Beni bağışlayın tradutor Português
748 parallel translation
Ve eğer değineceğim konu, nasıl desem mahremiyetinize dokunacak olursa, beni bağışlayın... -... çünkü görevim gereğidir. - Evet?
E se eu mencionar assuntos que são porque esse é o meu dever.
Beni bağışlayın efendim.
Desculpe-me, senhor.
Lütfen beni bağışlayın.
Perdão.
Bu kadar heyecanlı olduğum için beni bağışlayın, mileydi,... ama sizi böyle yalnız bırakmak hiç hoşuma gitmiyor.
Desculpe-me por estar tão nervosa, minha senhora, mas não gosto de a deixar sozinha.
Sizi tanıyamadığım için beni bağışlayın, Dr. Blood.
Desculpe não o ter reconhecido, Dr. Blood.
Bu şekilde odanıza girdiğim için beni bağışlayın.
Desculpe entrar assim no seu quarto.
Kalktığım için beni bağışlayın.
Dá-me licença que me retire?
Konuşacaklarımdan dolayı beni bağışlayın, birkaç yıIdır hizmetinizdeyim.
Espero que me perdoe por dizer o que penso, mas já o sirvo há muitos anos.
Beni bağışlayın.
Desculpe-me, Sr. Heathcliff.
Hayır, demem şu ki... Beni bağışlayın. Yapacak işim var.
Desculpe-me, tenho trabalho a fazer.
Beni bağışlayın bay Graham,... berbat bir baş ağrım var.
Perdoe-me, Sr. Graham Eu tenho uma dor de cabeça severa.
Lütfen beni bağışlayın.
Por favor, desculpe-me. Muito bem.
Beni bağışlayın Madam.
Queira desculpar-me, senhora...
Duygularınızı incittiysem beni bağışlayın.
Perdoe-me se feri os seus sentimentos.
Böyle konuştuğum için beni bağışlayın, Aziz Ana, ama bizim işimizin ona uygun olduğunu düşünüyor musun?
perdoe-me por lhe dizer isto, Madre, mas acha que a nossa vocação é a vocação dela?
Açıksözlülüğüm için beni bağışlayın.
Detesto ser óbvio, palavra.
Başçavuş O'Rourke, açık konuşacağım için beni bağışlayın.
Sargento Mor O'Rourke, perdoar-me-à por falar francamente.
- Beni bağışlayın Bay Sadece Smith.
- Perdoe-me, Sr. Smith Comum.
Yakında ayrılıyorum, patavatsız konuşursam beni bağışlayın.
Vou partir brevemente, e perdoem-me se eu falar sem rodeios.
Beni bağışlayın.
Perdoe-me.
Beni bağışlayın beyler, birisine hoşçakal demeliyim.
Com licença, cavalheiros. Preciso de me despedir de alguém.
Efendim, sizi rahatsız ettiğim için beni bağışlayın, ama çocuğun yatağa gitme vakti geldi.
Meu senhor, perdoe-me por o perturbar, Mas é hora do menino ir para a cama.
Ekselansları beni bağışlayın ama Sayın Clarence Dükü'yle konuşmayın lütfen.
Imploro a Vossa Graça perdão e ao mesmo tempo que pare de falar com o nobre Duque de Clarence.
Anne, Majesteleri, beni bağışlayın, sizi fark etmedim.
Senhora, minha mãe, imploro-vos perdão, Vossa Graça não vi.
Burada İngilizce konuşabilen birisi var mı? Beni bağışlayın, matmazel.
Há alguém que fale inglês?
Beni bağışlayın.
Dás-me licença?
- Beni bağışlayın lütfen, olur mu?
- Importam-se que me retire? Desculpem.
Bu sabahki davranışımdan dolayı beni bağışlayın. Anlayacağınızı umuyorum.
Lamento como agi esta manhã, espero que me compreenda.
Bay Manett, beni bağışlayın.
S.r Manett, desculpe-me.
Beni bağışlayın.
Desculpe-me.
