Eğer istiyorsan tradutor Português
4,994 parallel translation
Ve Alec? Onunla kal, eğer istiyorsan.
- Fica com ele, se quiseres.
Eğer istiyorsan, benimle gelebilirsin.
Vem comigo, se quiseres.
Geçen aydan beri buralardayım. Eğer istiyorsan geri alabilirsin.
O do mês passado está atirado por aí, se quiser levar consigo.
Oh, Eğer istiyorsan.
Eu posso ir se...
- Tamam, eğer istiyorsan.
- Se é isso que queres.
Eğer istiyorsan evine bakmaya gidebiliriz.
Bem, queres fazer uma verificação de bem-estar, passar pela casa dela?
Eğer sorumluluğu almamı istiyorsan, alırım.
Se quer que assuma a responsabilidade, eu assumo.
Eğer kız arkadaşına karşı tamamen dürüst olamadığından bana bağırmak istiyorsan, buyur bağır.
Se quer gritar comigo porque não pode ser totalmente sincero com ela, sem problema.
Eğer birisini bulmak istiyorsanız, sizi temin ederim ki bu kızın size yardımı dokunur.
Se precisam de encontrar alguém, posso garantir-vos que ela é a pessoa indicada para o fazer.
Michael, eğer onları kurtarmak istiyorsan, .. teslim olup bana neler yaptığını anlatacaksın,... ve sonra öleceksin.
Michael, se queres salvá-los, vais render-te, dizer-me o que fizeste, e depois, vais morrer.
Eğer formda kalmak istiyorsan, her hafta beraber koşabiliriz.
Se queres ficar em forma, podemos correr nos finais de semana.
Eğer bir sonrakini kazanmak istiyorsan.. .. sana yardım eden insanlara biraz daha.. .. saygı göstermeyi öğrenmen gerekecek.
E se quiseres vencer na próxima, terás que aprender a demonstrar um pouco mais de respeito
"Eğer onunla olmak istiyorsan..." "... hemen git " dedi.
"Se quer ficar com ela, vá, agora."
Eğer bir şey için dövüşüp ölmek istiyorsan bana uyar.
Se quiseres lutar e morrer por algo, tudo bem por mim.
Eğer düşman kazanmak istiyorsan, bir dahakine polis amirimizden daha az dişli birini seç.
Se quiseres inimigos, escolhe alguém menos formidável que o chefe da Polícia.
Eğer buradan gitmek istiyorsan zorundasın. Güneş çıkana kadar vaktin var.
Tu tens, se alguma vez quiseres ir embora daqui, tens até ao nascer do sol.
Eğer bu kitapları istiyorsan, kendin bulabilirsin.
Se quer estes livros procure-os você.
- Araştırmanı... istiyorum. - Eğer araştırmamı istiyorsan yaparım.
- Se quiseres, eu pergunto.
Pekâlâ, talimleri değiştirmek istiyorsan eğer. Selam Simmons.
Simmons.
Eğer adam olmak istiyorsan tokalaşmayı öğrenmelisin.
Se vais ser um homem terás que aprender a apertar como um, está bem?
Ama eğer böyle oynamak istiyorsan küçük adam, sanırım sizi şimdi alacağım.
Mas se é assim que quer agir, meu, acho que vou ter de o levar agora.
Eğer cevapları istiyorsan, elini uzat.
Quer respostas?
Hayatımı mahvetti, ilişkilerimi yok etti, hâlâ toparlanmaya çalışıyorum ama eğer sen bir kadeh içmek istiyorsan, durma iç.
Arruinou a minha vida, destruiu as minhas relações e ainda estou a juntar as peças, mas se queres, podes beber. Eu não me importo.
Eger bilgi almak istiyorsan benim sartlarimla olacak.
Se quiseres as informações, vai ser nos meus termos.
Eger yardimi mi istiyorsan öyle.
A sério? É importante se quiseres a minha ajuda.
Eğer çok istiyorsan, git kendin al.
Se o queres tanto, arranja-o tu.
Eğer Cyrus'u bulmak istiyorsan en iyi şansın benim... Aslına bakarsan, tek şansın.
Se queres encontrar o Cyrus, então eu sou a tua melhor aposta... a única, por acaso.
Eğer bu gece çıkmak istiyorsan Ben'e ben bakabilirim.
Se quiseres sair hoje à noite, posso tomar conta do Ben.
Eğer benimle sokaklara çıkmak istiyorsan savunmasız kalmanı istemiyorum.
