Diyebilirim ki tradutor Português
1,614 parallel translation
Ne diyebilirim ki?
Bem, o que posso dizer?
Ne diyebilirim ki? Farklılar.
O que posso dizer?
Gayet makul görünüyor. Kendini kısıtlamanı takdir ettim. Ne diyebilirim ki?
Parece muito razoável, aplaudo a tua contenção.
Sonuç olarak diyebilirim ki, elinizden başka bir şey geliyorsa... Tele pazarlama, tıbbi satış temsilciliği,... hamallık ya da beysbol hakemliği. Önerim o işi yapmanızdır.
Resumindo, se puderem fazer outra coisa telemarketing, venda de produtos farmacêuticos, abrir valas ou ser quartos árbitros, sugiro que o façam, porque ser escritor é uma treta.
Ne diyebilirim ki?
O que queres que diga?
Ne diyebilirim ki?
Bem, o que posso fazer?
Ne diyebilirim ki?
Que posso eu dizer?
Ne diyebilirim ki?
O que hei-de dizer?
Ne diyebilirim ki?
Que posso dizer?
Denekler direk maruz kalırsa, diyebilirim ki vücuda zerk yoluyla risk altındalar.
Só os que são sujeitos a uma exposição directa, talvez por injecção, correm risco.
Bu çatışma sürdüğü sürece, diyebilirim ki Benjamin değişmesi için yalvaracak.
No que toca a este conflito, diria que o Bejamin discordaria.
Diyebilirim ki açıkça bir adam kaçırmacaydı.
Eu diria com alguma certeza que foi raptada.
Ne diyebilirim ki, romantik biriyimdir.
O que lhe posso dizer? Sou um romântico.
diyebilirim ki, birçok kardeşim var.
- Eu considero muitos de meus "manos".
Madem ki sordun, diyebilirim ki ; Bowling tşörtün hakkında tekrar düşünmelisin.
Bom, já que abrimos essa específica lata de vermes, deves querer repensar sobre a camisa do bowling.
Ne diyebilirim ki?
O que posso dizer?
Diyebilirim ki, zihinsel karmaşadan dolayı kendilerine hiç yardımcı olamıyorlardı.
Posso alegar que não que não conseguiam impedir os seus actos, devido às suas disfunções mentais.
Diyebilirim ki şu sıralar en azından Manhattan'da araba alarmı bir tek aracın bile çalınmasını yada soyulmasını önleyememektedir.
Nesse período, em Manhattan, enfim... o alarme não impediu o roubo de um carro sequer. Nenhum.
Bu heyecan verici yarışın bitiş çizgisi olan Aziz Paul Katedrali'nin hemen yanındayız. Kesinlikle şunu diyebilirim ki ; Bugün, ben ve kameramanım için çok uzun bir gün oldu.
À medida que chegamos mais perto da meta final... aqui na Catedral de S. Paulo,... é seguro dizermos que tem sido um dia muito longo... para mim e para o meu operador de câmara.
Ve sonra, diyebilirim ki Bobo, ne olduğunu anlamıyordu.
E depois, percebi. O Bobo... não entendia nada, estava tão assustado.
Bak, bu elbise diyor ki, hem de çok açık bir şekilde, ve ben de diyebilirim ki, sen, Cherry Hill Ney Jersey'den gelen otobüsten yeni gelmiş, küçük birmatbaada yardımcı editörlük yapan bir kızsın.
Ouve, esse vestido diz, e muito lucidamente, devo adicionar, que és uma pequena assistente de uma pequena empresa que acabou de sair do autocarro de Cherry Hill, New Jersey.
Ne diyebilirim ki?
- Que queres que diga?
Ne diyebilirim ki?
O que posso eu dizer?
Bir kardeş olarak diyebilirim ki, bence daha iyisini bulabilirdi.
Falando como irmão, ela merecia bem melhor.
Ne diyebilirim ki? Haklısın.
Que mais posso dizer?
Ne diyebilirim ki?
O que queres que te diga?
Daha ne diyebilirim ki?
- Que mais te posso di...
Ne diyebilirim ki?
O que posso dizer? Estava escuro no meu quarto.
Haydi, delilik bu. Ne diyebilirim ki?
Isso é de doidos.
Ne diyebilirim ki? Bilirim.
- O que posso eu dizer?
Bilmiyorum, ne diyebilirim ki?
Eu não sei. Não lhe conseguiria dizer.
Doğubilimcilerin büyük çoğunluğu adına diyebilirim ki, bu, net bir ruh göçü örneği.
A grande maioria dos orientalistas veria nisto um exemplo claro da transmigração da alma.
Suat, tabağa bakarak diyebilirim ki, kesinlikle aşk var.
Souad, se me permite, pelo prato que lhe preparou, bem vejo que ainda há amor.
- O sürtüğün teki! Ne diyebilirim ki.. onu bir daha görmeyeceksin
Ela é uma cabra, que queres, já faz tempo que queria fazer isto.
Ne diyebilirim ki? Özgür ol?
Shyam, o que pensas acerca do irmão Guru?
Aktör işte, ne diyebilirim ki.
Ele era um actor, que posso dizer.
Bilim kurgu yaptığımızı varsayaraktan... diyebilirim ki... vücut hücrelerinin tamamen yenilenmesi, özellikle de hayati organların.
Tudo bem, em termos de ficção científica, Diria... Uma regeneração perfeita das células do corpo, especialmente dos órgãos vitais.
Saygısızlık etmek istemem ama, diyebilirim ki sen çok açık olarak...
Posso dizer, com todo o respeito, que você está claramente...
Başka ne diyebilirim ki? Söylemem gerekenler bu kadar.
O que mais posso dizer?
Ne diyebilirim ki?
O que poderei dizer?
Ne diyebilirim ki?
O que é que posso dizer?
"Mürüvvetini ne zaman göreceğiz?" Ne diyebilirim ki?
E eu digo, "No salão". "Quando te vais casar?" Que hei-de dizer-lhes?
Ne diyebilirim ki?
De qualquer maneira, Chris, o que posso dizer?
Los Angeler Halkla İlişkiler Uzmanı olarak ilk işimin,... bir reality şov hazırlamak olduğunu öğrendiğimde,... kendimden geçmiştim diyebilirim. Olay şu ki,
Quando soube que a minha primeira tarefa como rainha de RP era tratar do lançamento de um reality show... fiquei em êxtase.
Ne yazık ki, oldukça emin olarak,... Javier'in soygunla hiçbir alakası yok, diyebilirim.
Felizmente, tenho quase a certeza de que o Javier não teve nada a ver com o roubo.
Ne diyebilirim ki başka?
Até que é bom...
Ne diyebilirim ki?
Que sei eu?
Ne diyebilirim ki?
O que você quer?
Ne diyorsun koç? Dİyebilirim ki listene şunu da ekle
O que é que me diz, treinador? digo que podes acrescentar "Não consegui ser jogador"
Ne diyebilirim ki?
Que resposta!
Celeste için ne diyebilirim ki?
Bem, o que posso eu dizer sobre a Celeste?