Endişelenmeye gerek yok tradutor Português
99 parallel translation
- Senin için endişelenmeye gerek yok.
- Não tens nada com que te preocupar.
Onun için endişelenmeye gerek yok.
Não temos de nos preocupar com ele.
Bu kadar endişelenmeye gerek yok.
Isso não é razão nenhuma para ficar preocupado.
Bunun için endişelenmeye gerek yok.
Pois digo que não é causa para preocupação.
Nehirde yüzen yarım kasa dinamitten sonra endişelenmeye gerek yok.
Não depois de levar meia caixa de dinamite rio a dentro.
Atlantik Okyanusu'nun ortasına endişelenmeye gerek yok.
Não faz sentido preocupar-nos no meio do Atlântico, não é?
Endişelenmeye gerek yok, Marian.
Não devia preocupar-se com isso, Marian.
Ah, endişelenmeye gerek yok.
Não se preocupem.
Pekala, endişelenmeye gerek yok. Arama çalışmasını başlattık.
Bem, meus senhores, não têm de se preocupar, vamos pôr tudo a andar.
Endişelenmeye gerek yok.
Não há motivo para alarme.
Endişelenmeye gerek yok.
Não se preocupe.
Endişelenmeye gerek yok.
Não tens de te preocupar.
Endişelenmeye gerek yok Hymie. Kaçamazlar.
Não precisas de te preocupar, não vão escapar.
- Öyleyse endişelenmeye gerek yok.
- Então, não há motivo para apreensão. - Pois.
Dante için endişelenmeye gerek yok.
O Dante nem precisava de se ter incomodado.
Endişelenmeye gerek yok.
Não há necessidade para preocupações.
Endişelenmeye gerek yok.
Não te deves preocupar.
Endişelenmeye gerek yok.
Não vale a pena preocupar-me.
Görünüşe bakılırsa yeniden onaylanma konusunda endişelenmeye gerek yok.
A julgar pelos resultados, eu cá não me preocuparia com isso.
- Şey, bunun endişelenmeye gerek yok.
Bem, não há com que te preocupares.
Endişelenmeye gerek yok.
Não há motivo para preocupações.
Ve ben dedim ki... endişelenmeye gerek yok.
E eu disse : " Não é preciso preocupares-te.
Yani endişelenmeye gerek yok, değil mi?
Logo, não há motivo para preocupação.
Kes için, endişelenmeye gerek yok.
Não é preciso se preocupar pela Kes.
Endişelenmeye gerek yok.
Não há razão para preocupação.
Endişelenmeye gerek yok.
Não há nada a temer.
Tamam. Endişelenmeye gerek yok, değil mi?
Bom, pensámos em tudo?
Endişelenmeye gerek yok.
Não tem com o que se preocupar.
Endişelenmeye gerek yok.
Não é preciso preocuparem-se.
Endişelenmeye gerek yok.
Não há necessidade de preocupação.
- Endişelenmeye gerek yok. - Biliyorum.
- Não há motivo para te preocupares.
- Endişelenmeye gerek yok, hazırlıklı geldik.
Viemos preparados.
Endişelenmeye gerek yok Mrs. VanHaton Çalışanların hepsini kendim seçtim.
Algumas daquelas pedras tumulares têm mais de 100 anos.
Ama endişelenmeye gerek yok... patron burada.
Mas não precisas de te preocupar. A chefe está aqui.
Her kimse, endişelenmeye gerek yok çünkü helikopterleri tarlaya çakıldı.
Fosse quem fosse, não temos de nos preocupar porque o helicóptero deles caiu de focinho no meio do campo.
Şu an için endişelenmeye gerek yok. Hey!
- não se preocupe com isso agora Ei!
Bu konuda endişelenmeye gerek yok.
Já tive as minhas relações de transição. - Não tens com que te preocupar.
Öyleyse endişelenmeye gerek yok.
Então não há crise.
Yani endişelenmeye gerek yok mu?
Eddie, tens a certeza que não nos devemos preocupar?
Endişelenmeye gerek yok.
Não te preocupes.
Beyni hala kanıyor mu? Endişelenmeye gerek yok.
O que queres dizer, sangue no ventrículo?
Endişelenmeye gerek yok.
Não há causa para alarme.
- Endişelenmeye gerek yok.
Não se preocupe.
Eğer katı çekerseniz, siz haklısınız ve oyun randevuları konusunda endişelenmeye gerek yok demektir.
Se retirarem um sólido, têm razão, e ele não se rala mais com os miúdos.
En azından ilaç Sagittaronlular'a yetecek mi diye endişelenmeye gerek yok. Evet.
Não é preciso pensar se há injecções suficientes para os Sagitarrons.
Bunun için endişelenmeye gerek yok, ben onunla ilgilenirim.
Eu cuidei disso, já não é um problema.
Endişelenmeye gerek yok. Uyumuyordum nasılsa.
Não estava a dormir de qualquer das formas.
Endişelenmeye gerek yok, çünkü- -
não vos preocupeis ainda assim, porque eu...
Aşırı endişelenmeye gerek yok.
Teremos que encontrar uma outra opção.
- Endişelenmeye artık gerek yok.
Não precisa de se preocupar mais.
Endişelenmeye gerek yok.
Eu não me preocuparia com ele.
gerek yok 917
gerek yoktu 39
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
gerek yoktu 39
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16