Inan tradutor Português
64,805 parallel translation
Bu inanılmaz.
Isso é incrível.
- Bu inanılmaz.
- Isso é fantástico.
kendimi çok şanslı ve iyi hissediyorum ve bunu yaptığım için çok mutluyum. Umarım başkaları için de bir rol model olurum tabii bu konuda ısrarcı olmam çünkü inanıyorum ki bunu herkes kendi temposunda yapar ama Tanrı'ya şükür, benim zamanım şimdi.
Sinto-me tão abençoada e bem e tão feliz em poder fazer isto e espero poder ser um exemplo para outras pessoas, sem pressioná-las.
Bitki temelli beslenmenin pahalı olduğuna dair bir inanış var.
Há uma crença de que a alimentação vegetal é cara.
Vegan olduktan sonra 200, 210, 230 basmaya başladım ve bu inanılmaz bir şeydi. Veganım ve 230 kiloyla göğüs çalışıyorum.
Depois de ser vegan, estava a levantar 180, 192, 210 e estava do tipo, meu Deus, isto é incrível, sou vegan e estou a levantar
Buna inanıyorum.
E acredito nisso.
Anabel'in 15 yaşında olduğuna inanıyor musun?
- Acreditas que a Anabel tem 15? - Sim.
Evet, yani... Hafızan inanılmaz Chuck.
- Sinceramente, tens uma excelente memória, Chuck.
Şimdi bana inanıyor musun?
Bem, acreditas em mim agora?
Gördüğümde inanırım.
- Está bem. - Só acredito quando vir.
Ona hâlâ güvenmen inanılmaz.
É espantoso que ainda confies nele.
İster inanın ister inanmayın, benim hükümetimde buradaki karmaşık dış politikaları için o adamın dışarı çıkmasını isteyen kişiler var.
Podes ou não acreditar, mas há pessoas no meu governo que o querem livre por questões retorcidas de política externa.
İşlenilen suçun vahşiliği nedeniyle - ki özellikle maktul Wesley Gibbins için -, inanıyoruz ki Bayan Keating'in serbesteliği Philadelphia halkı için tehdit oluşturacaktır.
Devido à natureza hedionda desse crime, especificamente o assassinato de Wesley Gibbins, cremos que soltar sra Keating seria uma ameaça aos cidadãos.
Birinin başkasının hayatını bu kadar kontrol edebilmesi inanılmaz.
É de loucos pensar que alguém tem um poder desses na nossa vida.
ILİD bölgesinde bir trende 500 kilometre boyunca hayatta kalabileceğimize inanıyor musun?
Achas mesmo que sobreviveremos durante 500 km num comboio através do território do Daesh?
Sana inanıyorum, gerçekten.
Eu acredito em ti, a sério.
Çizimin inanılmaz iyileşti Mike.
A tua evolução a desenhar é incrível, Mike.
Aslında inanılmaz bir şey.
Na verdade, é incrível.
Ve... Eğer başka bir seçenek olmadığına inanırsam da ilaç tedavisi.
E se eu achar que não há outra opção,
- Siktir, inanılmaz.
Inacreditável, foda-se!
Valentine ile kalarak sizi kurtardığına inanıyorsun.
Achaste que estava a salvar-vos a vida ao sair com o Valentine?
En iyisi olduğuna inanırsan seni kimse durduramaz.
Acredita que és o melhor e serás imparável.
- Sana inanıyorum.
- Eu acredito.
- Sana her şeyimi anlatıyorum ama bu seferlik bana inan. Çok çirkin bir manzaraydı.
- Eu sei que te conto tudo, mas, neste caso, acredita em mim.
Bana inan, bunu çok düşündüm ve Maia'ya hak verdim.
Acreditem em mim, eu pensei nisso e a Maia tinha razão.
Buna yürekten inanıyorsan... kafan iyi değilken neler hissettiğine bak.
Se acreditas nisso, vê se sentes o mesmo quando não estiveres pedrado.
