade.
- Bekle, aslında...
- Espera, na verdade...
Aslında, bu gece en iyi arkadaşımı kaybetmekten ödüm patlıyor.
Não. Na verdade, tenho medo de ter perdido a minha melhor amiga, esta noite.
Aslında, Keller benimle.
Na verdade, o Keller está comigo.
Aslında harikayım.
De facto sou incrível.
Evet, en azından Cheryl rol yapmıyor. Aslında eşek arısıyken, kelebekmiş gibi davranmıyor.
Sim, mas pelo menos a Cheryl não está a fingir, fazendo-se passar por borboleta quando na verdade é uma vespa.
Aslında gelip seni bulacaktım Cheryl.
- Não, não interrompes. Ia à tua procura.
Aslında bir şey var.
Na verdade, há uma coisa.
Bu Bayan Grundy'nin aslında söylediği kişi olmadığının kanıtı.
Isto prova que a Professora Grundy não é quem diz ser.
Aslında ilk yazdığım şarkı onunla ilgiliydi.
Na verdade, a primeira canção que escrevi era sobre ele.
Aslında baba, bazı müzik işlerinin ortasındayız, o yüzden...
Na verdade, estamos a meio de umas coisas de música, por isso...
Bilmiyordum aslında.
Na verdade, não sabia.
Aslında, Anne, Jughead'den Blue and Gold için yazmamda bana yardım etmesini isteyen bendim.
Fui eu que pedi Jughead para ajudar-me a escrevê-lo para o Blue and Gold.
Aslında, uyumlu olmak iki sesin karışımıyla meydana gelir.
Na verdade, a ponte deve ser cantada por duas vozes.
Aslında, akşam yemeğini neden benim evimde yemiyoruz?
Na verdade, porque não fazemos o jantar em minha casa?
Aslında hiçbir şey.
Não há nada que possas fazer.
Aslında onla sözleşme yapmak istiyorum.
Na verdade, gostaria de lhe dar o contrato.
- Aslında bıyıklarımla takılacağım.
Sinceramente? Estou por um fio.
Aslında istediğim zaman Washington Post'a gidebilirim.
Posso sempre ir ao Washington Post.
Aslında sorun olur. Büyük sorun olur. - Neden?
- Na verdade, importo-me, muito.
Aslında Xylda'nın ölmesini istiyorlar ama çok geç.
Quer mesmo a Xylda morta, mas é demasiado tarde.
Senin aslında... Özel oldupunu farkeden biriyle.
Alguém que... perceba o quão especial és.
Aslında sandığınız kadar kötü bir yer değil.
Não é tão mau como podem pensar.
Bu tesisin aslında çok muazzam bir geçmişi var.
Estas instalações têm uma história muito interessante.
Söylediğin... Söylediğin şeyi düşünüyordum. Aslında bu konuyu çok düşündüm.
Estive a pensar no que disseste.
Aslında hayır.
Nem por isso.
Aslında teslim ettik.
Na verdade, entreguei-o ainda há pouco.
Aslında, asla kot yıkamak istemezsin.
Normalmente, é melhor não lavares o Jeans.
Aslında ben keşifçi dediklerindenim.
Por acaso, sou o que é chamado de exploradora.
Evet, aslında, sana kaç kez şu saçma organizasyonunun cehenneme kadar yolu olduğunu söylemiştim?
Sim, por acaso. E quantas vezes tenho de te dizer e à tua organização improvável, desaparecer?
Vardı aslında...
Bom, eu tive. É só...
Aslında tam tersi.
Na verdade, é ao contrário.
Aslında, durun göstereyim nerede olduğunu.
Permita indicar-lhe onde estão.
Aslında tam bir felaketti.
- Um desastre, na verdade.
Aslında önceden evlenmeliydin Jenny artık senin için çok geç.
Na verdade deveria casar-se com Jenny agora é tarde demais para isso.
Aslında, erkenden evlenmek iyi bir şeydir.
Na verdade é uma coisa boa casar-se cedo.
Aslında 5 : 30.
Na verdade perto das cinco e meia.
"Ben aslında büyük bir aile içinde yaşıyorum, üç yıldır da evliyim."
Eu vivo numa família comum sou casada há três anos agora.
"Yaramazlık, aslında senin için süper bir şarkım var." "bu şarkı senin ve aynı zamanda kocanın içini gıdıklayacak."
Malandra tenho uma super música que vai atormentá-la e ao seu marido.
Aslında... Kız kardeşinin tarafından var.
Na verdade ela é do lado da sua irmã.
Bildiğimiz kadarıyla.Bak aslında onlarla neler yaptığını çok fazla bilmiyorduk.
Até onde sabemos. Olhe, nós realmente não temos muito a ver com nenhum deles.
- Normal gelebilir, aslında.
- Muito normal, na verdade. - Aquilo não era normal.
- Aslında, belki de gitsem iyi olur.
Beba mais um.
Aslında bir konu hakkında sizi görmek istiyordum.
Na verdade, queria falar-lhe sobre uma coisa.
.. insanların edepli olduğu zamanları hatırlayabilen kişileriz. Aslında Bayan Pettybon, buraya sizi ölümle tehdit eden o mektupla.. .. ilgili konuşmak için gelmiştim.
Na verdade, Sra. Pettybon, vim falar-lhe da carta que lhe escreveram, a ameaçar a sua vida.
Aslında dozun miktarına bağlı.
Mas a sua mente? Depende realmente do tamanho da dose.
Aslında ayrılacaktım ama sonra...
Na verdade, eu fui embora, mas...
Mali danışman aramaya aslında daha yeni başladık.
Só começámos agora a procurar conselheiros financeiros.
Ama kırıldığında hatalı malzemelerden kaynaklandığını düşünecekler ve aslıyla değiştirecekler.
Mas quando isso acontecer, irão pressupor que se deve a defeito do material e irão substituí-la por uma própria.
Birilerinin olabilir, aslında.
Alguém poderia, efetivamente.