Lütfen hileye baş vurduğum için beni bağışlayın, fakat sizi çağırmak için başka bir yol düşünemedim.
Por favor, perdoe-me por usar um subterfúgio, mas não consegui pensar noutra maneira de lhe pedir.
Böyle konuştuğum için beni bağışlayın.
Não sabíamos que as coisas tinham piorado tanto. Perdoem-me por dizer isso.
Beni bağışlayın Bay Banning.
- Perdoe-me, Sr. Banning.
- Evet, şu kız. Lütfen o çocuğun hayatı hakkında söylediklerimden dolayı beni bağışlayın.
Por favor, esqueça o que eu disse... sobre ficar histérica com a vida de uma criança.
Sizi tebrik etmekte sona kaldığım için beni bağışlayın, Asaletmeab.
Perdoa-me por ser o último a felicitar-te, Excelência.
Bir şey olmak istediğim için beni bağışlayın.
E me perdoe por querer ser alguém. Perdäo.
- Beni bağışlayın, lütfen.
- Desculpe-me, por favor.
- Lütfen beni bağışlayın. - Bunu biliyordum!
- Por favor, deixa-me ir.
Beni bağışlayın ama Binbaşı oyunu Çin kurallarına göre oynamıyor gibi görünüyor gerçekten.
Deve perdoar-nos, Vossa Alteza, mas parece que o major não percebe que aqui temos de jogar o jogo de acordo com as regras chinesas.
Bağışlayın beni.
Queiram desculpar.
Bağışlayın beni.
Perdoe-me.
Bağışlayın beni, güzel insanlar. Dediklerinizden birşey anlayamadım.
Desculpem, queridos amigos, mas não sei do que estão a falar.
Eğer aniden masayı terk edersem beni bağışlayın. Bıldırcından önce mi?
Desculpar-me-á se me retiro agora, Lady Agatha.
Bağışlayın beni ama siz Bayan Ingeborg musunuz?
Desculpe-me, mas não é a Sra. Ingeborg?
Başçavuş, evinize davetsiz olarak girdiğim için beni bağışlayın.
Sargento Mor, peço-lhe desculpa por entrar em sua casa sem ser convidado.
Bağışlayın beni, ama gerçekten de komik siz ikiniz ölü yaşlı bir tavuk hakkında çok ciddisiniz.
Desculpem, mas é muito engraçado, vê-los fazer tanto barulho por causa de uma galinha morta.
Bağışlayın beni albay ama Lex'in durumu biraz farklı.
O caso de Lex é um bocado diferente.
Oh, beni bağışlayın.
Oh, perdoe-me.
Bağışlayın beni, korkunç bir baş ağrım var.
Com licença. Estou com uma terrível dor de cabeça
Minnettarlığımı ifade edemediysem bağışlayın beni.
Perdoem-me se não demonstrei minha gratidão.
Peder, bağışlayın ama... eğer durumumu Başpapaza sunmazsanız... beni öldürecek bir şeyler yapmak zorunda kalacağım.
- Padre, deve me perdoar... - mas se não pôr meu caso diante do Cardeal... - Devia fazer algo que podia me matar.
bağışlayın 321
bağışlayın beni 89
bağışlayın efendim 16
beni affet 279
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
beni bırakma 249
beni hatırladın mı 260
beni takip et 247
bağışlayın beni 89
bağışlayın efendim 16
beni affet 279
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
beni bırakma 249
beni hatırladın mı 260
beni takip et 247
beni anlıyor musun 257
beni arama 21
beni sevmiyorsun 73
beni dinlemeni istiyorum 19
beni arar mısın 16
beni rahat bırak 762
beni bekle 346
beni duyuyor musun 999
beni seviyorsun 108
beni mi 242
beni arama 21
beni sevmiyorsun 73
beni dinlemeni istiyorum 19
beni arar mısın 16
beni rahat bırak 762
beni bekle 346
beni duyuyor musun 999
beni seviyorsun 108
beni mi 242