Se vais sair para lutar comigo... não quero que estejas vulnerável.
Eğer gerçek bir oyun istiyorsanız, oyuna bir bayan davet edin.
Se querem um jogo real, convidem uma dama para jogar.
Eğer bunu istiyorsan, onu alman gerekecek.
Se queres isto, vais ter de ma tirar.
Eğer yaşamak istiyorsan, gaza bassan iyi edersin.
Sua vida seria, dar gás!
Eğer dosyayı istiyorsanız Kongre Üyesini serbest bırakın.
Se quiser o ficheiro, vai ter de libertar o Congressista.
Eğer hayat kurtarıp, suçluları yakalamak istiyorsanız... Bana kulak verin.
Se querem salvar vidas e apanhar os maus da fita, prestem atenção.
Eğer bu işi halletmemi istiyorsanız bana ve kaynaklarıma güvenmeniz gerekiyor.
Se querem que faça uma apresentação, têm de deixar-me com a minha fonte.
Eğer benim içerdeki köstebeğimi öldürmek istiyorsan, önce bir teşekkür ediver.
Por isso, se vai matar o meu infiltrado, o mínimo que poderá fazer é agradecer-lhe primeiro.
Eğer gerçekten onunla konuşmak istiyorsanız, önce ben görüşmeliyim.
Se, realmente, quiserem que ela fale, tenho de me encontrar com ela.
Size bir tavsiye vereyim eğer bizim yaşımıza kadar yaşamak istiyorsanız, nefes alın.
Um conselho, amigo, se quer chegar à nossa idade, relaxe.
Eğer elinde bir adamı tutmak istiyorsan.
- se quiser manter um homem.
Eğer yardım etmek istiyorsanız...
Agora, se quer ajudar...
Çünkü eğer uçaktan paraşütle atlamalı bir şey istiyorsan...
Se quiserem saltar de para quedas de um avião - ou qualquer coisa assim...
Eğer bu adamı bu sefer yakalamak istiyorsan kızın durumundan daha fazlasına ihtiyacın olacak.
Estou a dizer que se tu o queres muito agora, vais precisar de mais do que declaração dela.
Eğer yardımımı istiyorsan, şu kadını kocamdan uzaklaştır.
Se quer a minha ajuda, mantenha esta mulher longe do meu marido.
Eğer kız kardeşine bakmak istiyorsan önce bizim sorunumuza yardımcı olman gerekir.
Se queres tratar da tua irmã, precisas de lidar com isto antes.
Eğer bir ağacı devirmek istiyorsan, bunu dipten yaparsın, daldan değil.
Se queres derrubar uma árvore, derruba a base, não os galhos.
Ve eğer bakıcım olarak kalmak istiyorsan, davet edilmediğin odalardan uzak duracaksın.
E se pretende ficar como meu caseiro, tome cuidado e mantenha-se longe de salas para as quais não foi convidado.
Eğer ejderhamı istiyorsan önce beni geçmen gerekiyor!
Se queres apanhar o meu dragão, vais ter de passar por mim! Não!
Yani dediğim gibi, eğer ona yaklaşmak istiyorsanız gizli ve karanlıkta görünmez olmak zorundasınız.
Como dizia, se queremos chegar perto dele, vai ter de ser escondidos, praticamente invisível na escuridão.
Eğer sığınağa girmek istiyorsan, belki bize bundan birini bulabilirsin.
Se queres entrar no abrigo, talvez possas trazer-nos um desses.
Eğer seni öldürmemi istiyorsan, öldürürüm.
Se queres que te mate, eu mato-te.
- Watson bazen, eğer elmas sahibi olmak istiyorsan çıkarmak yerine, madeninde yaşamalısın.
- Às vezes, Watson, quando se quer um diamante, deve-se recorrer a uma mina deles e cavar.
istiyorsan 64
eğer istersen 206
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer bilseydim 25
eğer izin verirsen 26
eğer o 55
eğer istersen 206
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer beni seviyorsan 30
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer bilseydim 25
eğer izin verirsen 26
eğer o 55
eğer yanılmıyorsam 39
eğer sakıncası yoksa 54
eğer öyle olsaydı 20
eğer ben 51
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer isterseniz 86
eğer varsa 60
eğer mümkünse 45
eğer yapabilirsen 22
eğer sakıncası yoksa 54
eğer öyle olsaydı 20
eğer ben 51
eğer ölürsem 16
eğer olursa 24
eğer isterseniz 86
eğer varsa 60
eğer mümkünse 45
eğer yapabilirsen 22