Aslında efendim tradutor Português
323 parallel translation
Aslında efendim, zinciri kıskançlık tamamlar.
Na verdade, meu caro senhor, isso completa o círculo.
- Bir şey değil. Lastiğimiz patlamadığı için biraz üzüldüm aslında efendim.
Só lamento que não tenhamos tido um furo ou assim, senhor.
Aslında efendim, öyle.
Acho mesmo.
Aslında efendim, hayır işi otobüsü kaçırdı.
Na verdade, o feito de caridade perdeu o autocarro.
Aslında efendim, o kar taneleri için söylenir.
Na verdade, acho que são os flocos de neve que...
Aslında efendim, pek değil.
Não, sir, não posso.
Aslında efendim, bir süredir öylesiniz.
Na verdade, senhor. Há já algum tempo.
Aslında efendim, o benim kadınım değil.
- Não é exactamente minha mulher. - Klaus, aproxima-te.
Aslında efendim başkanlık kapmanyanızı mahvetmişti... oğlunu arabayla ezmiştiniz, santrali çekirdek erimesinden kurtarmıştı... ve karısı sizin çıplak resminizi yaptı- -
Na verdade, senhor, ele prejudicou a sua campanha para governador. O senhor atropelou o filho dele. Ele salvou a fábrica do encerramento.
Efendim, bence karınız görünüşe göre, havuzda öldü. Aslında ise o küvette ölmüştü.
A sua mulher aparenta ter morrido na piscina, mas na realidade morreu na banheira.
Efendim, aslında Bay Conan Doyle, Alman propagandasına cevap vermek için Güney Afrika'daki mücadelemiz için bilgi topluyor.
Ele está juntando material sobre nossa campanha... em combate à propaganda alemã.
Hayır efendim. Çok dürüst bir adamdır aslında.
Não, Sir, ele é muito honesto à sua maneira.
Aslında, ben, U.S, Hükümeti'nin savunucusuyum, efendim.
De facto, sou o defensor público dos USA, senhor.
- Aslında, efendim, mumu kendim için yakmıştım.
- Na verdade, Sir, eu a acendi por mim mesmo.
Efendim, bu "sözümona" önceki evlilik aslında çok iyi belgelenmiş bir evliliktir.
Excelência, o assim chamado casamento anterior está, de facto, bem documentado.
Aslında denizaltı komutanı kepi, efendim.
Algum comandante da marinha pra falar a verdade, senhor.
Hayır efendim, aslında hiç yazamam.
Bem, näo sei escrever.
Aslında, bir öneride bulunmak istiyorum efendim.
Na verdade, meu Comandante, queria fazer uma sugestão.
- Efendim, madam? Amsterdam hakkında konuşuyorlar ama aslında konu hep kendileri her şeyi berbat eden sosyalistler. Tam da seni arayacaktım.
Falam sobre Frankfurt, os socialistas que sempre arruínam tudo... ia te chamar... o que devemos fazer?
Şey, aslında şu aralar pek meşgul değilim efendim.
Bem, na verdade, não estou muito ocupado de momento.
Evet efendim, size geri kafalı dediğimde aslında bunu demek istemedim... Yalnızca sizin çağınız ile bizim çağı ayıran bir terim anlamında söylemiştim.
Sim, senhor, pensei muito nisto, e quando o chamei reaccionário, é meramente um termo da minha geração para a sua.
Aslında kaçan uçurtmaydı efendim, çocuklar değil.
De certa maneira, a pipa fugiu, nao as crianças.
- Aslında, efendim, biz- -
- Bem, para ser preciso, senhor...
Aslında hiçbir şey etmem, efendim.
Além disso, não valho nada.
- Efendim, aslında, ben...
- Verdade, Sr, Eu...
Aslında Kitai, efendim.
Pronuncia-se "Kit-ay", senhor.
Önemli değil efendim, aslında -
De nada, senhor. É...
Efendim. Aslında Alex'in onu birlikte çalıştığı öteki artistlerden daha iyi tanıdığını sanmıyorum.
Desculpe, não creio que o Alex a conhecesse melhor a ela do que a qualquer um dos outros artistas com quem trabalha.
Aslında tek ihtiyacımız, efendim, bir koç başı.
O que precisamos, senhor, é um aríete.
