Cumartesi günü tradutor Português
1,102 parallel translation
Cumartesi günü bir satış darbesi yemek istemiyorum.
Eu não quero um golpe à venda no sábado.
Gömülmek istemiyorum cumartesi günü.
Não quero ser enterrada ao sábado.
Cumartesi günü gömülmek 150 dolar daha pahalı.
Custa mais $ 150 ser enterrada ao sábado.
Unutmayın, cuma günü..... Bon Franklin ve Aretha Franklin burada bizimle olacak. Cumartesi günü de Babil'e gezi var. Ve çok önemli bir hatırlatma :
Lembrem-se, nesta sexta-feira Ben Franklin e Aretha Franklin estarão connosco, no sábado, viagem de estudo à Babilónia, e, muito importante, não façam os trabalhos de casa sem usarem fones nos ouvidos.
Cumartesi günü Galveston'a gittik, orada kaldık.
No sábado fomos a Galveston e dormimos lá.
Yani Ruby'nin kimliğini cumartesi günü saptadınız.
ldentificou o Jack Ruby no Sábado?
Ve cumartesi günü LaWanda ile evleneceğim.
E no sábado vou casar com LaWanda.
Cumartesi günü çeki bozduramam diye korkuyordum.
Receava não conseguir descontar um cheque ao sábado.
Cumartesi günü Buffalo'da bir gösterim var.
Tenho um espectáculo em Buffalo, no sábado.
Aklıma gelmişken, Cumartesi günü verdiği tamamiyle rezil parti için doğum günü çocuğu Milhouse`u alkışlayalım!
Já agora, gostaria de dizer... batam palmas para o aniversariante Milhouse... e para a sua espectacular festa... no Sábado!
Cumartesi günü 24.01'de başlar.
12 : 01 a. m. É quando começa o sábado.
Sanırım Cumartesi günü de buraya geldin. Siyahları senden uzak tutmak için siyah savar bir sprey kullanmış olmalısın.
Aposto que quando cá vens aos sábados precisas de repelente de pretos para te livrares dos manos?
Cumartesi günü araba kazasında ölen Drew ve Amanda Gilber'a komşuları son görevlerini yaptılar.
Vizinhos apresentaram condolências por Drew e Amanda Gilbert, que morreram numa colisão frontal no Sábado.
Telesekreterin kapalıydı. Cumartesi günü görüşecektik, ama...
O teu atendedor não está ligado, e não nos vimos no sábado...
"Güzel ve Çabuk", "Em Beni", "Göt" ten Cumartesi günü etüde kalmalarını istiyorum.
"Asno", "Chupa-me", "Bom e Rápido" ficam de castigo.
Dinle... Sayfiye evimde cumartesi günü büyük bir parti veriyorum.
Escuta, vou dar uma festarola no sábado, na minha casa de Verão.
Cumartesi günü seninle gelebilirdim.
Eu podia ter ido contigo no sábado. Eu sei.
Cumartesi günü veririm.
Devolvo-to no sábado.
Neden cumartesi günü gitmiyoruz?
Porque não podemos ir no sábado?
Cumartesi günü, Casey'in doğum günü partisi var.
Sábado é a festa de aniversário de Casey.
Şey... neden Cumartesi günü yeniden gelmiyorsun?
Bem... por que você não vem de novo sábado?
Cumartesi günü olmaz.
Terça. Não posso no sábado.
Cumartesi günü benimle galeriye geliyor musun?
Vais comigo à feira do automóvel, no sábado?
Cumartesi günü hasta olma olasılığı nedir?
- Não. Quais são as chances de se ficar doente num sábado?
Şey, sanırım Cumartesi günü işe gelebilirim.
Bem. Acho que posso vir aos sábados.
Cumartesi günü 3 tüccar konvoyu geliyor.
Tenho três comboios de troca agendados até sábado.
- Cumartesi günü randevulaşmak ister misin?
- Queres um encontro no sábado?
Size cumartesi günü kendi söyledi ya.
Ela mesma lho disse no sábado.
Ayın on altısında, Cumartesi günü.
Sábado dezasseis.
- Ayın on altısında, Cumartesi günü mü? - Evet.
Sábado dezasseis.
Cumartesi günü dansa gideceğimizi hatırlatmak için geldim.
Venho dizer-te que... este sábado à noite, tu e eu dançar, dançar. Não te esqueças.
Cumartesi günü rahiple prova yapacağız.
Temos de falar com o padre no sábado.
Cumartesi günü milleti toplamak çok zor olacak.
Vai ser difícil reunir seja quem for num sábado.
Cumartesi günü odamın anahtarını almak için Nantes'da olmam gerek. Ayrıca tüm eşyalarım Rennes'de.
Preciso estar em Nantes no sábado, para devolver o quarto... e vou pegar minhas coisas em Rennes.
Cuma gecesi buradaydık, daha sonra cumartesi günü Tahoe'ye gittik.
Na sexta-feira á noite estávamos aqui,
O cumartesi günü Los Angeles'a gitti, teğmen.
Ela voltou para Los Angeles no sábado.
Cumartesi günü görüşürüz.
Vejo-te no sábado.
Cumartesi günü ne yapıyorsunuz?
O que vai fazer no sábado?
Cynthia'ya Cumartesi günü beraber çıkacağımızı ve sonra gösterisini izlemeye gideceğimizi söyledim.
Disse à Cynthia que iriamos ter com ela e o Bania no sábado assistir à sua actuação
Eee, Susan ve ben sizi, bizim evde Cumartesi günü akşam yemeğine bekliyoruz.
A Susan e eu estávamos a pensar em organizar um jantar lá em casa.
Cumartesi günü bize gel olur mu?
Vai a minha casa no sábado.
Cumartesi günü bir toplantı olacak.
Há um encontro no Sábado.
Cumartesi günü açtık.
Abrimos no Sábado.
Sanırım Cumartesi günü de buraya geldin.
Aposto, que aos sábados à noite tens de usar um desodorizante anti-homem.
Çekimlere Cumartesi günü başlıyorum.
E vou filmá-lo no sábado.
Bir tanesi kendini öldürdü ve ben de grubu alıp Cumartesi günü cenazeye götüreceğim.
Um deles na realidade suicidou-se, por isso vou levar o grupo todo ao funeral no sábado, mas...
Onca zahmete girdi ama iki kelime bile edemedin Cumartesi günü.
Ele esforçou-se para ser agradável e tu não lhe deste duas palavras no sábado.
Cumartesi ve Pazar günü...
Têm o fim-de-semana para a vossa história.
- Cumartesi günü!
- No sábado.
Biz cumartesi günü Tahoe'ye gittik.
Fomos a Tahoe.
Cumartesi haftanın yetişkin olmadığım tek günü.
Aí tens, o sábado é o único dia da semana em que não sou um adulto responsável.