Belki değildir tradutor Português
2,163 parallel translation
Belki değildir.
Talvez não.
Şey, belki de uygun bir zaman değildir.
Bem, talvez agora não seja uma boa altura.
Phil hiçbir konuda benden daha iyi değildir. Ağzıyla o salak sesi çıkarmada olabilir belki.
O Phil não é melhor do que eu em nada... excepto talvez em fazer aquele som estúpido com a boca.
Tabii önce çekip gideni saymazsak, ama belki de olayların sırası önemli değildir.
A que fugiu, mas voltou. Talvez a sequência de eventos não seja tão importante.
Belki de o kadar basit değildir.
Talvez não tenha sido muito fácil.
Belki her şey düşündüğüm gibi siyah ve beyaz değildir.
Talvez não seja tudo preto e branco como eu imaginava.
Belki Görüntü sandığı gibi bir kahraman değildir.
Talvez o Borrão não seja o herói que ele acha que é.
Belki uygun bir vakit değildir.
- Talvez não seja boa altura.
Pekâlâ, belki durumum o kadar da kötü değildir.
- Talvez não seja assim tão mau.
Pekâlâ, belki o kadar da kötü değildir.
Pronto, talvez não seja assim tão mau.
- Belki de cevap kitapta değildir.
Sabem que mais?
Belki umurumda değildir.
Talvez não ligue.
Belki de değildir.
Talvez ela não precise. Tenho um plano.
Belki de bulduğumuz kauçuk soyguncuların eldiveninden değildir.
Talvez o látex que encontrámos não fosse das luvas dos ladrões.
Belki de kan değildir.
Talvez não seja sangue.
Bence de, ama belki dünyadaki en kötü şey değildir.
- Concordo. Mas talvez seja bom.
Belki de önemli değildir.
Porquê?
Belki de eşyalarından ayrılamayan sadece Bayan Santiago değildir.
Talvez a Srª Santiago não seja a única na família que não consegue desprender-se.
Belki dostumuz Larry LaMotte o kadar masum değildir.
E as mãos do nosso amigo Larry LaMotte não estejam lá muito limpas.
Belki öyledir. Ama farkında değildir.
Talvez esteja, só que não sabe disso.
Belki de değildir pilotunu kaybetmişsen.
Ou talvez não. Não se perdeste o teu piloto.
- Belki bu akıllıca bir şey değildir.
Talvez isto não seja inteligente.
Belki önemli olan o değildir.
Talvez a questão não seja essa.
Hayır, demek istediğim, belki de bu iyi bir zaman değildir.
- Não, quero dizer que talvez - esta não seja a melhor altura.
Belki de bir takım olarak geri dönmek düşündüğümüz kadar kolay değildir.
Se calhar, voltarmos como equipa não é tão fácil como pensávamos.
Belki de finallere geri dönebilmen için çok geç değildir.
Talvez não seja tarde para ires às finais.
- Belki o kadar merhametli değildir.
- Mau samaritano.
Belki de bu senin kavgan değildir, Fi.
Talvez esta não seja a tua luta, Fi.
Yediğin bütün yemekleri her sahneye çıkışında kusacaksan belki de modellik senin için uygun kariyer seçimi değildir.
Se vomitas de cada vez que estás em palco, talvez esta carreira não seja para ti.
Ama belki de bu o kadar kötü bir şey değildir.
Mas talvez isso nem seja uma coisa assim tão má.
Belki de hiç umurunda değildir.
Talvez não seja importante para si.
Belki üçüncü adam bir erkek değildir.
Talvez a terceira pessoa não seja um homem.
- Belki de sadece bir elbise değildir.
Porque talvez não seja apenas um vestido.
- Belki de değildir.
Talvez não.
Gerçi şimdi düşününce tavşanlar ve kedicikler tatlı olur yani belki de o sandığım iltifat değildir.
Apesar de após pensar um pouco... que coelhinhos e gatinhos são bonitinhos... e talvez não tenha sido um elogio do jeito que pensei.
Belki de raftaki kitap destekleri etkin durumda değildir.
- Talvez os cerra-livros na prateleira estejam em estado inactivo.
Belki de bir obje söz konusu değildir.
Talvez não seja um artefacto.
Belki de haksız değildir.
Talvez não esteja errado.
Belki de besin zehirlenmesi değildir.
Talvez não seja uma intoxicação alimentar.
Belki öyledir, belki de değildir.
Talvez. Talvez não.
Belki de senin rolün Jedi Konseyi ile görüşmek değildir.
Afinal de contas, talvez falar com o Conselho Jedi não seja um papel para ti.
belki de iyi bir zaman değildir.
Eu não fazia ideia.
Belki de bebeğin fahişe değildir.
Talvez a tua bebé não seja uma cabra.
Belki de o kadar kötü değildir, ama bildiğim bir şey varsa ne zaman İsrail'le ilgili bir şey duysam, kesin kötü bir şeydir.
Quer dizer, talvez não seja tão mau, mas o que eu sei é, que sempre que se ouve algo sobre Israel, são problemas.
Belki de değildir.
Bem, talvez não esteja.
Tek dediğim, böyle bir şeyi denemenin uygun bir yeri ve zamanı vardır, ama belki de, kahvaltı salamura morina balığının yeri değildir.
Só estou a dizer que há uma hora e lugar para esse género de experiência. Mas talvez... o pequeno-almoço não seja o momento certo para bacalhau salgado.
Belki babam gaddar biri değildir.
Talvez o meu pai não seja um monstro.
Evet, belki de cepçilik, senin harcın değildir.
Sim, talvez roubar carteiras não seja o seu forte.
- Belki bu o kadar da kötü bir fikir değildir.
- Talvez não seja má ideia. - O quê?
Belki hedef Ian değildir diye...
Estamos a interrogar os outros surfistas
Belki o bizden biri değildir.
Talvez ele não seja um de nós.
değildir 62
belki 3654
belki de 1259
belki de öyle 45
belki bir gün 64
belki daha sonra 97
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki 3654
belki de 1259
belki de öyle 45
belki bir gün 64
belki daha sonra 97
belkide 50
belki sen 32
belki değil 57
belki mi 36
belki sonra 108
belki de hayır 17
belki biraz 51
belki başka zaman 69
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki biz 32
belki de ben 23
belki bu 38
belki o 36
belki de hayır 17
belki biraz 51
belki başka zaman 69
belki ben 27
belki bir dahaki sefere 27
belki biz 32
belki de ben 23
belki bu 38
belki o 36