Henüz erken tradutor Português
397 parallel translation
Şimdi gitme peder. Henüz erken. Emin misin?
Tem uma temperatura estupenda, sempre é normal.
Vakit henüz erken.
Ainda é cedo.
Sana uğrayabileceğini söyledim ama henüz erken.
Disse-te de manhã que voltarias, mas vens mais cedo do que pensei.
O şişe için henüz erken değil mi?
Não é muito cedo para uma garrafa?
- Ama bizim için henüz erken.
- Mas ainda não. Não para nòs.
Onun için henüz erken bir saat.
Mas ainda é cedo para ele.
Biliyorum henüz erken ama bir molaya ne dersiniz?
Ouçam sei que é um bocado cedo, mas que tal fazermos um intervalo?
Memleketin yıldızlarını görmek benim için henüz erken.
Estou desejoso de ver as nossas estrelas.
- Henüz erken.
- Ainda não. Ainda não.
Şey, sizi zorlamak istemem, ama henüz erken.
Não quero forçá-la, mas ainda é cedo.
- Henüz erken.
- Ainda näo.
Henüz erken.
Cheguei mais cedo.
- Hayır, henüz erken.
Não ainda é cedo.
- Durumu nasıl Doktor? - Bir şey söyleyebilmek için henüz erken.
- Como ele está, doutor?
Henüz erken.
Ainda não.
Hayır, henüz erken ama ama zaten daha önce de ders vermiştin değil mi?
É demasiado cedo. Quando estavas a estudar, deste algumas aulas.
Henüz onu mahallede görmüş birini bulamadık ama, henüz erken zaten.
- Sim. Ainda não encontrámos ninguém que tenha visto o Ascher por aqui, mas também ainda é cedo.
Henüz erken, Poirot.
Ainda é cedo.
Üzerine gitmek için henüz erken.
Ainda é muito cedo para andares nela.
- Havalara girme! Henüz erken.
- Não quero suposições.
Bunu sana söylemek için henüz erken.
Claro, é prematuro contar-te isto.
- Bunun için henüz erken.
É um pouco cedo para isso, Sr.
Hala vücudunu ısıtmaya çalışıyoruz ve nasıI tepki vereceğini söylemek için henüz erken.
Ainda estamos a aquecer o corpo, e é ainda cedo para saber como responderá.
En son 3 yıl önce aday gösterildiğinde henüz erken dediler.
A última vez que foi nomeada, há três anos, disseram que era prematuro.
Bence henüz erken.
Cedo demais, receio.
Henüz çok erken.
Ainda é cedo.
Lord Henry Wotton, henüz hayatinin erken çağlarında iken yüksek sınıf sanatı "hiçbir şey yapmama" ya adadı kendini.
Lord Henry Wotton tinha-se aplicado desde a juventude ao sério estudo da grande arte aristocrática de não fazer absolutamente nada.
Beni rahatsız edip durduğuna göre bilmek hakkın... Rochet'nin erken dönem çalışmalarından çarpıcı bir örnek henüz Corot'nun etkisi altındayken yapılmış.
Visto estar a interromper-me, fique sabendo, que é um belo exemplar de um Rochet primitivo, quando ainda estava influenciado por Corot.
Güzel bir akşam yemeği için henüz çok erken ama beni yoğun bir gece bekliyor.
É muito cedo para um jantar, de cortesia mas tenho uma tarde ocupada.
Kalkmak için henüz çok erken.
Ainda é muito cedo.
Ona henüz bunu düşünmek için bile erken olduğunu söyledim.
- Eu disse a ele que era muito cedo até mesmo para pensar sobre isso.
Henüz erken.
Ainda é cedo.
Hayır, hayır Barones. Henüz vakit çok erken.
Não, não, Baronesa, ainda é muito cedo.
- Hayır, henüz çok erken.
- Não, ainda é muito cedo.
Bir şey söylemek için henüz çok erken.
É cedo pra saber.
Şey, uh... henüz sabahın çok erken bir vakti.
Ainda é muito cedo.
Bu kadar kavga için henüz çok erken.
Falaste antes de tempo.
Hizmetçiyi yakalamak için biraz erken kalkmak lazım. Ben de henüz bu konuda başarılı olamadım.
Há que madrugar muito para apanhar uma empregada.
Henüz herşeyi bilmek için çok erken, tam bilmiyorum ama, Kızıl Kayalığa karşı, bir çeşit eylem planlıyorlar, bundan adım gibi eminim.
Ainda é cedo para saber tudo, mas estou convencido de que estão a planear qualquer coisa... não sei, em Red Bluff.
Bir şey söylemek için henüz çok erken.
Ainda é cedo para prognósticos
- Henüz çok erken, gitme.
- Não te vás embora ainda.
Henüz çok erken.
Ainda não está pronto!
Hayır. Henüz daha erken ama bana sanki, katil sır olarak kalacakmış gibi görünüyor.
Não, ainda é cedo, mas parece-me que este caso pode revelar-se complicado,
Bebeği falan olamaz! Henüz çok erken!
Ela ainda não pode ter o bebé.
- Henüz çok erken.
É demasiado cedo.
Buna da erken geldik, henüz patlak vermemiş bile. Brian yok, bir kişi eksiğiz.
Voltámos a chegar cedo... e o fogo ainda não começou.
"Bunun için henüz çok erken değil mi?" dedim.
Eu disse, "Não é muito cedo para esse tipo de coisa?"
Henüz ölmen için çok erken.
Ainda não podes morrer!
Kesin sonuçlara varmak için henüz çok erken.
É demasiado cedo para tirar conclusões.
Henüz söylemek için erken.
Bem, ainda é muito cedo para dizer algo.
Ne yazık ki, kontrolün kimde olduğunu söylemek için henüz çok erken. Ama risk almak istemiyoruz.
Infelizmente, é muito cedo para dizer quem está no controlo, mas não queremos arriscar.
erken 21
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
henüz 162
henüz değil 1250
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
henüz 162
henüz değil 1250