Her şeyi biliyorsun tradutor Português
554 parallel translation
Her şeyi biliyorsun, değil mi?
- Parece saber tudo.
Her şeyi biliyorsun.
Sabes tudo, não sabes?
Tabi. Her şeyi biliyorsun, değil mi?
- Tu és um entendido na matéria?
Ne de olsa her şeyi biliyorsun.
Não há nada para contar, vocês já sabem tudo.
Hey, Cowley, her şeyi biliyorsun.
Cowley, tu sabes de tudo. Quem é o nosso embaixador em Nova York?
Bilmen gereken her şeyi biliyorsun.
Você sabe tudo o que precisa de saber.
Sen de her şeyi biliyorsun.
Você parece que sabe tudo.
- Her şeyi biliyorsun.
- Tem todas as respostas!
Bu şato hakkındaki her şeyi biliyorsun.
Sabe tudo sobre este castelo.
Her şeyi biliyorsun, öyle değil mi?
Sabe de tudo, não é?
Şimdi gel-git hakkında her şeyi biliyorsun.
Já sabes, agora, o que é isso das marés.
Evet, artık her şeyi biliyorsun.
Bem, agora sabes tudo.
Taybor, üstuzay hakkında her şeyi biliyorsun.
Taybor, sabe tudo sobre o hiperespaço.
Köprü hakkında her şeyi biliyorsun, değil mi?
Sabe muita coisa sobre a ponte, não? Sim.
O halde bilinmesi gereken her şeyi biliyorsun.
Então já sabes tudo o que precisas de saber.
Onunla ilgili her şeyi biliyorsun.
Este já conhece.
Her şeyi biliyorsun da bunu niye bilmiyorsun?
- Sabes tudo, como não sabes isso?
Sen benim hakkımdaki her şeyi biliyorsun ama ben senin hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
Sabe tudo sobre mim, e não sei nada sobre si.
Üç yıl okudun, her şeyi biliyorsun!
3 anos de Enfermagem e pensam que sabem tudo!
Ama zaten her şeyi biliyorsun...
Sempre a escola. Mas já sabes mais que os professores.
Bir cıvata kesiciye ihtiyacın olduğunu biliyorsun. Her şeyi biliyorsun.
Sabes que vais precisar do corta-arame e de tudo o resto.
Şimdi her şeyi biliyorsun ha?
Agora já sabes todo, é?
Her şeyi biliyorsun.
Sabes tudo.
Şimdi her şeyi biliyorsun.
Agora sabe de tudo.
Her şeyi biliyorsun.
Podes saber tudo.
Cidden de her şeyi biliyorsun.
Vocês sabem das coisas.
- Her şeyi biliyorsun, değil mi? - Uzun zamandır buradayım.
- Estou aqui há muito tempo.
- Demek her şeyi biliyorsun.
- Então tu sabes tudo.
Elliot, çok yakın arkadaş olduğumuz için, birbirimize her şeyi söyleyebileceğimizi biliyorsun, değil mi?
Elliot, sabe que temos intimidade para dizer - qualquer coisa, certo?
Her şeyi bir tek sen mi biliyorsun?
Ninguém sabe mais do que tu.
Bu şehirdeki herkesten çok şey biliyorsun. Ve bahse girerim polise gidip bildiğin her şeyi anlatacaksın.
Sabes mais a meu respeito do que qualquer outra pessoa, e aposto que vais à polícia desembuchar tudo o que sabes.
Bu şehirdeki hemen hemen her şeyi benim yönettiğimi de biliyorsun. Bailey İnşaat ve Kredi Birliği hariç.
Sabe tão bem como eu, que eu giro praticamente tudo nesta cidade excepto a Construções Empréstimos dos Bailey.
Senin için her şeyi yaparım. Biliyorsun.
Faço tudo por ti, sabes isso.
Nasıl yapılır biliyorsun. Sen her şeyi bilirsin.
Você sabe como fazer, sabe tudo.
Çok iyi biliyorsun ki... İyi biliyorsun ki senin için her şeyi yaparım.
Sabe muito bem que eu faria qualquer coisa por si.
Burada istediğin her şeyi yapabileceğini biliyorsun.
Sabes que podes fazer o que quiseres.
Biliyorsun ki George her şeyi abartır.
Sabe que George exagera as coisas.
İhtiyacın olan her şeyi alabileceğini biliyorsun.
Pode ter tudo o que deseje.
Thomas Becket'e duyduğum kin, ve senin onu kıskanman... Biliyorsun, Tanrı her şeyi bilir.
Com meu ódio por Thomas Becket e sua inveja por ele... ele terá o que merece!
Her şeyi sen de biliyorsun. Ama bence yaptığın şey o kadar yanlış...
Nada posso te dizer que já não saiba, mas é importante que entenda quão errado acho que você...
İstediğin her şeyi yapacağını nereden biliyorsun?
Que os faz pensar que fará tudo o que querem?
Biliyorsun istediğin her şeyi yaparım.
Sabes que faço tudo o que quiseres.
Biliyorsun istediğin her şeyi yaparım.
P'ra muito longe. Sabes que farei tudo o que queiras.
Artik bizim bildiğimiz her şeyi sen de biliyorsun.
Agora já sabes tudo o que nós sabemos.
Her şeyi nasıl önceden biliyorsun?
Como... Como você sabe tudo antes de acontecesse?
Bak, Neddy istediği her şeyi yapacak, biliyorsun.
O Ned faz o que acha que tem de fazer.
Jeri, biliyorsun senin için her şeyi yaparım ama çocukları sevmem.
Jeri, sabe que faria qualquer coisa por ti, mas não gosto de crianças.
Senin için her şeyi yaparım, biliyorsun değil mi?
Farei tudo o que puder por ti, sabes?
- Biliyorsun, bana her şeyi anlatabilirsin.
- Podes dizer-me o que quiseres, já sabes.
Benden istediğin her şeyi yapacağımı biliyorsun.
Acho que sabe que eu faria tudo o que me pedisse.
Artık bartevellere dair her şeyi biliyorsun.
Marcel, agora sabes tudo sobre as bartavelas. Estás satisfeito?
her şeyin bir zamanı var 23
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şeyi mahvettin 39
her şeyi aldın mı 25
her şeyi 506
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyini 16
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şeyi yaparım 77
her şeyi mahvettin 39
her şeyi aldın mı 25
her şeyi 506
her şeyi hatırlıyorum 26
her şeyini 16