Henüz hazır değil tradutor Português
297 parallel translation
Henüz hazır değil.
Ainda não está pronto.
Ancak, Dünya bu sırrı bilmeye henüz hazır değil.
Mas não sabemos se a Terra está pronta para saber o segredo.
Sanırım... Küçük hanım henüz hazır değil.
Receio que a jovem senhorita ainda não esteja pronta.
- Ben hazırım, ama o henüz hazır değil.
- Eu estou pronto, mas ele não.
Henüz hazır değil.
Não estão prontos.
- Kızarmış biftek, ama henüz hazır değil.
- Não, rosbife, mas ainda não está pronto.
- Henüz hazır değil.
- Ele não está preparado.
Henüz hazır değil.
Ainda não está pronta.
Consec programı durdurmaya henüz hazır değil.
ConSec não está pronto para desistir do programa.
- Sonraki oyun henüz hazır değil!
- Ainda não está pronto!
Özür dilerim, yemek henüz hazır değil.
Desculpe, ainda não está pronto.
ama teslim etmen gereken turta henüz hazır değil.
Desculpa, mas a tarte que devias entregar ainda não está pronta.
- Ne? - Henüz hazır değil.
- Não está pronto.
Defile bu perşembe, Julian henüz hazır değil. Buradan çıkamayacağım.
O espectáculo é 5ª feira, e o Julian anda com colapsos nervosos.
Bu turlar henüz hazır değil. Ama ilk başlarda... insanlar sizinki gibi bir tura katılacak. Diğerleri daha sonra... altı ya da on iki ay sonra başlayacak.
Nenhuma destas atracções está disponível, mas o parque inaugurará... com o passeio que vão fazer, e seis ou doze meses depois... haverá outros passeios.
Henüz hazır değil zaten.
Ainda não estão prontos.
- Üzgünüm. Henüz hazır değil.
- Lamento, mas não está pronta.
- Kanepeler henüz hazır değil.
- Os aperitivos ainda não estão prontos.
Washington'a bu hafta taşındım. Dairem henüz hazır değil.
Acabei de chegar a Washington, o meu apartamento não está pronto.
- Henüz hazır değil.
- Ainda não saíram.
Aslında ben yazdım. Ama henüz hazır değil.
É, mas ainda não ficou pronta.
Henüz hazır değil.
Ia, mas não está pronta.
Henüz hazır değil Kaptan.
Nada ainda, Capitã.
Süitiniz henüz hazır değil ama sanırım birisi sizi arıyordu.
A sua suite não está pronta, mas alguém andava à sua procura.
Bay Butabi, aktör ve insan doğasının gözlemcisi olarak söyleyebilirim ki oğlunuz bu çeşit bir taahhüt altına girmeye henüz hazır değil.
Sr. Butabi... Enquanto actor, sou um bom observador da natureza humana e digo-lhe que ele não está preparado para este compromisso.
Demek evlere de gidiyorsun. Bakın, bu sabah yargıca kapanış konuşması yapmamız gerekiyor ve henüz hazır değil. Evet.
- Faz chamadas para casa?
Henüz hazır değil.
Ainda não está.
Açıkça, Voyager asimile edilmeye henüz hazır değil.
Claramente a Voyager ainda não está pronta para a assimilação.
Makine dairesi henüz hazır değil.
A sala das máquinas não está pronta.
Yoksa kucağında zıplayan bebeğiyle - bir cici anneye henüz hazır değil misin?
Não estás feliz por ires ter uma madrasta tão jovem?
Oh! Ama henüz hazır değil.
- Mas ele ainda não está preparado.
Yerleşmeye henüz hazır değil misin?
Você não está pronta para se assentar ainda?
Ama Dünya henüz hazır değil.
Mas o mundo não está preparado para saber.
Yerliler henüz anlaşmaya hazır değil.
Os índios ainda não está pronto para um acordo.
Henüz dışarı çıkmaya hazır değil misin?
Não? Ainda não estás preparado para sair?
- Henüz içmeye hazır değil!
- Ele não está habituado ao álcool.
Kaptan benim edindiğim izlenim nesliniz henüz bizi anlamaya hazır değil.
Sinto que a sua raça ainda não está preparada para nos entender, Capitão.
Bölge savcılığı henüz daha fazla açıklama yapmaya hazır değil.
O procurador não está preparado para falar mais nesta altura.
Amerikan halkı henüz böyle bir başkaldırıya hazır değil.
A povo americano ainda não está preparado para uma revolta aberta.
Bilinçdışı merhamet, henüz hayata geçmeye hazır değil. Normal, içgüdüsel bir tepki olarak.
A compaixão inconsciente não pode realizar-se como um vulgar desejo instintivo.
Henüz seni geri almaya hazır değil.
Ainda não te pode aceitar de volta.
Yönetmen Andre, Bo, Loni ve Farrah ile birlikte yarın geliyor ve henüz hiçbir şey hazır değil.
- O André, o realizador, vai chegar amanhã com a Bo, a Loni e a Farrah, e não temos nada montado.
- Henüz hazır değil.
- Ainda não está pronto.
Henüz benimle yatmaya hazır değil.
Ela ainda não está pronta para mim, meninas.
Prens'in son çeyrekteki hız patlamalarını farkındayım ama gerçek şu ki henüz büyük bir yarışı kazanmak için hazır değil.
Mas conheço bem o seu arranque veloz na última volta. Mas a verdade é que nunca ganhou uma corrida importante.
Bay Gibson bir toplantıda. Henüz sizi görmek için hazır değil.
O Sr. Gibson está em reunião, ainda não o pode atender.
Madeline henüz gömülmeye hazır değil.
Ela não pode ser enterrada.
Benim teknem henüz tam olarak hazır değil.
Bom, o meu barco ainda não está pronto.
Evet, şey, bir çocuğum var, hazır değil babasının çıkmasına bir savcıyla, henüz.
Pois, bem... tenho um filho que não está preparado para o pai sair com uma delegada do MP, para já.
Sanırım insanlar, henüz Poochie için hazır değil.
As pessoas não estavam prontas para o Poochie.
Sayın Lordum, Majesteleri henüz görüşmeye hazır değil!
Por favor! Sua Majestade ainda não pode receber visitas!
henüz hazır değilim 23
hazır değil 19
hazır değilim 49
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
hazır değil 19
hazır değilim 49
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154