English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Português / [ E ] / Eğer istemiyorsan

Eğer istemiyorsan tradutor Português

1,054 parallel translation
Hayatım, eğer istemiyorsan yapmak istemediğin hiçbir şeyi yaptırmayacağım.
Querida, se não quiseres, não te vou obrigar a fazer nada que não queiras.
Eğer istemiyorsanız, gitmek zorunda değilsiniz.
Sabes que não tens de ir se não quiseres.
- Eğer istemiyorsan, binmek zorunda...
- Não tens de ir se não quiseres...
Eğer istemiyorsan yapma.
Não, se não quiseres.
- Eğer istemiyorsan olmazsın.
Mas não precisas de ser, se não quiseres.
Eğer istemiyorsan bana Mille Yenge demen gerekmez.
Não tem que me tratar por Tia Millie. A não ser que queira.
Eğer istemiyorsan... sorun değil.
Se não quiser... não faz mal.
- Eğer istemiyorsan...
- Se não quer aceitar o meu caso...
Eğer istemiyorsan, gitmeyebilirsin.
Não tens de ir, se não queres, querido.
İstemiyorsan, eğer kaçmak istiyorsan... bu senin problemin.
Se não quiser, se quiser fugir, o problema é teu.
Eğer insanların öğrenmesini istemiyorsan, buraya kadın çağırmamalısın.
Se não queres que ninguém saiba, não devias procurar prostitutas.
Eğer istemiyorsanız, bunu yapmak zorunda değlsiniz.
Bem, não tem que fazer isto, se não quiser.
Eğer yemeğe kalmak istemiyorsan dışarı çıkmak için 3-600'ü tuşla.
Se näo quiseres ficar para jantar, marca 3-600 para sair.
! Eğer geceyi içeride geçirmek istemiyorsan dışarı çık dedim!
Mandei sair, se não quiser dormir na cadeia.
Eğer başkan yardımcısını ya da... televizyonları filan evimizde istemiyorsan, öyle olsun!
Se não queres que o Vice-Presidente, ou as televisões ou alguém entre lá em casa, acabou-se!
Eğer konuşmak istemiyorsan...
Se não queres falar...
Eğer artık beni sevmiyorsan ve sana dönmemi istemiyorsan, neden bunları yazmıyorsun bana?
Se já não me amas mais e não queres que volte contigo, porque não me escreves e mo dizes?
Eğer beni burada istemiyorsanız, çağırmamalıydınız.
Se não me querem aqui, não deviam ter procurado por mim.
Eğer bu zavallı bataklığın çürümesini istemiyorsan unut gitsin.
Se este lamentável pântano é a tua ideia de decadência esquece.
Eğer onu istemiyorsan buradan siktir git. Çek arabanı. - Sen!
Se não a queres, pisga-te daqui, meu, e leva a merda do carro contigo.
Hayatım, Eğer bu planımızı gerçekleştirmemizi istemiyorsan... Burada bırakabiliriz, Tamam mı?
Ouçam, se não quiserem ir até ao fim, podemos sair já, sim?
Eğer sen istemiyorsan, mecbur değilsin.
Se não queres fazer, não faças.
Şey, eğer durmamı istemiyorsan, bende durmam.
Se não queres que pare, eu não paro.
Eğer çürük elma yemek istemiyorsan, sepetten elma alma.
Se não quiser pegar uma maçã podre, não procure no cesto.
Tanrı aşkına, eğer ölümüme neden olmak istemiyorsanız beni bırakın.
Por amor de Deus, deixai-me, se não quereis que eu morra.
Eğer bahçenizdeki avokadoları yememizi istemiyorsanız bunu söylemeniz yeterli.
Eu ajudo-te. Se não queres que apanhemos cerejas da tua árvore, basta dizeres.
Eğer bir mariachi şarkıcısı olmak istemiyorsan,... ne olursa olsun bir okul bitirmen gerekir.
A menos que queira ser um mariachi, em cujo caso também deveria te preparar.
- Ama eğer almamı istemiyorsan... - Hayır.
- Mas se não quiseres...
Eğer bayanla görüşme yapmak istemiyorsan, onu evine göndereceğim.
Se não quiseres entrevistar a senhora, mando-a embora.
Eğer beni burada görmek istemiyorsan bunu bana söyle.
Se não me quiseres aqui, é só dizeres.
Peki, eğer sen istemiyorsan, İsteyecek birini tanıyorum.
Bem, se não a queres, sei de alguém que quer.
Eğer birisi size dışarı çıkıp, sosyalleşmenizi söylerse ve siz istemiyorsanız yapmayın.
Se a mandarem sair e dar-se com as pessoas, mas você não quiser, não saia.
- Bak, eğer onu istemiyorsan, si... - Anlaştık.
- Se não concordas, vai-te lixar.
Şimdi, eğer takım giymek istemiyorsan, oraya geri dön ve takım elbise istemediğini söyle.
Se não queres usar um fato, vai lá dentro e diz que não queres vestir um.
Eğer o uçakların benzinlerinin bitip Potomac'a çakılmasını istemiyorsanız, ne istediğim çok önemli.
Bem, se não quiser ver seus aviões caindo, preste atenção.
"Eger burada olmak istemiyorsan, memnuniyetle gidebilirsin."
Se não quer ficar aqui, é livre para se ir embora.
Eğer görmek istemiyorsan diğer tarafa bak.
Olhe para o outro lado se não quiser ver.
Eğer paramızı istemiyorsan... Başka bir yerde yatırım aracı bulabiliriz.
Se não quiser o nosso capital... podemos sempre arranjar outro investimento.
Eğer bu evde kan dökülmesini istemiyorsanız... çok geç olmadan... kimseleri incitmeyeceğiniz bir yerlere gidin.
Se não queres que sangue corra nesta casa, vai para onde não prejudiques ninguém, antes que seja tarde de mais.
- Eğer başka bir şey de istemiyorsan ben ufak ufak tüyeyim.. - Vicki.... Dön buraya..
Se não posso oferecer mais nada acho que vou andando.
Eğer almak istemiyorsan, Qiu Ju'ya gelmesini söyle.
Se não quiseres levar isso diz à Qiu Ju que venha cá.
Tamam, dinle, eğer izlemek istemiyorsan o halde otelde buluşuruz. Parti veririz!
Se não queres ir ver, depois vou ter contigo ao hotel para festejarmos!
Alvarez! Eğer Borduria'da Sponsz'a katılmak istemiyorsan derhal telefonun başına geçip Thomsonların idamını durdur!
Alvarez, se não quer ter a mesma sorte que os seus camaradas, aconselho-o a anular a ordem de execução dos Dupondt.
Eğer gitmek istemiyorsan gitmezsin. Biliyorsun seni zorlamıyorum.
Não quero obrigar-te.
Eğer seni yakmamı istemiyorsan... onun geri gelmesini sağla!
Se não queres que te queime... faz-Ihe voltar!
Eğer terbiyeni takınmak istemiyorsan, o halde beni bekle.
Caso contrário chamem-me.
Eğer satmak istemiyorsan, satma.
Se não quer vender. Não venda.
- Eğer O'nunda ölmesini, istemiyorsan konuş.
Matem a sua filha se ele não falar.
Eğer bu sıvı veri zincirlerini istemiyorsan... almak için sıraya girecek müşteriler bulabilirim..
Se não quer estas correntes de dados líquidos, certamente encontrarei muitos outros compradores.
Eğer konuşmak istemiyorsan...
- Se o incomoda falar disto...
Eğer lanet repliği söylemek istemiyorsan...
Se não consegues dizer a frase...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]