Aslında bu tradutor Português
8,269 parallel translation
Aslında bu Amerikan karşıtlığı kavramı oldukça ilginç.
Na verdade, esta noção do antiamericano é muito interessante.
Bu işin ideali aslında bugün gördüğünüz şeydir. Mesela genç kızların cumartesi öğleden sonraları boşsa bir kütüphaneye veya başka bir yere değil de bir alışveriş merkezine gitmeleridir.
O ideal é o que vemos hoje em dia em que as adolescentes, por exemplo, têm uma tarde de sábado livre e vão passear ao centro comercial, e não à biblioteca ou a outro sítio.
Bu pek belli olmaz ama evet aslında bu konuda çok da iyi değilim.
Não aparece muito publicamente...
- Aslında bu şeye bağlı- -
Digo, isso depende... - Depende do quê?
Aslında bu akşam suşi yemeye çıkacaktı. Ondan beni gelip almasını istedim.
Na verdade, vamos comer "sushi" esta noite, pedi-lhe para me vir buscar.
Aslında bu çok daha kolay olurdu.
Pensando melhor, teria sido mais fácil.
Aslında bu hafta UCLA Tıp Kurulu'na sunum yaptım.
Na verdade, apresentei o meu projecto ao quadro médico da UCLA esta semana.
Aslında bu bozuk.
Embora este esteja avariado.
Aslında bu sabah Afrika'ya çağrıldı.
Na verdade, ela foi chamado para ir para África, esta manhã.
Aslında bu doğru değil hanımefendi.
Não é bem assim, minha senhora.
Seyirciler arasından bir gönüllü seçeceğim ama aslında bu kişi bir oyuncu olacak.
Escolho uma voluntária na plateia, mas ela é uma infiltrada.
- Aslında bu doğru.
É verdade.
Aslında bu tarz şeyler iş üstünde öğrenilir.
Isso para mim é como que... um assunto que se adquire no dia-a-dia.
Aslında bu pek benim bölümüm değil.
Bem, compras não é o meu departamento, na realidade.
Finansal düzenlemelerin kanunlarını yazan aslında banka lobicileridir bu kadar ileri gidiliyor.
Os lobistas de bancos estão a escrever as leis de regulação financeira, chega a esse extremo.
Bu aslında o kadar popüler bir fikirdi ki Cumhuriyetçi Partinin sloganıydı.
Aliás, a ideia era tão popular que foi o slogan do Partido Republicano.
Bu en azından halkın bilincinde demokrasinin aslında çalışıyor olduğunun bir nevi ölçüsüdür.
É uma espécie de medida de até que ponto, pelo menos na consciência popular, a democracia está realmente a funcionar.
- Bu aslında yaşanmıyor Bruce.
- Não está a acontecer, Bruce.
Bu aslında oldukça güzel.
Na verdade, é muito lindo.
Bu aslında hiç yaşanmamalıydı.
Isto não tinha de acontecer.
Aslında böyle olmasını düşündüğünü sanmıyorum ama şu an durum bu.
Acho que não foi esse o plano inicial, mas é o que está em vigor.
Biraz da şaşırdım aslında, bu konuda bir şey okumamıştım.
Bem, é que... estou um pouco surpreendido.
Aslında, bu şeyi benimle birlikte ele alan bir takım insan var.
Na verdade, temos uma equipa de pessoas que vão geri-la comigo.
Aslında yakın zaman da, arkadaşım Sailor'ın doğum günü partisi için bu alanı rezerve ettik.
Mas na verdade, nós reservámos o campo à pouco para o aniversário da minha amiga Sailor.
- Bu aslında kulağa baya iyi geliyor.
Na verdade, isso parece-me muito bom.
Aslında, bilirsin, bu biraz "yasal" terimini nasıl tanımladığına bağlı.
Bem, isso depende da sua definição de " "legal" ".
Yani, hepsi bu kadar aslında.
Quer dizer, é tudo, a sério.