Buna gerçekten inanıyor musun?
Acreditas mesmo nisso?
Bizi kazanamayacağımız bir savaşa soktuğuna inanıyorlar.
Acham que nos trouxeste para uma batalha que sabias não conseguirmos vencer.
Ona inanıyorum, tamam mı?
Eu acredito nele, está bem?
Öyleyse şuna inan ki ortalığı yıkıp geçeceksin.
Então, acredita em mim quando digo que vais arrasar.
- İkinci şanslara inanır mısın?
Acredita em segundas oportunidades?
Orada bizim tıpatıp aynılarımız var. Karakterleri de sonsuz sayıda değişene göre çok yakın veya inanılmaz uzak olabilir.
Lá, temos outras versões de nós mesmos que podem ser similares ou diferentes baseadas em infinitas variáveis.
Bir canavara dönüştürüldüğüne inanıyorsun.
Pensas que te transformaste num monstro.
Rory ve nükleer bomba durduran inanılmaz paçavralarına... Umarım hepimizi radyasyondan zehirlemezler.
Ao Rory e à sua incrível roupa anti nuclear, que ela não nos cause envenenamento por radiação.
Özgürlüğün toprakları, inanılmaz aptalların ülkesi.
Terra dos livres e casa dos incrivelmente estúpidos.
Bayan Westfield, oğlunuz inanılmaz yetenekli ve tehlikeli bir kişi.
Sra. Westfield, o seu filho é um indivíduo extremamente perigoso.
Ona inanıyor muyuz?
Acreditamos nele?
İnanılmaz, diye düşündüm ve vegan olur olmaz tendinit kaybolmaya başladı.
210 quilos, é inacreditável. E assim que me tornei vegan as tendinites começaram a desaparecer.
Ama evet, inanıyorum.
Mas sim, acredito em ti.
- Daha iyi. İnan bana.
- É melhor, confie em mim.
İnan bana.
Acredita.
İnanılmaz yardımcı oldunuz profesör.
Você ajudou muito, professor.
İnan bana, denedim.
Confia em mim, bem tentei.
İnan ki taşınmak istiyorum ama bu vampir işini çözmeye çalışıyorum Luke da Aşağı Dünyalıların arasında kal dedi...
Acreditem, eu quero ir, mas ainda estou a perceber como ser vampiro e o Luke diz que devo ficar entre os do Mundo à Parte...
İnan bana, düşündüğün kadar görkemli bir olay değil.
Acredita em mim. Não é tão glorioso como pensas.
İnan bana, bu kararı kolay vermedim.
Acredita em mim, não foi uma decisão fácil.
İnan bana Jade Wolf'ta yemek isteyen bir sürü kurt var.
Acredita em mim muitos lobos querem comer no Jade Wolf.
Sana inanıyorum.
Acredito em ti.
İnanılmaz, nasıl yaptın bunu?
Isso é incrível. Como é que conseguiste isso?
İnan bana, düşünmüyorum.
Sei bem que não.
- İnan bana.
- Juro.
inanılmaz 1325
inanamıyorum 1323
inanıyorum 283
inanırım 48
inanın 122
inanmıyorum 653
inanmıyorsun 30
inanılmazsın 87
inanmam 64
inanamadım 34
inanamıyorum 1323
inanıyorum 283
inanırım 48
inanın 122
inanmıyorum 653
inanmıyorsun 30
inanılmazsın 87
inanmam 64
inanamadım 34
inanmayacaksın 31
inanılmazdı 150
inanma 22
inanılmazdın 22
inanmalısın 26
inanç 64
inan bana 1447
inanamazsın 17
inanılmaz bir şey 125
inanıyorum ki 68
inanılmazdı 150
inanma 22
inanılmazdın 22
inanmalısın 26
inanç 64
inan bana 1447
inanamazsın 17
inanılmaz bir şey 125
inanıyorum ki 68