Efendim? Bay Clayton, efendim. Aslında büyük bir satranç ustasının maçtan önceki akşam dinlendiğini sanmam.
Sr. Clayton, suponho que um grande mestre nunca se descontrai antes de uma partida.
Ah, aslında, efendim, satranç oyuncuları, yani, önemli olanları hakkında bildiklerime göre, onlar adeta birer dahi imişler.
De facto, pelo que sei, os jogadores de xadrez, isto é, os importantes, são uma espécie de génios.
Aslında tam ölü değilim efendim.
Ainda não estou morto, sir.
- Hayır, aslında çok iyiyim efendim.
- Não, sinto-me muito bem, sir.
Aslında sekizden az efendim, şuna bakabilirseniz.
- Fica a menos de 12. Podemos ver aqui mais de perto.
Aslında, efendim Mimari'yi pek bilmem.
Francamente, senhor, a arquitectura não é o meu forte.
Efendim, adım Kurbağa Kermit ve reklamınızı okuduk yani aslında zengin ve ünlü olmaya geldik.
Por favor, senhor, sou Cocas, o sapo e vimos o seu anuncio. E então viemos para nos tornarmos ricos e famosos.
Aslında bir defa düzenlenip iki defa yeniden düzenlendi efendim.
Sim, Sr. Ministro, no entanto, foi redigido uma vez e subsequentemente repetido duas vezes.
Sevgili Pyotr Nikolayevich iki yıldır İtalya'dayım çok önemli olanlar hem mesleğim hem de günlük yaşantım için dün gece bir rüya gördüm efendim kontun tiyatrosunda bir opera sahnelemem gerekiyordu ilk perde heykellerle dolu bir parkta geçecekti ama aslında onlar kıpırdamadan durmaya zorlanan çıplak adamlardı ben de bir heykeldim kıpırdarsam şiddetle cezalandırılacağımı biliyordum çünkü efendimiz ve sahibimiz bizi seyrediyordu havaya kalkmış koluma, sonbahar yaprakları düşerken mermer kaidemden yükselen soğuğu hissedebiliyordum yine de kıpırdamıyordum.
Querido Piotar Nicolaievic, há dois anos que me encontro em Itália, extremamente importantes em todos os sentidos, quer para a minha profissão de músico, quer pela vida de todos os dias. Esta noite tive um sonho angustiante, parecia ir preparar uma grande obra a representar no teatro do meu conde. O primeiro acto era representado num grande parque cheio de estátuas.
Şey, aslında o tutuklu değil, efendim.
Bem, não está sob detenção, Chefe.
Efendim, aslında ben daha riskli bir görev istiyordum.
Pensava ir um pouco mais longe, meu Capitão.
Aslında, evet, efendim, var.
Bom, na verdade, eu tenho, sim.
Efendim, aslında birkaç ufak pürüz var.
Na verdade, estou com alguns problemas.
Aslında 1000 sterlin idi efendim, artı bahşişler.
Eram 1.000 libras senhor - - mais gorgeta!
Evet, efendim, Mr. Holmes. Aslında geçmişte kalan bir konu.
Estava, Sr. Holmes, embora o assunto estivesse resolvido e arrumado.
Aslında bir dileğim var efendim.
Por acaso tenho um, Majestade.
Hayır, aslında, kötüydüm, yani, dürüstçe söyleyin efendim.
Não, a sério, fui uma desgraça. Quer dizer, diga-me honestamente, sir,
Şey... aslında pek öyle değildi efendim.
Er, bem, isso... não foi bem assim, sir.
Aslında, 41. wattın 10 üzeri 5.34 katı efendim.
Na verdade, é 150 vezes superior à de uma nave como esta.
Aslında az sonra sizinle Delta'nın vardiyası hakkında konuşmak istiyordum efendim.
- Queria lhe falar do turno Delta, sr.
Aslında "günaydın" efendim.
- Já é bom dia, senhor.
Efendim aslında maymunu bulduk.
Por acaso, já o encontrámos.
efendim 34795
efendimiz 532
aslında 4149
aslinda 29
aslında öyle 29
aslında var 51
aslında evet 75
aslında bilmiyorum 26
aslında ben 85
aslında yok 26
efendimiz 532
aslında 4149
aslinda 29
aslında öyle 29
aslında var 51
aslında evet 75
aslında bilmiyorum 26
aslında ben 85
aslında yok 26