Bu herkese aslında ne kadar kutsanmış olduğumuzu hatırlatır.
Para recordar a toda a gente como somos abençoados.
Bu sabah kutladık aslında.
Celebrámos esta manhã.
- Bu komik bir hikaye aslında.
- É um história engraçada...
Aslında ikisi de bu akşam yemeğe gelecek.
Na verdade, jantamos com eles hoje.
Aslında ben bu adamlara güvenmiştim ahbap.
A verdade é que confiei nuns tipos, meu.
Bir kazıda çalışıyorum tam da bu mahallede aslında.
Estou a trabalhar numa escavação, mesmo aqui no bairro, na verdade.
Bu adama devlet sistemimizin sağladığı hakları tamamıyla verecek olursak ona aslında ne olduğumuzu göstermiş olmaz mıyız?
Não deveríamos, dando-lhe o pleno benefício dos direitos que definem o nosso sistema de governo, mostrar a este homem quem somos?
Epey ilginçtir aslında. Tabii bu işlerle içli dışlıysanız.
É muito interessante, se se interessar por isso.
Bugün buraya geldiğimize sevindim aslında çünkü iyi bir şey bu.
Eu estou satisfeito por termos vindo cá, hoje. Todos nós, porque isto é bom.
Ve Hazreti İsa hakkında bildiğiniz her şeyin doğru olmadığını ve gerçek tanrının aslında bir insan olduğunu tek gözünün, pelerininin, geniş kenarlı bir şapkasının olduğunu ve bu adamın, Odin'in tüm kalplerdeki sırları ve tüm insanların kaderini bildiğini düşünün.
E depois imaginai que tudo que sabeis sobre Jesus Cristo não era verdade, e que o verdadeiro Deus era um homem vivo, com um único olho, uma capa, com um chapéu de abas largas, e que este homem, o Odin, o pai-todo-poderoso, sabia os segredos de todos, e o destino de todos os homens.
Dedikleri doğru aslında, biliyorsun.. .. herkes için birisi var bu dünyada, senin için bile.
É verdade o que dizem, há alguém destinado para cada um de nós, até para ele.
Aslında düşündüğün zaman bu kutsal bir şey.
Quero dizer, quando pensas sobre isso, foi... uma bênção.
Bu beni biraz iyi hissettirdi aslında.
Isso fez-me sentir um pouco melhor, de facto.
Aslında ben bu üçgündür ikinci kutlamamı yapıyorum.
Na verdade estou a comemorar pela segunda vez em três dias.
Aslında, bu da beni ilk noktama getiriyor.
De facto, isto leva-me ao meu primeiro ponto.
Aslında hazırsın, sadece geçmişi bir kenara bırakıp elimizdeki bu göreve odaklanmalısın.
Está, sim. Só precisa... de deixar o passado para trás e focar-se no que tem nas mãos.
Bayan Ives'a olan bu bezdirici takıntına şaşırmamam gerek aslında.
Não devia ficar admirada com a tua obsessão entediante pela Menina Ives.
Aslında onlar bu dünyadaki en neşeli insanlar.
Na verdade, eles são as pessoas mais alegres do mundo.
Aslında, bu yaptığımız iyi bir şey ya bu malı buradan çıkarmak.
Na realidade, isto é uma coisa boa que estamos a fazer, meter esta merda fora daqui.
Gerçekliğin o olduğunu sanıyorlar, ama aslında gerçek gerçeklik bu.
Acham que aquilo é a realidade, mas isto é a verdadeira realidade.
Bu çok gibi aslında.
Isso parece muito tempo.
Aslında hepsi bu pakette.
De facto está tudo aqui neste pacote e...
Çünkü aslında akış bu yöne doğru.
Porque de facto isto fluí nesse sentido.
Aslında, babam bu durumda saldırıdan fazlasıyla suçlanırdı büyük ihtimalle ölümcül bir silahla adam yaralamakla.
Na verdade, o pai ia ser acusado não só por agressão, se calhar lesão corporal grave com arma letal.