Gayet açık tradutor Português
738 parallel translation
- Bu gayet açık, öyle değil mi?
- É simples, näo é?
- Bence her şey gayet açık.
- Estou a esclarecê-lo agora.
- Gayet açık.
- Absolutamente.
Sanırım bu gayet açık, Neilson. Bilmiyorum.
Acho que isso torna tudo muito claro, Neilson.
Gayet açık, öyle değil mi, Danny?
É óbvio, não é, Danny?
Gayet açık.
Claríssimo.
Kanunlar gayet açık.
Temos as nossas ordens.
Bombay istasyonumuzdaki duyuru gayet açık ve net olarak şöyle diyordu :
o anúncio que está na nossa estação de Bombaim é bastante claro, pois diz :
Sanırım program gayet açık.
Parece que todos entendemos o programa.
Kanun gayet açık. Orada kadının kıskançlığı söz konusu... onurunu korumakla alakası yok.
A lei... a lei fala claro a lei considera os ciúmes da concubina, mas não protege a honra.
Kanun bu durumda olağandışı bir şekilde gayet açık.
Os termos da questão eram matemáticos.
Gayet açık konuştu.
Ele foi muito claro.
- Bu cinayet olmaz. Bu gayet açık bir şekilde meşru müdafaa olur.
- lsso não é homicídio, é simples legítima defesa.
Gayet açık.
Parece-me claro.
- Gayet açık konuştunuz.
- Referiu claramente a sua opinião.
Sana gayet açık söylüyorum.
Não te volto a dizer.
Ne demek istediği gayet açık.
É bastante claro aquilo a que ele se refere.
- Her şey gayet açık ve net.
- Sim. - Mas ficou bem esclarecido?
- Artık beni istemediğin gayet açık.
- É óbvio que não me queres mais.
- Gayet açık, değil mi?
- É muito simples, não é?
Amaç gayet açık.
O propósito é bastante claro.
- Bu gayet açık.
Obviamente.
Bu gayet açık.
Isso é muito óbvio.
Gayet açık konuşuyorum ve Bernard da hareket halinde.
Posso falar com franqueza? Bernardo está a caminho.
Oysa gayet açık konuşuyorum.
Eu falei claramente.
İşi batırdığı gayet açık, değil mi?
Bem, era muito óbvio que foi irritante.
Gayet açık. Bana güvenmiyorsun ve söyleyemiyorsun.
Eu não tenho confiança e não falar comigo.
Hikayenin geri kalanını biliyorsun. Bunun ise nefsi müdafaa olduğu gayet açık ve net
Claro, Old John era um perigo andante!
Bunun gayet açık olduğunu düşünmeliydim.
Pensei que fosse óbvio.
Gayet açık. Ama olaylar her zaman göründükleri gibi değildir, müfettiş.
Um caso claro, mas as aparências enganam.
Kutunun üstünde gayet açık yazıyor.
Está claramente escrito na parte de cima da caixa.
29 Kasım olayları gayet açık.
Os fatos ocorridos em 29 de novembro estão claros.
Hmm bence gayet açık.
Bem... é muito claro para mim.
- Tamam, söyleyeceğini söyledin. Gayet açık.
Está bem, marcaste a tua posição.
Ses gayet açık.
O som é muito claro.
Gayet açık belirtilmiş :
Está lá escrito. Oito.
Düşüncelerimi az önce gayet açık bir şekilde ifade ettim, Bayan Bryant.
Acabo de deixar bem claro o que acho, Srta. Bryant.
Gayet açık bir şekilde Kıtır Kurbağa diyor.
Sim. Bem, diz aí "Sapo Estaladiço" muito claramente.
Bunun gayet açık olduğunu sanıyordum.
Espero ter-me feito entender.
Bu gayet açık, suçlular daima cezalandırılır.
Por isso, parece-me óbvio que o crime não compensa.
- Gayet açık.
- Perfeitamente.
Bayan Barkley beni sana tercih etti. Bu gayet açık.
Te gosta?
- Sevgili kaptan İngiltere kıyılarından 450 km açıkta, 45. enlemde bir İngiliz uçağında Alman destroyeri tarafından vurulduğunuzda akabinde yarı batmış bir kanat üzerinde diğer sıkıntılı insanlarla saatler boyu boğulmayı bekleyince gazeteci olduğunu söylemeyi unutması gayet normal oluyor.
- Meu caro capitão... quando se é atacado num avião britânico por um bombardeiro alemão a 480 km da costa inglesa... Latitude 45... e se andou à deriva numa asa meia-submersa durante horas... à espera de se afogar com meia dúzia de outro seres humanos feridos... é sujeito a esquecer-se por momentos que é um jornalista.
Gayet açık.
Sim é obvio.
- Ama emirler bana gayet açık gözüktü.
As ordens são claras.
Benim için her şey gayet açık.
Para mim, é muito claro.
Gayet açık söyledim :
Eu fui claro :
Diyelim ki Andromeda bir gazete veya onu kapımıza atan bir çocuk mesaj gayet net ve açık ;
Se o "Andrómeda" é o jornal, ou é o rapaz que está a fazer as entregas, a mensagem é em alto e bom som.
Gayet iyi biliyorsunuz ki... kapıyı açık bırakırsak, kahvaltıdan sonra doğruca yatağa gidersiniz.
Sabe muito bem que se a porta ficasse aberta, íam logo para a cama após o pequeno almoço.
Gayet net ve açık.
Em alto e bom som.
Sizi gayet açık ve net anladım.
Entendido.
açık 170
açıkçası 485
açıkcası 21
acıktım 221
açıkla 136
açıkça 70
açıklama 21
açıktı 18
acıklı 17
acıktın mı 52
açıkçası 485
açıkcası 21
acıktım 221
açıkla 136
açıkça 70
açıklama 21
açıktı 18
acıklı 17
acıktın mı 52
açıklayayım 67
açıklayabilirim 134
açıkça söyle 26
açıklayacağım 42
açıkça görülüyor ki 17
açıklayamam 59
açıklamama izin ver 69
açık konuş 32
açıklayın 43
açıkla bana 17
açıklayabilirim 134
açıkça söyle 26
açıklayacağım 42
açıkça görülüyor ki 17
açıklayamam 59
açıklamama izin ver 69
açık konuş 32
açıklayın 43
açıkla bana 17